sosyal medyada gördüklerimizin bir illüzyon olduğunu konuşuyoruz sürekli. ama yine de unutuyoruz zaman zaman bu gerçeği. oysa, eminim ben artık:
kimse ne gerçekten o kadar mutlu ne gerçekten o kadar güzel ne o kadar varlıklı ne o kadar nazik ne o kadar duyarlı ne o kadar kitap kurdu ne o kadar aşık...
seçtiğimiz anları seçtiğimiz düzenleme ve filtreler ile süslediğimiz, hayatımızın istediğimiz kadarını/ yanlarını gösterdiğimiz yapay bir zemin... sadece "estetik an"lardan ibaret.
kendi instagram hesabımdan biliyorum en çok da...
mesela, bu fotoğrafa bakıp "ne şanslılar" diyebilirsiniz pekala... "ne güzel, ne kadar bağlılar" diye düşünebilirsiniz. ama pek azınız ardını görebilir...
evet, gerçekten de şanslıyız elbette. binlerce şükür annem ve ablam hayatımda olduğu için! (bu gerçekten de her gün defalarca tekrarladığım bir dua)
ve fakat,
3ümüz çok bağlıyız da neden hep 3ümüzüz...
eksikliği nasıl tamamladık yıllarca, nasıl birbirimize dayanarak ayakta dimdik durduk bugüne dek... nasıl mücadele ettik hayatta, hızla toparlanıp devam ettik... nasıl sardık kaybın yarasını...
kaybetme korkusuyla ne sert biçimde tanıştık da nasıl bir sevdiklerini kaybetme korkusu sardı hepimizi... nasıl sarıldık bu korku ile birbirimize...
ardındaki acıyı, yaşanmışlığı, emeği;
pek çok yaşıtımın aileyi reddettiği yaşta -ergenlikte- ailenin en kıymetli şey olduğunu deneyimleyerek idrak etmiş olduğumu kaç kişi anlayabilir sahi...
pek çok yaşıtımın aileyi reddettiği yaşta -ergenlikte- ailenin en kıymetli şey olduğunu deneyimleyerek idrak etmiş olduğumu kaç kişi anlayabilir sahi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder