Cumartesi, Mayıs 28, 2011

memuriyet zırvalıkları

sevgili özel sektör çalışanları,
evet memuriyet rahat. kendini güvende hissedebilmek, düzenli maaş, uygun çalışma saatleri gibi avantajları var. ama, tüm bu avantajlar bir yerden sonra dezavantaja dönüşebiliyor.
nasıl mı? durun, anlatayim:
insanın temel ihtiyaçlarından biri "takdir edilmek"tir bana göre. ve kamu çalışanıysanız terfi ya da zam gibi, işe motivasyonunuzu artırabilecek faktörlerden mahrumsunuzdur.
çalışanla çalışmayanın ayrımı yoktur. bu nedenle, bir süre sonra "milletin enayisi ben miyim la?" diye sorgulamalara başlamak, öfkelenmek ve nihayetinde çabalamaya son vermek kuvvetle muhtemeldir.
işe başlayabilmek için gerekli olan lisans eğitimini tamamlamak dışında kendininizi geliştirmek için yaptığınız tüm o faaliyetlerin devletin gözünde hiçbir değeri yoktur (yabancı dil bilgisi, yüksek lisans, edindiğiniz sertifikalar, deneyimleriniz...)
örneğin, aralıktaki kpds'den 83 aldım, yani B gurubundayım. ve devletimizin bana verdiği dil tazminatı aylık 32 tl ! yüksek lisans yapmış arkadaşlarımın da aylık 50 tl ekleniyor maaşlarına!
oysa, şirketlerde çalışan arkadaşlarımın aldığı dil tazminatını, gittiği tango kursunun şirket tarafından karşılandığını, tky kapsamında yapılan etkinlikleri, şirketin alt katında spor salonlarının olduğunu duyuyorum...
toplumu eğitmek görevini üstlenen bir meslek mensubu olarak öğretmenler ve topluma hizmet eden memurlar, amann sakınn kendini geliştirmesin, niteliklerini artırmasın! ne gerek var ki!
inanın, artık her gidişimizde sinirlendiğimiz devlet dairelerinde çalışanların kazuletliğini anlıyorum artık!

4 yorum:

  1. hiiişt nazar değecek şükret haline derim herşeye rağmen özel sektörün fırtınalarından uzakta olduğun için istersen ayrıl : )

    YanıtlaSil
  2. sevgili mine,
    haklısın, pekçok açıdan avantajlıyız ve bu nedenle emekli olana kadar bırakamayacağım korkarım:)

    YanıtlaSil
  3. son derece haklısın...bir heves başladığımız meslek hayatımızda " tek tip insan " ( ki sen buna 'kazulet memur' demişsin, çok da yakışmış ) olalım diye herşey yapılıyor adeta...Körelip gitmekten korkuyor insan ama bir o kadar da çıkamıyor, bırakıp gidemiyor...Ne de olsa şükretmeye muhtaç, çünkü onun bir "iş"i var...Eleştirirse, eksikleri söylerse, hele ki yorulduğunu filan söylemeye kalkarsa çevresinden bi dayak yemediği kalır, Allah'tan belasını mı arıyordur?

    YanıtlaSil
  4. sevgili özge,
    bu ikilem bizi öldürecek. yerinde sayma pahasına güvende hissetme/ güvende hissedebilmek için yerinde saymayı kabullenme...
    dilerim birgün kendi işimizi yapacak finansmana ve cesarete ulaşırız...

    YanıtlaSil