Perşembe, Aralık 02, 2010

çok da zor geçmedi çocukluğum ama:)

küçükkken evde/ misafirlikte sehpalar üzerinde duranları yapışık sanırdım ben. annem öyle derdi. dokunmazdım onlara.
bir de küçükken, düşünce, canımın yanmasından çok, annemler kızacak diye üzülür ağlardım.
şimdi de birşeylerimi kaybedince, kayıptan ziyade, annem "bir yerde de birşeyini unutma" diyecek diye üzülüyorum.
yazık bana.

aylak adam'dan

(...) çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. sinemadan çıkmış insan. gördüğü film ona birşeyler yapmış. salt çıkarını düşünen kişi değil. insanlarla barışık. onun büyük işler başaracağı umulur. ama beş-on dakikada ölüyor. sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu; asık yüzleri, kayıtsızlıkları, sinsi, yürüyüşleriyle onu aralarına alıyorlar, eritiyorlar. (...)