sabah işe giderken bir sokağa girdim, baktım ki sokağın sonunda iki genç adam var. geri çıkıp paralelindeki bir başka sokağa girerek devam ettirdim yolumu.
sonra düşündüm ki, bunu ne kadar sık ve artık o kadar alışmış bir biçimde yapıyoruz biz kadınlar! ne kadar temkinli ve tedbirliyiz...
tam bunu düşünürken yanımdan geçen bir araç durdu, içindeki genç adam bana baktı. ben de durdum tedirgin olup. bir süre rahatsız edici bir biçimde baktı. ben de baktım kıpırdamadan. bastı gitti sonra. şirket aracıydı, şirketin adını ve plakayı aldım hemen.
aklımdan ilk geçen otomatik düşünce; ne giydiğimdi,.. son derece sadeydim oysa ben bugün. hatta kendimi çok özensiz ve çirkin hissederek çıkmak durumunda kalmıştım evden alelacele.
bakın, bu çok anlamlı...
çünkü, oysa ben, her taciz olayında "o da mini giymeseymiş, o saatte orada ne işi varmış"çılardan tiksinmiyor muydum?
ama bakın, nasıl da zihnimi bozmuşlar, allah kahretsin bu zihniyeti!
twitter'dan şirketi ifşa etmek geldi önce aklıma. sonra bu, şirkete haksızlık olabilir, diye düşündüm, önce şirketi arayıp bildirmeye ve tavırlarına göre hareket etmeye karar verdim.
fakat, durumu öncelikle eşimle paylaşmak ve fikrini almak istedim. ama, söylerken öyle korktum ki "bir şey yapmamış ya, abartma" diyecek diye...
zira üniversite yıllarımda bir gece karşıyaka çarşı'da laf attılar diye biber gazı sıkmışlığım vardı iki hanzoya. kim duysa "abartmışsın" tepkisini almıştım...
neyse ki, tabi ki, yine yanımdaydı eşim. şirketle görüştük ve şirket de son derece olumlu bir tavır sergiledi. bizzat patron aradı, kendisini tespit edip işine son vereceklerini söyledi.
şimdi ben bunu niye anlattım???
başta kendimde olmak üzere, fark ediyorum ki, tacizi kanıksamış durumdayız. bir erkek grubunun önünden geçerken mahçup oluyor, kafamızı eğiyoruz, onlar bizi süzüyor, gülüşüyor, laf atıyorlar. biz susuyoruz.
toplu taşımada değiyorlar, abanıyorlar; yerimizi değiştirmekle yetiniyoruz.
utanması gereken onlarken biz utanıyoruz...
kadınlar!
lütfen tacize alışmayın!
susmayın!
tecavüze uğramayı beklemeyin!
cüretlerini kırın!
hadlerini bildirin!
bir insanı, sadece kadın olduğu için, durup dururken rahatsız etmeye cesaret edemesinler, buna hakları olmadığını öğrensinler!
*ingiltere'de benzer bir olayın mahkemede nasıl da güzel ceza alabildiği konusundaki gerçek hikayeyi bilen çoktur belki; ama, ben yine de yazımın altına iliştirivermek istedim:
"İngiliz yargıç, gece yarısı parktan geçen kızı korkutan adama, 7 yıl, 7 gün hapis cezası verince şaşıran gazeteciler sormuş: "Adam kıza elini bile süremedi. Kaçan kızın çığlıklarına yetişenler de adamı yakaladı. Bu ceza çok değil mi?" Yargıcın yanıtı hukuk tarihine geçecek düzeydeydi: "Kızı korkutmanın karşılığı 7 gündür. 7 yıl, İngiliz kızlarının gece yarısı parkta dolaşma özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır."
O İngiliz Yargıç hikayesini ben de duymuştum ama nedense pek inandırıcı gelmemişti bana! Umarım doğrudur! Biz öyle bir toplum oluşturamadığımız için ve uzun müddet te oluşturamayacağımız için üzgünüm :( Bugün yazılı basından, TV lerden takip ettiğimiz yargılama haberlerine bakalım yeter!
YanıtlaSilAncak sizi ve eşinizi taktir ettiğimi ve ben de olsam aynısını yapacağımı bilmenizi isterim! Eğer sizin gibi bu duruma tepki gösterenler daha fazla olsaydı inanıyorum ki o hanzoların hiçbiri gösterdikleri cesareti gösteremezdi!
Ayrıca teşekkür de etmek istiyorum, başınızdan geçeni paylaştığınız ve sizin başınıza gelen olay gibi bir olayla karşılaştıklarında hemcinslerinize ve sevenlerine olaya sessiz kalmamalarını öğütlediğiniz için!