Salı, Nisan 24, 2012

yeraltı, zeki demirkubuz, metroport, ucuz sinema ve yavan yahnisi

metroport cinevip, evime çok yakın oluşu ve çok ekonomik oluşu nedeniyle sıklıkla film izlediğim bir sinema. zaman zaman seyircilerin kendi aralarında konuşuyor olmalarından rahatsız olmak dışında, genel olarak da memnun ayrılırdım.
ta ki bugün, zeki demirkubuz filmini, sinemaya salt "avm&eğlence&ucuz sinema" mantığıyla yaklaşan insanlarla bir arada izlemek için mücadele verene kadar!
kimseyi kategorize etmek, küçümsemek değil niyetim.. yanlış anlaşılmak, hele ki hiç hazzetmediğim "kendini halktan üstün gören entel" gibi görünmek hiç  istemem.. ama bugün, film boyunca gerçekten çok rahatsız oldum ve bu nedenle çok sinirlendim.
genel olarak sinemada en ufak ses ya da ışıktan (2 saat telefona bakmadan duramayan insanlar! neyin peşindesiniz?) anında etkilenip, ziyadesiyle hoşnutsuz olan bir yapım var zaten. istiyorum ki, o 2 saat sadece filme odaklanılsın ve film anlaşılmaya çalışılsın.. bunun için de her türlü dış faktörden arınılsın.. 
neyse...
öncelikle 2 çocukla gelmiş bir baba mı ne vardı, o çocuklar tabi ki çok sıkıldı, konuştu; neyse ki ilk 15-20 dakikada bir sevişme sahnesi geldi de, apar topar terk ettiler salonu...
ardından ilk yarıda değilse de, ikinci yarıda iyice sıkılan insanlar aralarında konuşmaya, komik olsun diye yapılmayan sahnelerde zorlayarak gülmeye başladılar. salonu "bu ne biçim film" tribiyle terk eden çiftlerimiz oldu (hayır sanki, kolundan tutup zorla soktular durgun filme!). filmin son 15 dakikasında kapı açılıp içeriye bakılıp duruldu...
son derece dikkat ve odaklanma isteyen bir filmde tüm bunlar üst üste gelince gerçekten sinir oldum.
ben bugün anladım ki:
* bir filme girmeden önce, nedir ne değildir, kim yönetmiş, ne tarzdır, ben sever miyim diye bakmayan insan oldukça fazla. ki benim için bu, son derece şaşırtıcı.. sonuçta zaman, emek ve para harcıyorsun; neden onca çeşitten zevkine göre olanı seçmeyesin?
* insanların bir kısmı sinemaya "salt eğlence" gözüyle bakıyor ve gülme beklentisiyle giriyor. 
* insanların bir kısmı hala sinema kültürüne sahip değil. telefon, sessizlik, giriş çıkış saatine özen göstermiyor.
ve bu da beni gerçekten çok şaşırtıyor..
(aslında bu biraz ayrıntılı bir konu. sanırım benim kurallara bağlı bir yapım var ve genel olarak insanların "kuralların bozulabilir" olduğunu düşünmeleri beni sinirlendiriyor...)


epey dolmuşum. sizinle paylaşınca ferahladım:)

11 yorum:

  1. ah işte ben de bundan nefret ediyorum!
    muhtemelen o insanlar ''aaa bak burhan'ın filmi, komiktir kesiiin'' diyerek dalıvermişlerdir o filme.önce bi araştır ya.çok mu zor evden çıkmadan önce hangi filme gitsem diye düşünmek.açıp interneti 5 dk göz atmak.böylece beklentilerine uygun bir film izlersin.diğer insanların da seyir zevkinin içine etmezsin.uzun zamandır izlemek istediğim bi film yeraltı.sinemada böyle bi tabloyla karşılaşacağıma ben de eminim.sinemada nasıl davranılması gerektiği konusunda bir kurs açılmalı diye düşünüyorum :)

    ben de bu konuda çok doluyum.tam üstüne yazdın sen de bu yazıyı.burada patladım :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sevgili Poliganum,
      sanırım avm değil de, sinema kültürü olması daha olası bir salonda izlersen daha uygun bir ortamla karşılaşabilirsin..
      ben de aynı şeyi düşündüm: "burhan+açılay, yihuuu ne güleriz" deyip gelenler olmuş maalesef.

      Sil
  2. Ezgi,
    filmi ilk çıktığı gün Taksim'de izledim,hiç böyle gerizekalılıklarla karşılaşmadım çok şükür.Ve filme bayıldım,tokat gibi çarpıyor insanın yüzüne.Evet dediğin gibi olmalı nedir ne değildir bir bakmalı ilk önce.Şunu ilave etmek isterim,ben aynısını Tiyatro'da yaşıyorum.Ben sahnedeyim:insanlar cep telefonuyla oynuyor,oyun başlamasına rağmen konuşuyor,çocuk getirmemesi gereken oyuna çocuk getiriyor ve bizim konsantrasyon haliyle ''piç'' oluyor.Duygularıma tercuman olan bir yazı seninkisi,konu üzerine bende doluyum gördüğün üzre. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sevgili Zaman!Eriyor...,
      sanırım ben avm'de, hem de en ucuz olanında izlemekle hata yaptım..
      aynen, ben de çok etkilendim. sağlam diyaloglar gerçekten çarpıcıydı..

