Salı, Temmuz 13, 2010

izmir


"güzelyalı'dan bir okaliptüs

vurulmuş karşıyaka'dan bir palmiyeye.

gelgelelim arada koca o deniz...

ah palmiye, ah okaliptüs."

"sevgi neydi? sevgi; iyilikti, emekti."


"yazık. yaşanmış sayacaklar aşksız, şarapsız geçmiş bir ömrü" cümlesi var aklımda. epey önce karşılaşmıştım, bir kitapta mı gazetede mi dergide mi, hatırlamıyorum nerede. sevmiştim, onaylamıştım.

bir benzeri de benim dilimden dökülüverdi bir sohbet sırasında:

"yazık. sevmek sanıyorlar birbirlerini kısıtlamayı."

yalnız, kadın-erkek arası ikili ilişkilerde değil, her nevi insan ilişkisinde bağımsızlığın, bireyselliğin gerekliliğine inanıyorum ben. sitem, alınganlık gibi davranış kalıplarına da şaşıyorum.

burada bahsetmek istediğim ise kadın- erkek ilişkilerine dair bir gözlemim. daha iyi tanıdığıma inandığım için ve beni daha çok ilgilendirdiği için "kadın" yönünden bahsedicem bu gözlemimim:

kadınlar -bilhassa da genç olanlar-, yaşadıkları ilişkide, karşı tarafın kendilerini önemseme derecesini, karşı tarafın kendilerini kısıtlama (hayatlarına müdahale etme) yoğunluğuna göre kestirme eğilimine sahipler. "aa, benimki valla izin vermez" derken gözleri gururla parlıyor, kendilerini sahiplenilmiş hissediyorlar belki, hoşlarına gidiyor.

daha da tehlikelisi, bunun doğru olduğuna öyle inanmışlar ki, onlarınki gibi olmayan ilişkilere şüpheyle yaklaşıyorlar. "eee, sevgilin ne dedi peki, ee nasıl izin verdi ki" benzeri sorgulayıcı sorularla çıkıyorlar karşınıza. sanıyorlar ki, adam sizinle "ciddi değil". (o da ne demekse?). belki acıyorlar bile size...

murathan mungan- bir 2005 kitabı- 50 parça

ilkin şiirleriyle, şarkı sözleriyle tanıştım murathan mungan'ın. oldukça derin, duyarlı idi; bu çağdan değilmiş gibi.


sonra kitaplarını okumaya başladım. sırasıyla; omayra, meskalin, elli parça, son istanbul, çador, üç aynalı kırk oda, kadından kentler, lal masallar.


dili ve kelimeleri çok iyi kullanmasının yanısıra, -çok genç yaşında yazdıklarında bile- sahip olduğu birikim beni kendine hayran etti. yaratıcı ve ziyadesiyle üretken. her birini okumak istediğim, basılı öyle çok eseri var ki...


50 parça, ayrı bir özel benim için. neredeyse her sayfasını altını çize çize okuduğumu hatırlıyorum. hayata ve insanlara dair gözlemlerinin inceliğine şaşarak...


çok sevdiğim bir bölümü paylaşmak isterim:


"yalnızlığını seven ve onu iyi kullanan bir hayvandır kedi. yalnızlık bilgisine sahiptir çünkü. dikkat ettiyseniz, bir bahçede, bir avluda, herhangi bir mekanda, bir arada bile olsalar, sanki bir yönetmen, onları özel olarak yerleştirmişçesine, dağınık bir biçimde ayrı ayrı dururlar. her birinin kendine ait bir köşesi vardır.

bir kedinin uykusunu teslim etmesiyse çok güçtür.
...
uykumuzu çok küçükken teslim ederiz büyüklerimize. sonra büyürüz. büyüdükçe korkularımız da büyür. tedirgin uykularımız çoğalır. günün birinde aşık olmuşsak, yeniden bir çocuk kadar kayıtsız bırakırız kendimizi bir başkasıyla aynı uykuya...
...

uykumuzu, bedenimizden daha zor teslim ederiz bir başkasına.

uyku, güvendir, şefkattir, aşktır..."