Pazartesi, Ekim 13, 2014

suzan defter- ayfer tunç

bir kitaba başlamak her zaman planlı olmuyor. bir kitap bittiğinde "okumak istediklerim listem"deki koca havuzdan birini seçmek zaman alıyor aslında biraz. genelde önce birkaç tanesini karıştırıyorum bir süre, sonra birine devam ediyorum.



"ölmek" bittiğinde de öyle olmuştu. bir yandan emre caner'in araştırma niteliğindeki kitabını okuyup bir yandan da mesleki okumalara devam ediyordum bir süredir.


hayat ilginçti ama... sevgili sedenist yorumunda sormuştu suzan defter'i. ben de kalktım aldım sehpadan (okunmayı bekleyen kitapların yeri çalışma odasındaki kitaplık değil, salon sehpalarıdır bizim evde). 
öylelikle başladım. ve çok akıcı bir hikayenin içine giriverdim. 
romanları, roman karakterlerini, eski zamanları, eski dönem aşklarını, hüzünlü ve yalnızlık üzerine anlatıları severim hep. bu kitabı da çok sevdim. hem içerik hem anlatım açısından. 

kitabın tadına bakmanız için altını çizdiklerimden bir kuple size:
"insan ya kendi kendine konuşur ya kendi kendine yazar. kendi kendine konuşmayı makbul saymazlar. oysa ne fark var ki arada?"
"pazar günleri hayatın intikam günleri. neşeli başlasın ve öyle geçsin diye gayret edildikçe insanı koyu bir yalnızlığa, anlaşılmaz bir kedere iten günler."
"bir kadının gittiği, evden belli olur. kadın giderken düzeni götürür bir kere. yaşayan ev sarsılır."
"-gençliğiniz haram olmuş desenize
-insan gençliğini aşka vermezse, gençlik neye yarar?
-ama sonunda kaybeden siz olmuşsunuz
-kayıp mı?kaç kişi böyle sevebilmiştir dünyada?"
"insan hayatı bir rahim arayışından ibarettir. ev rahimdir."

teşekkürler sedenist! :)

müzik hep iyi gelir...


evrensel bir dil müzik... 
evrensel bir duygu dili...
hem hüzünlendiren hem rahatlatan bir şeyler var bu şarkıda...