Perşembe, Haziran 19, 2014

yaşlılar

bazıları çok sempatik olsa da, kabul edelim ki,  ülkemizde yaşlıların geneli sevgi dolu değil ve hoşnutsuz.
bu sabah koştur koştur işe giderken, bir yaşlı teyze ile yaşadığım da, bu kanımı perçinledi.
ben sağdan hızlı hızlı yürüyorum, karşımdan da o geliyor; yüzyüze gelmeye yakın o da iyice benim sağıma (kendi soluna) yaklaştı ve öylece kaldık bir an, geçemedik. sonra bana sesini yükseltti "ben sana yol veriyorum sen hala geçmiyorsun" diye. ben de şaşırdım ve "sağdan yürünür yalnız" dedim, ve zaten acelem olduğundan hızlı hızlı devam ettim. arkamdan bir bağırmak bir sinirlenmek ki görmeyin! en çok duyduğum da "senden öğrenicektim doğruyu/ sen mi öğreticeksin bana doğruyu" tarzı cümlelerdi.
dönüp demek istedim "velev ki benden öğreniyorsun, bunda bu kadar kötü olan ne?"...

velhasıl toplum olarak patlayacak bombalar gibiyiz... kolay değil bu ülkede yaşamak zaar...

benzersiz mevlana

balayına giderken, keyifle okuyacağım ve kendimi iyi hissettirecek bir kitap almak istedim yanıma. şüphesiz ki, mevlana'yı anlatan bir kitap bu tarife uyardı. 


fakat kitap maalesef beklentilerimi karşılamadı.
kitapta mevlana'nın felsefesinin hak ettiği biçimde anlatılmış olduğunu düşünmüyorum.bir de, sanıyorum ki mevlana'nın yaşamında beni en çok etkileyen kısım, şems ile karşılaşmaları, aralarındaki ilişki ve birbirlerini etkilemeleridir. bu kitapta ise, şems'e ayrılan sayfa o kadar az ki...onun dışında rahatsız eden bir nokta da mevlana için yazdığı diyaloglar, yani mevlana'yı konuşturması oldu; koca mevlana'nın dilinden düşmüşçesine yazılmış sıradan cümleler hiç hoşuma gitmedi. 
velhasıl vasat bir kitap...

ama, bilirsiniz, her kitaptan öğrenilecek bir şey vardır.

ben de bu kitapta ortodoks'un ne olduğunu öğrendim. "yuhh ezgi, bilmiyor muydun?!" demeyin.eksik/ yanlış biliyormuşum. siz de bir kontrol edin bakalım doğru mu biliyormuşsunuz:

https://eksisozluk.com/ortodoksluk--1680386


bir de çevirmen kriton dinçmen önsözünde hoşgörüye dair önemli bir noktaya değinmiş. ona da dikkat çekmek isterim:
"mevlana'yı kanaatimce hoşgörülü olarak kabul etmek doğru olmaz. zira hoşgörüde daima bir 'sen benden farklısın ama ben gene senin bu farklılığını hoş görüyorum, sendeki farklılığa katlanıyorum' temeli mevcuttur."