Pazar, Mayıs 31, 2015

mayıs ayı filmleri (1) ve kitapları (1)

yine tembel bir ayla karşınızdayım sayın seyirciler...
iş mi alıyor zamanı mı, akıllı telefon mu, ev mi? anlamıyorum, inanın. 
saatler, günler, haftalar derken aylar geçiveriyor farkına varmadan.
ve ne yazık ki, vaktimi çok istediğim biçimde kullanamıyorum... özellikle de son zamanlarda...
bir kere, takdir edersiniz ki, yalnızken daha üretici ve verimli değerlendirebiliriz zamanımızı. ama evlendikten sonra, bana akşamlar daha da bir kısa gelmeye başladı. işten gelip, eşimin gelmesini beklemek ve yemek hazırlayıp, yiyip, toparlama rutinimiz ancak 8'de oturmamıza izin veriyor zaten. 11'de de uyuyoruz. birlikte geçirebileceğimiz o 3 saatte de ayrı odaya çekilip, mesleki çalışma yapmak ya da okumak/ yazmakla uğraşmaya gönlüm el vermiyor bir türlü... 
onun dışında, evleneli bir yıl olacak ama biz hala düzen oturtmakla meşgulüz. mayıs ortasında yeni evimize taşındık. evin düzenlemeleri, dekorasyonu, toparlanma, taşınma, yerleşme süreçleri derken oldukça yoğundum. 
az kitap okumama yeterince kılıf bulduysam artık mayıs ayında okuduğum tek kitabı sizlerle paylaşabilirim:)

sizin hiç maviniz var mı?


özge uzun'un hikayesi, çoğumuzun yaşadığı metropol insanının modern-sıradan dertlerinden çok daha fazlasını içeriyor...
iki evladı olan özge uzun'un çocuklarından ilki dağhan, farklı gelişen bir çocuk. 
dört yıldır rehberlik araştırma merkezi'nde bilfiil işin içinde olan bir profesyonel olarak, böyle durumlarda ailelerin neler yaşadığını yakinen biliyorum esasen... her seferinde o aileleri merak ve anlayışla dinlediğim gibi okudum özge uzun'u da. onun samimi dili, cesurca hepimizle sürecini paylaşması hakikaten takdire şayan...
bunun dışında, kitabı okuduktan sonra benim kendim için yaptığım çıkarsama ise;
dışarıdan baktığımızda pırıltılı ve bazen de kusursuz gördüğümüz hayatların içlerine girildiğinde muhakkak bizi şaşırtacağı gerçeğini hatırlamamız gerektiği oldu...

the man from earth (dünyalı): 


the man from earth, adından hep övgüyle bahsedilen ama bir türlü fırsat bulup izleyemediklerimdendi. 
işten eve yorgun argın geldiğim bir akşam, eşimin de epey geç geleceğini öğrenince hemen, dışarıdan tavuk ve patates kızartması sipariş verip, bir de bira açıp kendi kendime "movie and calori night" yapma kararı verdim:) 
film, pek çok açıdan başarılı. tek mekan olmasına rağmen güzel görüntüler, az kişi, az bütçe ile ve neredeyse 0 atraksiyon ile akıcı bir senaryo gibi... her şeyden önemlisi, çıkış noktası, fikri gayet güzel. ama ben yine de overrated buldum. bunca takdir edilmesi cesurluğundan ötürü diye düşünüyor, spoiler vermeden kaçıyorum;)