eylül pek sevilir, pek bir hoş karşılanır. ben de her yıl yazarım eylül başında eylül için.
zaman hızla geçer ama; o güzel eylül bitiverir. neyse ki onu takip eden ekim de pek güzeldir!
yapı kredi kültür yayınları'nın sanat&kültür etkinliklerini takip ediyorum 2 yıldır. ve ekim itibariyle 3. sezonumun etkinlikleri de başladı.
"bir yazarın gayrıresmi portresi"nde gündüz vassaf vardı bu akşam. gündüz vassaf, üniversiteye başladığım yıl sosyoloji hocamın sürekli bahsettiği bir yazardı (yazar demek yetmedi aslında, sadece yazar değil o zira). o yıl okumuştum "cehenneme övgü" ile "cennetin dibi"ni. sonra gazete, dergi yazılarında takip edebildim kendisini. pek sevdim. bundandır ki, bugün de koşa koşa gittim etkinliğe.
çok sade ve sempatikti gündüz vassaf. "istanbul'da kedi" diye kitabı çıkacakmış kasımda, onun üzerinden gitti söyleşi. heyecanla bekliyorum kitabı; zira, kediyi de istanbul'u da ne çok severim ben!
söyleşinin başında sibel oral şöyle söyledi:
"bizi kurtaran tek şey, edebiyat. bizleri mutsuz sokaklardan alıp kendi dünyalarına davet eden yazarlara teşekkür ederim."
sanat en çok da buna yarıyor belki.
insanın estetik ihtiyacı var elbette; ama o yüksek düzey ihtiyaçtan önce, sağaltıcı bir etkisi var sanatın kanımca. hem üreten hem de okuyan/ dinleyen/ seyreden açısından.
çok keyif alarak dinlediğim müziklerden sonra dilimden dökülüverir hep, "şarkılar iyi ki var" derim.
ne yapardık sahi, olmasaydı şarkılar?
peki ya kitaplar, filmler, resimler, heykeller...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder