normalde umutlu, iyimser ve mutlu bir insanım.
bir ruh sağlığı çalışanı olarak, en sık rastladığım depresyon bana hiç uğramadı diyebilirim (çok şükür).
depresyondaki danışanların çaresizliği oldukça etkiler beni...yaşama karşı bunca şevksiz olmaları, karamsar olmaları...
bir şeyi anlamak için ille deneyimlemek gerekmez belki; ama, "yaşarsam anlarım" deyişine de katılmamak mümkün değil bazen... kendimiz de tecrübe edince, doğru anlamak daha kolay oluyor sanırım bir şeyleri...
ve neyse ki benim bünyem de -galiba- bu danışanlarımı daha iyi anlayabilmem için, her ay bir hafta depresyon deneyimletiyor bana;)
evet, premenstrüel sendromdan bahsediyorum!!!
bana o dönemlerde neler oluyor?
en başta, oburluk ve şişme zaten benlik algımı etkiliyor. çirkin ve beğenilemez bir kadın olarak algılamaya başlıyorum kendimi. çok yediğim için suçlu hissediyorum ve gerçekten de kilom 1-2 kilo fark ediyor.
sonra genel olarak, baş etmesi zor bir öfke (kaynağı ve yöneleceği nesne/kişi belli olmayan) ve derin bir mutsuzluk hali ve bunları müteakip ağlama patlamaları.
uyarılmış/ tetikte bir hal. her türlü rahatsız verici uyarana daha duyarlı olma. örneğin gürültü, örneğin sokakta küfür eden erkekler, yola tükürenler...
başlı başına istanbul aslında... bu kadar insanın olması, kalabalık, trafik, yürürken bile sürekli kesintiye uğrama, doğadan bunca uzak olma, inşaatlar, beton yığınları, sıkışmış/üst üste yaşayan insanlardan müteşekkil bir şehir...
sorgulamalar sonra:
"nasıl yaşıyorum?
niye böyle yaşıyorum?
başka bir hayat mümkün müydü?
çalışmak istemiyorum/ özgür olmak istiyorum!
allah'ım ne klasik hayatım var! her şey sıradan; üniversite, iş, evlilik, ev alma... sırada ne var? bu mu hayat?
hani ben sevgilimle nepal'e falan gidecektim, hep yollarda olacaktım, o değişik bir müzik aleti çalacaktı ben dans edecektim, öyle yaşayacaktık..."
ve bunlardan sonra, tüm yapabildiğim, bim'den osmanoğlu çikolatalı pasta alıp, yarılamak tek başıma...
ayy afiyet olsun biraz iyi geldi mi bari ;)
YanıtlaSilbu arada ilginçtir ki tam da aklımdan "BAŞKA BİR HAYAT MÜMKÜN MÜ?" cümlesi geçerken ve önümdeki bilgisayarda aslında yaklaşan aöf vizeleri için ders çalışma niyetindeyken parmaklarım geziyor klavyede şuursuzca, senin bloğunu tuşluyor ve aynı cümleyi okuyorum ve şaşırmıyorum bu kez :)
sevgili zeze,
Siltesadüfleri severiz:)
ahh iyi gelmez mi??:)
Aynen yaşadıklarım bunlar, daha geçtiğimiz pazar kulağımda Sezen şarkıları, hayatımın anlamsızlığı üzerine göz yaşları döküyordum. Ama rahatlayınca gelsin çiçekler böcekler:)
YanıtlaSilsevgili Yeraz,
Sil:D
öyle güzel tarif etmişsin ki:)
Valla bende de aynı sorgulamalar...sürekli ne yiyeceğim diye düşünmek...alınan ve verilmeyen kilolar.... İş,kariyer,evlenme ,ev alma....sırada çocuk var ama sorumluğunu düşününce bir adım geri atıyorum bir yandan da yaşın getirdiği kaygı...sanırım hobi olarak yapacağım bir işe ve öncesine o hobiyi bulmaya ve beraberinde sevdiğimle denizi olan bozulmamış bir yerde yaşamaya ihtiyacım var...yazını okuyana kadar bu kadar dertli olduğumu bilmiyordum:)
YanıtlaSilsevgili Lulu,
Silooo hayır çocuk deme. acayip kaçıyorum o fikirden. ama 1-2 yıl içinde çevreden onun baskısının geleceğini biliyorum.
ve bazen "bu da tamam. sıradaki?" modunda yaşadığımı hissediyorum ne yazık ki:/
hehe, durduk yere seni de dertlendirdiğim için de üzgünüm:)
Ben şu evlenmeyi, bir şehre kurulmayı filan yeniden düşüneyim en iyisi. Belki Nepal'e falan giderim =)
YanıtlaSilsevgili Serkan Kingsley,
Silhehe hala şansın varsa bir daha düşün:)
şaka tabi, geçici ruh halleri bunlar. geçti mi, pamuk gibi şey evlilik:)
Al benden de o kadar. Her ay aynı sıkıntıları yaşamak ki en fazla bir hafta bile olsa o kadar yorucu ki...İşin komiği neye, niye bu kadar üzüldüğünü durum geçince anlayamıyor bile insan.
YanıtlaSilsevgili sedenist,
Silgerçekten de beyindeki kimyasal dengeler alt üst oluyor sanırım:) insan kendi kendini bile tanıyamıyor, anlayamıyor!