      Sil
  3. ezgicim ve diğer yorum sahipleri düşüncelerinize sonuna kadar katılıyorum..aynı şeylerin benzerini ben de metroportta açlık oyunları filmini izlerken yaşadım. mağdurum da mağdurum, mağdurum da mağdurum :))
    (bi de diyorlar ki neden filmi evde izliyorsunuz, vs vs) en azından evde film izlerken saçmasapan şeyler yüzünden filme odaklanmam bölünmüyor..sinema salonlarındaki gibi zır zır telefon çalmıyor..yada birazdan anlatacağım olaydaki gibi sessizliği asıl koruması gereken salon görevlilerinin aptalca hareketlerine maruz kalmıyorum..neyse olayı anlatayım daha da uzatmadan, filmin en can alıcı sahnesinde (son 10-15. dk'sı falan olabilir) salon görevlilerinden biri pat diye içeri daldı resmen ve salon kapısını da ardına kadar açık bıraktı ve bu da yetmiyormuş gibi sinema ekranının dibinde yer alan büyük çöp kutusunu hışır hışır karıştırarak içinden çöpleri almaya çalıştı..tabi çöpün içinde de bir sürü şişe de vardı..şişelerin biraraya getirdiği sesleri de siz düşünün artık..ve bu saçmasapan eylemini de baya uzun süre gerçekleştirdi..muhtemelen kimse film daha fazla bölünmesin diye ayağa kalkıp sen ne yapıyorsun kardeşim demedi benim gibi..ama herkesin sinir katsayısının yükseldiğine ve benim gibi gerildiğine eminim..çıkışta o adama ayar verdim, lafımı esirgemedim ama artık iş işten geçmişti..
    benim son zamanlardaki izlenimlerime göre ise, insanlarda ''özgürlük'' adı altında başkalarına da rahatsızlık verecek şekilde bi rahatlık, bi umursamazlık baş gösterdi..mesela yolda-otobüste yüksek sesle konuşurken, sinemada zır zır telefonu çalarken, yanındaki ile car car konuşurken acaba karşı tarafa rahatsızlık verir miyim endişesini duymadan yaşıyor..utanma duygusu diye birşey kalmadı, onun yerini arsızlık aldı..insanlar böyle davranışlarının ardından olumsuz bir tepki görürse de, ya ilgi çektiğini düşünüp ne kadar popülerim triplerine giriyor yada bu olumsuz tepkiye karşılık olarak salakça gülüyor ve yaptıklarının komik olduğunu sanıp espriye vuruyor..gördüğünüz gibi ben de çok dolmuşum, yazarken farkettim :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sevgili GulsahElpe,
      o ha yaa! ne saçma davranış o. iyi bari, ağzının payını vermişsin. gerçi ben de söyledim çıkışta "bir sonraki seans kaç görünüyor, kapı neden açılıp durdu" diye ama boş boş baktı yüzüme, ne kadar etkileyici oldu bilemiyorum!
      aynen! son zamanlardaki izlenimine katılıyorum. yazımın sonlarında bu konuya değindim. benim rahatsızlığım da daha genel esasen...
      yani,
      "ben girdiğim her ortamdaki kurallara özen gösterirken, herkesin hakkına bunca saygı duyarken, bazılarının fütursuzca her şeye hakkı olduğunu düşünme rahatlığı"

      Sil
  4. Yeraltı'nı Film Festivali kapsamında izledim, festival seyircisi bile (böyle söylüyorum çünkü oraya giden insanların amacı salt film izleme olmalı) telefona bakmama, sessize alma gibi özellikleri henüz kazanamadı malesef. Festival boyunca sosyal medya üzerinden bununla uğraştım, insanların telefonlarıyla alakalı uyarılarda bulunulmasından bahsettim ama tabi ki etkili olmadı.
    Yeraltı filmi diyaloglarıyla ya da en basiti yemek sahnesiyle bile Türk sinema tarihine geçmiştir bana göre ancak bizim sinema seyircimiz araştırmaz, okumaz, sormaz ve aman hadi izleriz işte der ve girer. O filmden çocuklarıyla sevişme sahnesinde çıkan adam Amerikan Pastası filmine girseydi yine çıkacak mıydı merak ediyorum.
    Metroport sineması için de çok söyleyeceklerim var ama tutuyorum kendimi :)

    Bu mevzuya değinmeniz ve birilerinin daha bu telefon işinden rahatsız olması sevindirdi beni.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sevgili Emre Türkben,
      vay be,
      festivalde bile uygun davranmayan insanların olması üzücü... metroporttan pek çok şey beklemişim o halde;)
      film gerçekten çok başarılıydı bence de. dediğin gibi, diyaloglar, tespitler..izlerken not almak istedim..
      sanırım dvd alıp evde huzurla ve yoğun konsantrasyonla bir kez daha izlemek beni rahatlatacaktır..

      Sil
  5. bu arada, yalnız olmadığımı hissetmek çok güzel;)
    teşekkürler!

    YanıtlaSil
  6. Bu okuduklarım, benim de aynı duygularla not düştüğüm bir postumu getirdi gözümün önüne. O anki doluluğumla şöyle yazmışım:
    "Not: Hala tiyatroda cep telefonunu açık unutanlar,"yuh!" diyorum size!!! Artık şu aleti nerde açık/kapalı tutmanız gerektiğini lütfen öğreniniz!!!"
    (http://www.peacelilyozge.blogspot.com/2012/01/tehlikeli-oyunlar.)
    o oyunu izlerken deli oluşumu hatırlattın bana...ne diyim? yazık ki bunları aşamadık, yargılamak istemesem de kimseyi sana hak vermemek imkansız görünüyor.

    ayrıca ben de haftasonu filmi izledim, bi ara paylaşıcam izlenimlerimi...

    sevgiler...

    YanıtlaSil
  7. sevgili zeze,
    dediğin gibi, çok yazık hala aşamamış olmak çok temel görgü kurallarını..
    filmle ilgili paylaşımlarını merakla bekliyorum. şimdi baktım da, ben sinema salonundaki öfkemi anlatmaktan film hakkında yazamamışım :)

    YanıtlaSil