Toplaşın gençler, size mutluluğun sırrını açıklayacağım!!!
:) Ah keşke öyle bir sır olsa, herkes birbiri ile paylaşsa, herkes mutlu olsaydı değil mi?
Sır falan yok elbette...
Ama, 30 yılda yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şeyler var bu hususta.
Hem kendime -zor zamanlarımda- yardımcı olsun diye hem de belki birilerine de faydam dokunur diye iki kelam etmek istiyorum izninizle;)
1)Başkalarının hayatlarına değil, kendi hayatınıza odaklanın!
O bunu yapmış, bu şunu yapmış diye diğerlerini izlemek, onların sahip olduklarına imrenmek (daha kötüsü, derinlerde bir yerde haset etmek) yerine kendi sahip olduklarınızı fark edip, onlar için şükran duyun.
Nasıl ki çocukken anne babamızın bizi diğer çocuklarla kıyaslaması inciticiydiyse, büyüdüğümüzde de kendi kendimizi sürekli akranlarımızla yarıştırmamız, kimden öndeyiz kime göre geri kaldık derdine düşmemiz ruhumuza iyi gelmeyecektir...
Gözlemlerim gösteriyor ki; başkalarının hayatları ile çok ilgilenen kişiler, sürekli bir haksızlığa uğramışlık hissi taşıyorlar içten içe... Ve bu his, mutlu olmaya gölge düşürüyor fena halde...
Onun yerine, kendinizin, hayat pastasından büyük ve lezzetli bir dilim hak ettiğinize ve hak ettiğinizi de aldığınıza yürekten inanın:)
Onun yerine, kendinizin, hayat pastasından büyük ve lezzetli bir dilim hak ettiğinize ve hak ettiğinizi de aldığınıza yürekten inanın:)
2)Kendinize güvenin, inanın ve kendinizi sevin!
Sevgi, her şeyin özü! Önce kendimizi seveceğiz ki, başkalarını da sevebilelim. Kendimizde olmayan bir şeyi başkasına nasıl verelim ki, değil mi ama;)
Kendinizi sevmeye en çok yardımcı olan şey, kendinizi beslemek bana kalırsa.
Kendinizi geliştirin! Okuyun, iyi filmler izleyin, müzeleri ziyaret edin, konferanslara katılın, tiyatroları takip edin, öğrenin. öğrenmek, başlı başına bir mutluluk kaynağı zaten. Dünyaya karşı meraklı olmak, yeni deneyimlere açık olmak sizi zenginleştirecektir.
Bir diğer şey ise, ilkeli ve dürüst olmak... Anlık/ geçici çıkarlar için değerlerinizden ödün vermemek içinizin rahat olmasını sağlayacaktır...
Kendinizi sevmenin en önemli yanlarından biri de kendinize iyi bakmanız, sağlığınıza dikkat etmeniz elbette! Sağlık olmadan mutluluğun olamayacağını bilmiyor olamazsınız...
3)İnsanları da sevin!
Sadece kendinizi sevmeniz yetmez:)
"Şefkatli ol!
Karşılaştığın herkes zor bir mücadele veriyor"
Demiş Platon taaa 2500 yıl önce...
Karşılaştığın herkes zor bir mücadele veriyor"
Demiş Platon taaa 2500 yıl önce...
Şefkatli, nazik ve anlayışlı olun. Hem kendinize hem başkalarına.
Her davranışın bir sebebi var, unutmayın. Kimse boşuna yapmıyor hiçbir şeyi...
Ve Virginia Satir'in dediği gibi
"Herkes elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor."
"Herkes elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor."
Eleştirmek kolay, arkasından konuşmak, hor görmek, küçümsemek... Ama, bunların kimseye faydası yok, inanın...
4)Doğayı sevin!
Doğa başlı başına bir mutluluk kaynağı!
Hayvanlar, ağaçlar, çiçekler, dereler, denizler, dağlar... Fırsat buldukça doğada bulunun. Temas edin bu güzelliklerle:)
5)Ruhunuza bedeninize zihninize iyi gelen şeyler yapın!
Okul/iş/meslek hayatınız dışında ilgilerinizin olması sizi canlı tutacaktır.
Yürüyüş yapmak da olabilir bu, atkı örmek de, çiçek bakmak da, takı yapmak da, seramik yapmak ya da gitar çalmak da...
Yaparken ve sonrasında kendinizi iyi hissettiren eylemlerden bahsediyorum, anladınız siz;)
Benimki seyahat etmek, iyi müzikler dinlemek ve yoga yapmak mesela.
6)Sosyal ilişkilerinize özen gösterin!
Farklı insanlarla bir arada olmak insanı besleyen ve güçlendiren bir şey bence.
Yanında tüm şeffaflığınızla durabildiğiniz samimiyetteki yakın dostlarınızın yeri apayrı elbette. Onlar, olmazsa olmazlarımız, hayattaki sağlam kayalarımız.
Ama onlara ek olarak, örneğin sadece film zevkinizin çok uyduğu bir arkadaşınızla her ay bir sinemaya giderek, sonrasında film üzerine konuşabilir, damak tadı gelişmiş bir diğeriyle farklı lezzetli yemek deneme günleri yapabilirsiniz;)
7)İşe yaradığınızı hissedin!
