Pazar, Mart 10, 2013

sabahattin ali- içimizdeki şeytan

sabahattin ali bu!
ne yazsam ukalalık olacak gibi geliyor..
hani sevgimin küçük kalacağı yazarlardan o (sanki ben sevmesem değeri azalacak!)..

kısacası, okuyun, çok keyif alacaksınız!


kitaptaki insana ve hayata dair güzel tespitlerinden bir kuple:

* ... depresyon kelimesine bir can simidi gibi sarılırsın. çünkü nedense hepimizde, maddi olsun, manevi olsun, bütün dertlerimize bir isim takmak merakı vardır, bunu yapamazsak büsbütün çılgına döneriz.

* bütün ömrün aleladeliklerden başka hiçbir şey yapılmayan bu dünyada kendinin ve başkalarının fevkaladelikler yapacağını vehmetmekle mi geçecek?

* içimizde, bizim "ahlak" tarafımızda hiçbir şekilde münasebete geçmeyerek hadiseleri muhakeme eden, neticeler çıkaran ve tedbirler alan bir "hesabi" tarafımız vardı ve lafta değilse bile fiilde daima o galip çıkıyor ve onun dediği oluyordu.

* sen dünyada ne kadar antikalık yapmak istersen hayat da önüne o kadar gündelik hadiseler çıkarıyor.

* suiniyeti esas olarak kabul eden ve bir insanın dürüst, samimi, namuslu olabileceğine ihtimal vermeyen bir kimseye karşı kendini müdafaa edebilmenin hazin imkansızlığı onun elini kolunu bağlamıştı.

* herkes gibi onun da akibetini tesadüfler tayin edecekti.

* yaşamımıza ve etrafımıza şekil verme arzusuyla dünyaya gelmekten ise hayatın ve muhitin verdiği şekli kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha rahat, daha makul değil miydi?

* -ne istediğini bilsen canın sıkılmaz
  -bana istenecek bir şey söyle, uğruna can verilecek bir şey söyle, hemen dört elle sarılayım
   -hayatta hiçbir şey uğrunda ölmek için istenmez. her şey yaşamamız için olmalıdır.

* insanlar hadiseleri basitleştirmeye, bayağılaştırmaya ne kadar meraklı.. bütün hayallerimi bir aptalca laf berbat ediyor.

* hayattan ayrılmayı istemeyiz, çünkü tatmin edilmemiş birçok arzularımız vardır.

* kendi ruhunun pisliğini bu kadar yakından gören bir adam başkalarının temiz olacağına inanabilir mi?

* iyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir. 

(öyle çok ki altını çizdiğim cümleler, sadece çeyrek kadarını yazabildim.)