Salı, Kasım 06, 2018

Hindistan’da Tren Yolculuğu


*Hem kendimize anı kalsın hem de deneyimlerimiz diğer gezginlere katkı sağlasın diye @dunyabenimmemleket instagram hesabımızda bilgi ve fotoğraf paylaşıyoruz. Biz bu seyahate hazırlanırken, sosyal medyadan çok faydalandık; isteriz ki, ihtiyacı olana bizim de faydamız olsun.*


Bangalore’da Über’den indik ve o hep filmlerde gördüğümüz, yerde yatan insanları ile devasa, kaotik tren garı ile karşılaştık. Hindistan’ın inanılmaz bir tren hattı var ve o kalabalık popülasyon bir yerden bir yere sürekli trenleri kullanıyor🚂 O kalabalıkta ve karmaşada sora sora peronumuzu bulduk ve beklemeye başladık. Son derece eski bir tren geldi, ama çok pis  değildi. Tren kalkana kadar ve sonra da durduğu istasyonlarda pilav biryani satıcıları vagonları dolaşarak satış yapıyor. Biz yerimize oturduk, sleeper almıştık, karşılıklı 2 çift kişilik koltuklar, vagon da epey boş. Tamam bir TCDD değil elbette, ama, “Oh ne güzel yalnızız, uzanır uyuruz” derken, kalkmasına yakın bir anda dolup taştı tren. Bizim koltuklara 3 kişi daha geldi, meğer koltukların üstlerinde iki kat daha varmış. Üç kişi karşılıklı üst üste yatıyormuş. Başta epey tedirgin olsak da, baktık 100 kilo adamlar çekinmeden üçüncü katta uyuyor, biz de rahatladık ve oldukça iyi uyuduk. Sabah Pondicherry’ye vardık. Bu değişik deneyimi yaşadığımız için mutluyduk. Daha da mutluluk veren az sonra bir tuktukla pazarlık yapıp anlaşarak Auroville’ye gidecek olmamızdı. Auroville’de hostelimiz Rusty Rabbit’e yerleştikten sonra, kahvaltı için, pek çok organik, vegan, vejeteryan güzel mekan seçeneğinden Auroville Bakery’yi tercih ettik. Zaten önünden geçip kokulara karşı koymak ne mümkündü! Sonra Auroville köyü, Mantimandir deneyimlerimiz oldu. (Her ikisini de kronolojik sırayı bozarak, güncel olarak paylaşmıştık, 6-7 gönderi öncesine bakabilirsiniz.) Son akşamımızda hostelde #cookingnight tı. Herkes kendi ülkesinden bir şey pişirecekti ve hep beraber yiyecektik. Herkes vejetaryen, bir kısım da vegan olduğundan şakşuka ve cacık yaptık biz. Onlar da sevdi, ama, ahh asıl bize nasıl iyi geldi tanıdık tatlar 🤤🤤🤤 Hep beraber çeşit çeşit yemekleri yiyip film izledik. Ertesi gün Chennai’ye gidecektik. Çünkü önceden alınmış bir uçak biletimiz vardı Chennai’den Bangkok’a. Hostelden anayola yürüyüp bir otobüse atladık ve Chennai’ye, indiğimiz noktadan da metro ile havaalanına ulaştık. Dopdolu ve harikulede Hindistan maceramız burada sona ermişti.



Hindistan- Bangalore

Hindistan’daki ilk uzun yolculuğumuz, Gokarna’dan yataklı otobüse binerek gece yolculuğu şeklinde oldu. Bir şeritte tek kişilik bir şeritte çift kişilik iki katlı yatakların bulunduğu, yatakların her birinin perdeleri, yastık ve örtülerinin olduğu oldukça rahat bir otobüstü. Tabi gece kulübünden bozma dekoru oldukça komikti. Çift kişilik yatakta rahat rahat uyuyarak geçirdiğimiz gecenin sonunda, sabahın erken saatlerinde Bangalore’a vardık. İndiğimiz yerden bir tuktuka binerek kalacağımız hostele geldik. Yol boyunca, buranın şimdiye dek gördüğümüz Hindistan’dan çok farklı, büyük bir şehir olduğunu gözlemledik. Zaten burası Hindistan’ın bilişim başkenti diye biliniyormuş. Hostelimiz Locul Uptown’a varınca da, oldukça derli toplu, sistemli daha bir “şehirli” bir mekan olduğunu fark ettik. Checkin işlemlerinden sonra şehri dolaşmaya çıktık. Yürüyerek ve metrolarla şehri dolaştık. Büyük şehirlerde en sevdiğimiz şey parklardır. Burada da Cubban Park’ta zaman geçirdik. Akşam, buraya gelmemizin asıl sebebi olan, arkadaş buluşmamız vardı. Üç aile oldukça güzel bir mekan olan Hammered’da lezzetli Hint yemekleri yedik. Ertesi gün sabah hostelde kahvaltımızı yaptık (3 çeşit vardı -cornflakes, patates, reçel ekmek- ve 2sini seçebiliyorduk). Ardından yine şehri gezmeye çıktık. Burada görülmeye değer pek çok tarihi ve kültürel yer var; saray ve çeşit çeşit müzeler gibi. Ayrıca özellikle sabah erken saatlerde ziyaret edilmesi makbul olan KR Market (çiçek, yiyecek, baharat çarşısı) de gezginler için çekici noktalardan. Bütün gün gezip yorulduktan sonra hostele gelip toparlanıp hayatımızın ilk #über ini kullanarak gara ulaştık. Bu gece ikinci uzun yolculuğumuzu yapacaktık; fakat bu sefer konforlu otobüs değil, Hindistan’ın meşhur trenlerini kullanacaktık!🚂