Bir insanı en çok mutlu eden şeylerden biri de faydalı işler yapmak.
Her şeyden önce, okulunuzda/iş yerinizde elinizden geleni yapın, sorumluluklarınızı yerine getirin. Çalışkan olmak, kurumunuza katma değer katabilmek size gerçekten iyi gelecek;)
Okul/iş dışında gönüllü bir faaliyette görev almak gerçekten çok iyi hissettiriyor. Yetmezmiş gibi, yeni bir şeyler öğrenmenizi ve yeni insanlar tanımanızı sağlıyor:)
Atalarımız ne demiş hem, "Veren el, alan elden üstündür" ;)
Okul/iş, aile gibi dar çevrenizden başlayarak halka halka genişleyerek dünyaya olumlu katkıda bulunmak hem size hem evrene iyi gelecek;)
*Fikir vermesi açısından, benim gönüllü faaliyet gösterdiğim STK'lar; TEGV, AÇEV, Otistikler Derneği.
Örneğin TEGV'de gönüllü olmak için hemen tık tık yapabilirsiniz;)
*Fikir vermesi açısından, benim gönüllü faaliyet gösterdiğim STK'lar; TEGV, AÇEV, Otistikler Derneği.
Örneğin TEGV'de gönüllü olmak için hemen tık tık yapabilirsiniz;)
8)Olumlu bir dil kullanın!
"Önce söz vardı"....
Düşünce, dilden gelir. Kelimelerle düşünürüz.
Sözlerimiz olumlu ise düşüncelerimiz de olumlu olur. Düşüncelerimiz olumlu olursa dilimizden olumlu kelimeler dökülür.
Ve, bir şey ol'madan önce, düşlemi olur. (bebek bile annenin zihninde var olur önce...)
Düşüncelerimiz, düşlemlerimiz yaşamımız olur nihayetinde...
Sözümüz, düşümüz tertemiz olmalı ki, özümüz, ömrümüz de tertemiz olsun.
9)Değişim için sorumluluk alın!
Memnun olmadığımız durumlarda sızlanmak yerine inisiyatif alın, ve bir şeyleri değiştirmek için adım atın.
Bir şeylerden şikayet etmek ve birilerinin durumu düzeltmesini beklemek yerine, harekete geçin! Hayatta değiştirebileceğiniz tek kişinin kendiniz olduğunu hatırlayın ve bir şeyleri farklı yapın!
"Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek deliliktir" diye ne kadar doğru demiş Einstein.
Bir şeylerin farklı olmasını istiyorsanız, şu ana kadar yaptığınız ve işe yaramayan şeyler dışında başka bir şeyler yapmalısınız demektir;)
10)Hayal edin ve çalışın!
Hayal kurmak, istediğinize kavuşmanın ön koşulu...
Ama, kuru kuru hayal etmek yetmez elbette. Emek, çok kıymetli. Hedefleriniz için çalışmak, çaba göstermek ve sabretmek gerekir...
Tüm gayretiniz ve sebatınıza rağmen, hayaliniz gerçek olmaz ise de, bunun, sizin için iyi olan olduğunu kabul etmek...
Her şeyin bir nedeni vardır çünkü...
"Siz bilmezsiniz, o bilir."
Blogunuza yorum yapanlara nezaketen cevap verin,olmadı yorumu kapatın mesela.
YanıtlaSilSevgili Semih,
SilNezaket önemsediğim bir mesele,ama bazen gözden kaçabiliyor ne yazık ki...
Yorumların her biri çok kıymetli, kapatmayı düşünmedim hiç. Herkese açık bir yazı yazıyorsam, herkese düşüncelerimi ulaştırabiliyorsam, okuyan herkesin de düşüncelerini paylaşmaya, katkı sunmaya hakkı olmalı diye düşünüyorum ;)
Sizin yazılarınızı ilgiyle ve severek takip ediyorum.O yüzden cevap vermemiş olmanız nedeniyle,kırgınlıkla yazmış bulundum.Kusuruma bakmayın. (:
SilHoşgörünüz için teşekkür ederim.
sevgili Semih,
Silkusur yok, estağfurullah:)
teşekkür ediyorum ilginiz ve beğeniniz için ben de.
28 yasimi geride birakirken, kendim icin yasamanin ne kadar önemli oldugunu henüz yeni anlayabilmis durumdayim. Baskalari odakli yasamak farkina varmadan hayatimin son 4-5 senesini benden almis resmen. Zaten insan kendisi icin yasayip mutlu olduktan sonra, cevresindeki insanlari mutlu edebiliyor. He bu gercegi nasil hayat standartim haline getirebilirim? Iste bu sorunun yanitini halen bilmiyorum.
YanıtlaSilSevgiyle,
Ceren
sevgili Ceren,
Silne kadar doğru!
anne babalar için de hep denir "önce siz iyi olacaksınız ki, çocuğunuza da iyi gelebilin!"
bunun gibi bir şey...
alışkanlıklar ve davranış kalıpları zamanla oturuyor bence. tüm beceriler gibi, yaptıkça ustalaşıyoruz sosyal becerilerde de...
o halde, denemeye devam ;)