Cumartesi, Eylül 10, 2016

her şeyimi al/ beni bana geri ver...




"Zamanın eli değdi bize
Çoktan değişti her şey
Aynı değiliz ikimiz de 

Zaaflarına bir gece
Hatalarına bir nilüfer
Sevgisizliğine bir kalp verdim

Artık geri ver
Geri veremezsin aldıklarını
Artık geri ver
Geri verilmez hiçbir yanılgı
Yokluğuma emanet et
Sende benden kalanları
Her şeyi al
Bana beni geri ver
Bir şansım olsun
Başka yer, başka zaman
Sensiz ömrüm olsun"

Cumartesi, Eylül 03, 2016

ütopyalar güzeldir!

bu yaz güzel konserlerde bulundum.
ilki, temmuz sonunda, izmir'de (bostanlı açık hava), kış boyu istanbul'da bir türlü gidemediğim ceylan ertem.
çok sevdiğim şarkıları vardı.
konserde öğrenip çok sevdiklerim de oldu.
bunlardan biri -nasıl kaçırdığıma inanamadığım- "ütopyalar güzeldir".
konserde hikayesini anlattı şarkının. 8-10 yaşlarındayken ferhangi şeyler'i dinlemiş radyo tiyatrosunda babası ile. orada duyup sevmiş bu şarkıyı.
çok güzel bir şarkı ve çok güzel söylüyor bence.


ağustos sonunda, zeytinli rock festivali'ne gittim. 2007'de gitmiştim ilk kez. 9 yıl sonra ikinci defa gitmiş oldum bu sene.
güzel bir ortam, epey eğlendik, güzel müzikler dinledik.
deniz tekin, baba zula, cem adrian, athena, yüzyüzeyken konuşuruz, model, mor ve ötesi severek dinlediğim müzisyenlerdi festivalde.

30 ağustos itibariyle beylikdüzü'nde "barış ve sevgi buluşmaları" başladı. erol evgin ve yüksek sadakat'i dinleme fırsatım oldu. beylikdüzü'ndeki etkinliklerin en iyi yanı, sadece ilçenin sakinlerinin katılması ve çok kalabalık olmaması sayesinde etkinliklerde rahat edebilmek.
taksim, beşiktaş ya da ne bileyim mesela bakırköy'de, kadıköy'de bir etkinlik oldu mu, yakın uzak demeden her ilçeden insan geliveriyor. sıkışıklıktan hiç hazzetmediğim için çok rahat edemiyorum öyle durumlarda.
9 eylül'e kadar devam edecek. bakalım belki birkaç isim daha dinleme fırsatım olur;)

Cuma, Eylül 02, 2016

eylül'e methiyeler, 2016

geleneksel "eylülün gelişini kutlama yazımız"a hoş geldiniz efenim:)
yaz sevmezler için, hadi haziran geçer gider, temmuz da bir derece geçer de, ağustos artık uzar uzar uzar... o sıcaklar bitmek bilmez. her gün eylülün bir an önce gelmesi için dua edilir.
ve çok şükür ki, eylül, eninde onunda gelir...

eylül hüznü çağrıştırmaz bana, genel kanının aksine.
bana göre başlangıçtır eylül.
yeni (ve çok güzel) bir mevsimin başlangıcı değil sadece...
17 yıllık öğrencilik üstüne 8 yıllık öğretmenlik ile geçtiği için hayatım belki de, ocaktansa eylüldür yılın başı, eğitim-öğretim yılını baz alırım yılları ayırırken genelde...
bir önceki yılın değerlendirmelerini yapar, yeni kararlar alırım.

eylül, yazın miskinliğinden kurtulma zamanıdır bir de...
"aman nasılsa bütün gün evdeyim, sonra yaparım, bugün olmasa yarın yaparım" eğiliminden sıyrılma zorunluluğudur mesela...
yeniden, her sabah, aklı evinde, dönünce halledeceklerinde, hatta minicik minicik işler olsa da liste liste notlar yazarak düşmek demektir yollara... ("eti buzluktan çıkar" gibi, tanıdık geldi mi:p)
zamanla alışılır yeniden tempoya elbette...

