Pazar, Mayıs 02, 2010

ilkyazı'm

blog olayını keşfetmem çok eskilere dayanmamakla birlikte, ertelemeci yönüm nedeniyle bugüne kısmet oldu benim de bir blogumun olması. benden hiç ayrılmayan "birşeylere geç kaldığım hissi" bu konuda da buldu beni.
"yazmayı öğrendim öğreneli" değil de tabi, uzun zamandır yazarım ben; biriktiririm yazdıklarımı, kağıtları saklarım, defterler tutarım... bu nedenle "yazmak" üzerine epey düşünmüşlüğüm de vardır. bilirsiniz hani, insanoğlu neden yazar, yazmaya neden ihtiyaç duyar vs... paragraf sorularının ele aldığı temel konulardan da biridir hani, ösym'nin açtığı sınavlara yeterince girmiş olanlar bilirler.
kendimce (naçizane) yazma'nın hangi ihtiyacımıza cevap verdiği konusunda ulşatığım 2 temel nokta var;
insan yazmak vasıtasıyla kendini anlatmak ve böylelikle kendini tanımak ya da sadece duygularını boşaltmak, rahatlamak ister.
insan yazıları vasıtasıyla tanınmak/ bilinmek, duygu, düşüncelerini paylaşmak, bu yolla diğer insanlara ulaşmak ister.
evet evet, bence anlatıp rahatlamakla beraber, her yazan söylediklerinin bilinmesi arzusundadır. hatta anlaşılmasını da ister/bekler belki...
bu konuya her girişimde kafam karışır, toparlayamam. az önce olan da o'dur.
insanlara ulaşacağını bildiğim bir yazıyı yazmak da ayrı bi sorumlulukmuş bu arada, yazdıklarının söylemek istediğinden farklı anlaşılmasından endişe ediyor insan ister istemez.
iyi pazarlar:)