
Böyle yaşıyor o/ Ne kimseye gösteriş olsun diye ne birisini etkilesin diye/ Nasıl da içtenlikle seviyor yaşamı ve güzellikleri...
Pazartesi, Ağustos 30, 2010
gürültü ile başım dertte...

Büyüyorum ben. belki yaşlanıyorum...

Her şey bir anda olmadı.
Küçük bir leopar desenli toka ile başladı. Derken, kemerler, takılar...
İlk etapta aksesuar tarzım değişti yavaş yavaş.
Gümüş, altın rengi parıldayan ayakkabıları sevmeye, topuklular arasında seçimler yapabilmeye başladım sonra.
Sınırlarımı teker teker ihlal ettim.
Günden güne değişen giyim tarzımı şaşkınlıkla izliyorum şimdi.
sıkmadı mı?

İnsanların “ölümün apansızlığını, her an hepimizin başına gelebileceğini” ifade etmeye çalıştıklarında, “şimdi yolda giderken kafama saksı düşse” örneğini vermeleri.
Saksı düşmesiyle ölüm sürekli rastlanan birşeymiş, ölüm başka türlü aniden gelememezmiş gibi...
Kafasına saksı düşüp ölen birini duyan var mı bu arada?
Bir de, ülkemizin kozmopolitliğini, aynı sınırlarda pekçok halkın/ etnik kökenin kardeşçe yaşadığını söylemek isteyen herkesin “alevisi, kürdü, lazı, çerkezi, ermenisi...” girizgahını kullanması.
Bari sıralamayı değiştirsin biri de.
Çarşamba, Ağustos 25, 2010
cem adrian-sonbahar albümü- kayıp çocuk masalları
dama'yı yeniden keşfetmek

15 yıl sonra yeniden tadına vardığım bu oyunu çevremdeki herkesle oynamadan rahat edemeyeceğimi buradan belirtir, bugüne dek "tavla oynayalım" diye baskı yaptığım herkesi "dama oynayalım" baskıma hazırlığa davet ederim.
Çarşamba, Ağustos 18, 2010
benimannemcanımannem
halet-i memure
hemen bitsin: yaz mevsimi

Cumartesi, Ağustos 14, 2010
AŞK
başlı başına bir dünyadır AŞK.
ya tam ortasındasındır,
merkezinde
ya da dışındasındır,
hasretinde.
Cuma, Ağustos 13, 2010
çocuklar duymasın'ın dönüşü
lakin, vurgu yapmak istediğim nokta farklıdır:
"pınar altuğ,
efendi gibi evlenip bir de anne de olup toplumumuzun onaylayacağı edepli(!) kıvama geldiğine göre aile dizilerinde oynamaya yeniden hak kazanmıştır.
bilginize."