2007- 2010'dan enstantaneler:
annesini/ babasını kaybeden çocuklar, her zaman biraz eksik kalırlar... (10/03/2007)
biraz daha sabır, biraz daha anlayış, biraz daha hoşgörü lazım insanlığa... zamanın azlığından oluyor belki hep... birbirine zaman ayıramıyor artıkm insanlar... "dinlemek" uzun geliyor; bir an önce "kendini anlatmak" istiyor herkes... (24/05/2007)
o an, "çok film izlemek gelişmekse, bir filmi çok defa izlemek de gelişmek" dedi caner. haklıydı. konuşma başladı böylece. konuşmanın başlaması için çok da yeni birşey söylemek gerekmediğini fark ettim yine... (31/01/2008)
hep eksik, yarım birşeyler... bir türlü hissedemediğim "tamamlanmışlık" duygusu... o ise, ne bir eksik ne bir fazla; tam olması gereken gibi... (17/02/2008)
niye ille yazmak, tutmak, unutmamak... sabitlemek/ kalıcı kılmak düşünceleri... yazılmasa da, aklımdan geçip gitse de sadece; o düşünceler, duygular var aslında, sonrasında hatırlayamasam da var... nedir bu saklama tutkusu... (17/02/2008)
birşeyler anlatıp duruyordu insanlar heyecanla... tanık oldum konuşmalara... hiçbiri ilginç değildi... (22/02/2008)
hep, herşey aynı anda ters gider ya; kimse bilmez, hangisi öncülük eder... (19/03/2008)
hep geçmişe özlem... bugünleri de mi arayacağız birgün... (19/03/2008)
onu tanıyıp sevdikçe, kendimi de tanıyorum bir yandan... (başka insanlarla tanımaz mıyız zaten kendimizi?) bazen şaşıyorum kendime, "ben böyle miydim" diye... belki de değişiyorum seninle ben.... sevince seni... (23/03/2008)
(belediye otobüsünde ayaktayken adamın birinin "ilerleyebilir misiniz" demesi üzerine) "gidersem tutunamamaktan korkuyorum" dedim. adamın ricası o an içimde tuttuğum, içimi kemiren o duygunun dışarı çıkıvermesine vesile olmuştu... adam mı? farkında bile değildi... (03/04/2008)
ne zaman gelip yerleşiyor insanın içine "anlamsızlık" hissi... (28/08/2008)
son olduğu için, yaşadığı en özel aşk'ı "o" sandı. (28/08/2008)
insan her şeyi nasıl da "iyi" hatırlıyor üzerinden zaman geçince... yazmamış olsam, unutmuşum mutsuzluklarımı... (19/09/2008)
insanın gücüne şaşıyorum... her durumda/ koşulda/ yerde gülebilmesine, gülümseyecek birşey bulabilmesine... (19/09/2008)
insan halleri-1
üzerinden az biraz zaman geçince, yaşadıklarının gerçekliğinden şüphe duyan zat:
kanıtlar olmasa inanmayacağım yaşadıklarıma. emin olamayacağım... (19/09/2008)
insan halleri-2
ayrılıkla ilgili hislerini, ayrılıkla ilgili yaşadıklarını bile ayrıldığı sevgilisiyle paylaşmaya ihtiyaç duyan zat:
ayrılmamış mı sayılırız? (03/10/2008)
aslında tam da beni ona, bu ilişkiye bağlayanlar yüzünden acı çektiğimi fark ediyorum yeniden... (13/10/2008)
fakirlerin yazısı küçüktür... alışkanlıktan... defter bitmesin diye... (15/12/2008)
hiçbir şeyi tamamlayamamak... değip geçmek her şeye... (05/01/2009)
birgün bir yerde birşey oluyor... saflık bozuluyor... tadı tuzu kalmıyor... (05/01/2009)
yaşlılar ve çocuklar karşı cins yaşıtlarıyla iletişime geçerken rahattır, bizler de onlarla kolayca iletişim kurarız. çünkü; toplumun gözünde, çocukların ve yaşlıların cinselliği yoktur. (07/01/2010)
söylediklerinin ona ait olmadığı söyleyişinden belliydi... insan gerçekten inandıklarını bir başka söyler çünkü... (29/01/2010)
bu cümleler, etika tadında.
YanıtlaSilözdemir asaf'ın yuvarlağın köşeleri adlı kitabını okumadıysanız, okumalısınız.
sevgili Met,
YanıtlaSilteşekkürler;)
ah okumam mı! özdemir asaf favori şairimdir, o kitap da en sevdiğim kitabı!