Cumartesi, Haziran 23, 2012

tanıdığım ilk blog yazarı güzel insandan...

http://wasowsky.blogspot.com/2011_08_01_archive.html

günaydın sayın seyirciler:)

sizlerle bu ara, her nedense, sıklıkla aklıma gelen bir çocukluk anımı paylaşmak istiyorum.
ablam ve ben küçükken bir kuşumuz vardı. adı da "mavican"dı, annem "tony" derdi, biz de "anne o köpek değil, kuş" derdik. cevap olarak "o zaman tüylücan diyim" derdi, yine "tony" demeye devam ederdi :)


neyse,
işbu ismi meçhul kuşumuz son derece evcildi, kafesinin kapısını hiç kapatmazdık, canı ne zaman isterse çıkar uçardı evde, hafta sonları aile kahvaltılarımıza eşlik ederdi masada, omzumuzda takılırdı saatlerce vs vs.
aaa, tabi bir de elbette konuşurdu! "canım, tony, mavikuş, kuşum" gibi kelimelerin yanı sıra en çok da ve en güzel şekilde "ezgi" derdi.

fakat kuşun ablamı daha çok sevdiğine dair çeşitli bulgular söz konusuydu. 
misal, kendimizce bulduğumuz bir oyun vardı:

kuşu sandıklı divanın sandığının tam ortasına bırakır, ablamla ikimiz de divanın bir kenarına geçer kuşu öpücüklerle çağırırdık. o da her zaman ablama doğru koşardı:)

tüm bu ilginç anıların içinde en saçma olanı ise şuydu:

ablam kuşun kendisini daha çok sevmesine rağmen, kendi ismini söylememesine bozulur "bence beni ezgi sanıyor" diye yorum yapardı :D