sadece okula dönülmekle kalınmaz. okul/iş dışı bir etkinlik için araştırmalar başlar. kurslar, eğitimler için kollar sıvanır. halk oyunları, seramik...

yaz sıcağında gezilemeyen seyahat rotaları için planlar yapılır. iznik, amasra, eskişehir...

eylül, avlanma yasağının sona ermesi ile mis gibi balık yiyebilecek olmaktır biraz da...

bir deee, en sevdiğim çiçek, nergisin evleri mis gibi kokutmasına az kaldığını müjdeler!

bu liste uzar gider. 3 ay boyunca güzel sonbaharın hakkı verilmeye çalışılır:)

Perşembe, Eylül 01, 2016

2016 ağustos ayı kitaplar (2)

film yazımda da yazdığım üzere, ağustos ayının çoğunu izmir'de, annemde geçirdim ve, ev düzenim ve günlük rutinim kaçınca hiç okuyamıyorum.
ne? 
"aman ezgi, sana da okumamak için bahane gerek zaten" mi dediniz? 
haklı olabilirsiniz...
az okuyorum ama, düzenli okumaya çalışıyorum yine de... ağustos ayında 2 kitap bitirdim.

tek eşlilik- adam phillips
aslında, bu kitabı, temmuz başında, hayatımdakisevgiliinsan bir avm'de pokemon peşinde koşarken ben de kendimi kitapçıya atmış ve listemdeki kitaplardan, parça parça olması ve bu yönüyle avm kafeteryasında okumaya uygun olması hasebiyle seçip almıştım.
bir süredir listemdeydi; "kaçırdıklarımız" ile beraber.
sadakat ve ihanet üzere toplam 121 kısa aforizmadan oluşan kolay okunuyor görünen ama, yer yer insanı derin düşündürüp, idrak edene kadar bir daha bir daha okutturan bir kitap. belki de bazı yerleri idrak edemedim ve hiç idrak edemeyeceğim de elbette...
pek çok cümlenin altını çizdim. çarpıcı söylemleri var, dönüp dönüp karıştırılası bir kitap.


beni etkileyen cümlelerin bazıları:

"kendimizin belirli versiyonlarını başka insanların zihinlerinde tutmak için çok uğraşırız; tabi ki daha az çekici olan bazı versiyonlarımızın başkalarının zihnine girmemesi için de. ama gene de karşılaştığımız herkes, biz beğenelim beğenmeyelim, bizi icat eder."

"güvenin sorunu, sağlanmasının imkansız olmasındadır. güven, vaat kılığına girmiş bir risktir."

"yabancılık heyecan vericidir ama bizi düzenimizi bozmakla tehdit eder; rutin rahatlık vericidir ama bizi uyutmakla tehdit eder."


kahve- topraktan fincana

bu kitabın hikayesi şöyle.
kahveyi çok seven biri olarak, hakkında daha fazla bilgi edinme isteği düştü bir anda içime. ve o anda çok yakın iki arkadaşımdan oluşan whatsapp grubumuza yazıverdim "bana hediye almak istediğinizde kahve ile ilgili kitap alsanıza"  diye:)
şansa bak ki, ankara'da yaşayan arkadaşım o anda kahve festivalinde ve bu kitabın standının önündeymiş.
5 dk sonra kitabın yazar tarafından adıma imzaladığı ilk sayfasını gönderdi arkadaşım. pek mutlu oldum tabi.

nihayet ağustos ayında görüştüğümüzde verdi kitabımı, bir çırpıda okudum ben de. temel bilgiler içeren güzel bir kitap. kahve meraklılarına tavsiye ederim.