eylül gelmiş, yarısı da geçmiş ve ben hala bir gelenek olan "eylül'e methiye" yazımı yazmamışım bu sene! hemen başlıyorum o halde:)
eylül geldi hoş geldi!
inceden bir serinlik getirdi istanbul'a, keyifle gezebiliyoruz artık sokaklarda. hele akşamları ince bir ceket alıyoruz sırtımıza; ki o an değmeyin benim keyfime:)
eylül demek hafta sonları istanbul'un kıyı semtlerini dolaşmak, balık tutmak, balık yemek, akşam üstü piknikleri yapmak demek!
(karaköy)
(üsküdar-greenpeace gemisi)
(çengelköy)
eylül demek sanat hayatının hareketlenmesi demek! kaliteli yapımların vizyona girmesi, tiyatro programlarının belli olması, heyecanla beklemek demek.
sonra gecelerin yavaş yavaş uzaması, uzun gecelerde evde olmak, kitap okumak, film geceleri yapmak demek.
eylül demek beyoğlu sahaf festivali demek. elinde uzun bir liste ile stant stant gezmek demek.
eylül demek şehirde sevdiğin etkinliklerin kaldığı yerden devam etmesi, mutlulukla onları takip etmek demek.
sizlerle iki yıldır takip etmekte olduğum ve bu yıl da takip etmeyi planladığım iki yerden haberdar etmek istiyorum.
biri yky kültür'ün sanat, söyleşi, okuma, drama etkinlikleri. benim özellikle takip ettiğim kemal iskender'in sanat tarihi konuşmaları. sanıyorum, ekimde başlayacak. ancak, onun dışında da çok güzel etkinlikler mevcut.
bir diğeri de, daha çok mesleki olduğunu söyleyebileceğim, genellikle bağlam yayınları ile istanbul psikanaliz derneği'nin düzenlediği aynalı geçit'teki etkinlikler. insanı anlamada analitik yaklaşıma ilgi duyuyorsanız zevkle takip edebileceğiniz söyleşiler mevcut.
sanatla, gezilerle, dostlarla, güzelliklerle dolu bir sonbahar diliyorum cümlemize:)