Çarşamba, Mayıs 19, 2010

bugün ne yapsak ki?

hemen hemen her haftasonu öncesi, o iki tatil gününü nasıl geçireceğim sorunsalını yaşıyorum.
genelde birkaç plan oluyor, kararsız kalıyorum. planlar dışında, bir de tabi haftaiçi çok zaman ayrılamayan ev temizliği, ev alışverişi, dinlenmek, kişisel bakım, hazırlanması gereken sunum, gösterime yeni giren film gibi tamamlanması gerekenler var.
ben düşünüp dururken, her haftasonu böylece hıphızlı, çoğu zaman da tamamen plandışı bir etkinlikle (aklımdakilerin hiçbirini yapamadan) yaşanıyor.
fena da geçmiyor, neyse ki.
o da yetmezmiş gibi, arada önümüze gelen bonusvari tatiller var (örnek: ulusal bayram sonrası gün, ya da il geneli deneme sınavı nedeniyle 12:30'da çıkmak).
hele onlar "ekstra" oldukları için, aman allahım, nasıl değerliler! gidip bakırköy'ü mü keşfetsem, her sokağına girip şöyle; büyükçekmece'ye gidip huzur mu bulsam, sergi mi gezsem istanbul modern'de, ne zamandır izleyemediğim filmlerden mi izlesem evde, kitap/dergi mi okusam koca gün...
ne yapsam da hakkını vermiş hissetsem bu değerli tatil gününün?

temiz olduğunu sıklıkla dile getiren insanlara itimadım pek yoktur


"insan en çok reddettiği şeye yakındır" ya da " eksiğini tamamlıyor, kendi de farkında" gibi genelleme ya da klişeler telaffuz etmeyeceğim bu yazıda.

genellemelerin yanıltıcı olabileceğini biliyorum, sadece gözlemlerimden bahsedeceğim biraz.

sanırım, bu konuda güvenimi ilk sarsan, lisede çok da tatlı bir kız arkadaşımın periyodik olarak "çok temiz" olduğunu iddia edip, kanıt olarak da hergün iç çamaşırını değiştirmesini örnek vermesi olmuştur.

daha sonra, farklı farklı zaman ve yerlerde "çok temiz" olduğunu iddia eden farklı insanlar tanıdım. kimi günlerce banyo yapmıyordu, kimi tuvaleti pis bırakıyordu...

gel zaman git zaman, artık nerede biri "çok temiz" olduğunu iddia etse şüpheyle yaklaşırım.

ayrıca, iddialaşmak neden?

iddiacı insanlara da şüpheyle bakarım zaten, çok anlamlı gelmez bana birine birşeyi kabul ettirmek için diretmek. hele ki bir insanın diğer insanlara temiz olduğunu kanıtlamaya çalışması ziyadesiyle gereksiz bir uğraştır bana göre.

bir de bunların "asla ter kokmadığını" ya da "ayaklarının asla kokmadığını" iddia eden cinsleri vardır ki; yüzleştirilesidirler.

atatürk'ü anma, gençlik ve spor bayramı


haftasonu izmir'den arkadaşım aradı, çok yakınlarımdan... (ahbap mı deniyor ona?)

çarşamba sabahtan cunda'ya gidiyorlarmış, günibirlik, benim de burdan gelip, orada buluşup, birlikte zaman geçirmemizi önerdi.

iyi fikirdi, nasılsa perşembe tatildi (nedense), çarşamba da törene gitmeme imkanım olursa, neden olmasındı?

hatta, oldu olacak, cuma da rapor neyin ayarlanıp, haftasonu tatili ile birleştirilip izmir'e gidilebilirdi! (bu noktada, "gidilebilirdi" yerine "kaçılabilirdi" diyecek türden pekçok insan var bence. bense hiç mi hiç hoşlanmıyorum "kaçmak" tabirini kullanmaktan. "kaçmak" denilince daha bi çılgın/ kafasını eseni yapan süsü verilmiş gibi geliyor sanırım)

velhasıl, bu düşünce kafama yatınca, dün dedim "iş çıkışı doktora gideyim". zaten soğukalgınlığım var, bir de ne zamandır ertelediğim kontrollerim.

gittim, muayanemi oldum, üsye tanısı koyup 3 gün istirahat verdi doktor.

tıbbi sekreterlik bölümünde raporumu yazdırırken sormak aklıma geldi, bu rapor çarşamba- perşembe- cumayı kapsıyordu öyle değil mi. cevapsa, raporun giriş yapılan tarihten başladığı, ve bu nedenle salı- çarşamba- perşembeyi kapsadığıydı.

iyi de ben zaten salı iş çıkışı geldim, raporun o günden başlaması anlamsız değil mi, çarşamba ise sadece tören var, perşembe zaten tatil milli eğitime. yani bu 3 günlük rapor benim için o kadar anlamsız ki!

o zaman doktoruma raporu 4 güne çıkarmasını rica etmem söylendi.

denileni yaptım.

doktorsa, durumumu izah etmeme rağmen, benim çok ağır hasta olmadığım ve bu nedenle 4 günlük rapor veremeyeceği konusunda diretti. 3 günlük raporluk bir halim varmış gibi...

raporumu almadan çıktım hastaneden. (resmi işlerimi halledememek gibi bir özelliğim var benim)

velhasıl, sabah törendeydim. 15 dakika sürdü. 20 civarı görevli öğrenci, istiklal marşı- saygı duruşu, bando, 2 şiir, 3 konuşma.
9:15'te görevim bitmişti; arkadaşlarımsa cunda'ya varmak üzereydiler.