Hindistan-Gokarna

Palolem’de geçirdiğimiz harika 5 gün sonrasında halimizden çok memnun olsak da, yeni yerler görme arzusu ile Gokarna’ya gitmek istedik. Hostelimiz Summer’ın önünden bindiğimiz bir otobüs ile Canacona’daki otobüs durağına geldik. Gokarna otobüsünün günde bir defa saat 14:00 da olduğunu öğrenmiştik. Şehirler arası ve 3 saat süren bir yolculuk olacağından bizdeki firmalar gibi konforlu bir otobüs beklerken, yine belediye otobüsüne benzer bir araç geldi. Neyse ki yer bulup oturduk, sırt çantalarımızı da bir yerlere sığdırdık. 
Muhteşem manzaralar eşliğinde süren yolculuğumuz bitti ve artık #Karnataka eyaletindeydik. Gokarna otobüs terminalinden 1km mesafedeki hostelimiz Zostel’e yürüyerek ulaştık. #Zostel, Hindistan’ın ünlü hostel zinciri ve en iyi şubelerinin Gokarna’daki olduğu söyleniyordu. Vardığımızda akşam olmak üzereydi ve yerleşip dinlendikten sonra terasa çıkıp günbatımını ve turnaların süzülüşünü izlerken hakikaten eşsiz bir yerde olduğumuzu fark ettik. Hostelin bahçesindeki Mantra Restoran’da akşam yemeğimizi yedik. O akşam film izleme etkinliği vardı. Hep beraber Inside Out’u izledik keyifle. Ertesi gün civardaki pek çok plajı keşfetmek için köyden aşağı yürüdük. Yolda maymunlar gördük🐵🐒
Plajları yürüyerek ve yüzerek keşfederken Kudle Beach’te deniz anası değmesi neticesinde denize girmeye son verdik. Takı satan kadınlar yardımcı oldular, hemen soğuk su döktük onlarla, dediklerine göre pek çok kişi mağdur olmuş sabahtan beri denizanasından. Gideceklere dikkatli olmalarını öneririz!!! 10 gündür tüm sahillerde savuşturmuşsak da, bu kadar muhabbet neticesinde bir boncuk kolye aldık güneşin alnında çalışan emekçi ablalardan. 
Sonra kumda güneşlenmenin tadını çıkarıyorduk ki, yaşlı bir amca gelip plaj voleybolu oynamak ister miyiz diye sordu. Biz de çok sevdiğimizden hemen kabul ettik tabi. Nereli olduğumuzu sordu, söyledik. İsrailliymiş o, 69 yaşındaymış. Dünyada pek çok yeri gezmiş, Türkiye’ye de defalarca gelmiş farklı şehirlere, çok seviyormuş, gel gör ki son 10 yıldır gelmeye çekinir olmuş...Kudüs’ü de görmek istediğimizi söyleyince iletişim bilgilerini verdi, havaalanından bizi alıp gezdirebileceğini, bizim yaşımızda çocukları olduğunu söyledi. “Bastın ayrımcılık, yaşasın insanlık!” dedik...
3 kişi başladığımız voleybol, görenin katılmasıyla 12 kişiye çıktı. Birleşmiş Milletler gibiydi takımlar, her renk her milletten insan vardı, müthişti! Akşam olunca hostele döndük. Toparlanıp bir tuktuk çağırarak büyük otobüs terminaline gittik. Bu dolunay gecesini yolda geçirecektik.