çoğunluğunu istanbul dışında, evimden uzakta, datça'da, bodrum'da, ankara'da ve izmir'de gezerek geçirdiğim bir ay oldu temmuz...
bir film izleyebildim sadece. annemin bizde kaldığı günlerde bir akşam bayan peregrine'in tuhaf çocukları'nı izledik blu tv'den. aslında başka başka filmlere de başladık başka akşamlarda; ama ben "evde film izlerken uyuyakalma huyum" nedeniyle yarım bıraktım diğerlerini...
geçen yaz kitabını okumuş olduğum fantastik hikayenin tim burton'ın sinemaya uyarladığı filmini izlemek istiyordum vizyona girdiğinden beri. ama fırsat olmamıştı.
filmi keyifle izledim ben. gayet başarılı bir uyarlama olmuş bence.
kitaplara gelince; bu ay da 3 kitap katabilmişim zihnime, ruhuma...
ilki, amok koşucusu:
5 yıldır kütüphanemdeydi esasen. orta avrupa seyahatimde sigmund freud müzesi'ni ziyaret etmiş, mektuplaşmalarından haberdar olmuş ve çok merak etmiştim zweig'ı. döner dönmez de bir kitabını edinmiştim tanışmak için. fakat, sırası bir türlü gelmemişti ve zweig'la yakın zamanda satranç ile tanışabilmiştim. kalemine hayran olunca diğer kitaplarını da okumayı şevkle istedim elbette.
bu kitap öykülerden oluşuyor. amok koşucusu, kitabın içindeki 7 öyküden birinin (en etkileyici olanın) adı. her baskısı aynı mı bilmiyorum; ama bendeki -can yayınları- baskısındaki diğer öyküler; bir çöküşün öyküsü, madalya, bezginlik, ay ışığı sokağı, leporella ve leman gölü kıyısındaki olay. her bir öykü çok güzel!
kitabın arka kapağındaki yazı, içeriği hakkında oldukça isabetli bir fikir veriyor:
"Tutkulu yaşamların yazarı Zweig, bir başyapıt niteliğindeki öyküsüyle aynı adı taşıyan bu kitapta, yok etme arzusundan yok olma arzusuna savrulan yaşamları; kendi trajik sonlarına doğru ilerleyen, sonunda kendi mutsuz dünyalarında yitip giden insanların öykülerini anlatıyor. Tutkularının peşinde sonsuz bir burgaca düşen, yıkımın sınırlarını aşıp yok oluşa sürüklenen insanın öykülerini.
Kişilik çözümlemeleriyle derinleştirdiği yapıtlarında çoğunlukla, saplantılı yaşamların umarsız sonlarını anlatan Zweig’ın bu kitaptaki öyküleri, kendi yaşamından izler taşıyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında karısıyla birlikte intihar eden yazarın içinde bulunduğu ruh hali satır aralarında kendine yer buluyor."
okuduğum bir diğer kitap bir delinin hatıra defteri:
izmir'de ablamın kütüphanesinden okuduğum, gogol'un üç öyküsünü içeren kitap. içindeki öykülerden biri, kitaba ismini veren bir delinin hatıra defteri, diğerleri de burun ve palto.
dostoyevski'nin "hepimiz gogol'ün paltosundan çıktık" deyişine palto öyküsünü okuyan herkes hak verir sanırım. insanın çok beğendiği şeyleri tarif etmesi daha bir zor... bilmem ki, ne diyebilirim, nasıl anlatabilirim... muhteşemdi... diğer iki öykü de gayet güzeldi (burun'u daha çok beğendim) ama palto; edebiyattan keyif alan herkesin tanışması gereken bir öykü bana kalırsa...
bu ay okuduğum son kitap da anında analiz:
aslında bu kitap bir süredir elimdeydi, "temmuzda okudum" değil de "temmuzda bitirdim" demek daha doğru olabilir bu nedenle... 2-3 sayfalık bölümlerden oluştuğundan ara verilerek okunabilecek kitaplardan.
ruh sağlığı profesyonelleri olarak, bir çoğumuz bu tarz hap bilgilere mesafeliyizdir. çünkü hap bilgiler, indirgemeci ve genelleyicidirler ve bu da insanın biricikliğine aykırıdır. oysa, her birimiz biricik ve kendimize özgüyüzdür. her birimizin davranışlarının nedenleri kendi özgün hikayemizde saklıdır...
ve fakat yine de, bilim genelleyici olmak zorundadır... ve bazı noktalarda, insanların davranışlarının nedenleri ortaktır. bu anlamda, farkındalık sağlayabilen bir kitap olabilir. değiştirmek istediğiniz davranışlarınız için öncülük edebilir.
giriş kısmından sonra 100 soru var kitabın içinde. anında analiz kısmı burası. örneğin "neden kendimi hep zor duruma sokuyorum?", "neden geç kalmaktan bu kadar çekiniyorum?"... gibi.
önce davranış tanımlanıyor, ardından olası nedenler ve çözüm önerileri geliyor. burası ilk adım.
anında analizden sonra 4 kısa adımdan daha bahsediliyor değişim sağlamak üzere harekete geçmek için.
bir "kendi kendine yardım kitabı" denilebilir bu kitap için. kendini sorgulamayı, çözümlemeyi sevenler için keyifli olabilir okuması. kolay okunan, akıcı bir kitap olduğunu da söyleyebilirim.
herkese bol filmli ve bol kitaplı bir ağustos dilerim;)
bayan peregrine'in tuhaf çocukları ni okuyanlar filmi genelde beğenmediler :)
YanıtlaSilsevgili Büşra Bayram,
YanıtlaSilevet ben de öyle rastladım hep yorumlarda.
ama bence başarılı bir uyarlama:)