Çarşamba, Mart 26, 2014

Perşembe, Mart 20, 2014

bir sabah öylece çekip giden tüm güzel çocuklara...


"kederi bende kaldı..."



5 yıl önce nazım hikmet kültür merkezi'nde dinlemiştim...
bir fırsat olsa da canlı dinlesem yine metin-kemal kahraman'ı...

Pazar, Mart 09, 2014

telefonlarınıza göz kulak olun a dostlar!

çünkü hala telefon yankesiciliği diye bir şey var-mış! 
cep telefonlarının ilk çıktığı dönem pek bir yaygındı da uzun zamandır duymuyordum kapkaç hadisesi...

dün akşam zincirlikuyu metrobüs durağında delicesine bağlı olduğum çok ama çok sevdiğim hayatımdaksevgiliinsan'ın hediyesi olan ve alınalı daha bir yıl bile olmamış olan telefonum çalındı montumun cebinden:(

yol boyu ağladım. o kadar berbat bir duygu ki. benim onca değer verdiğim, içinde anılarımı tuttuğum, artık elim kolum bilgisayarım oyuncağım pek çok şeyim olan özel bir eşyamın pis bir adamın elinde olması... çok rahatsız edici...
neyse yavaş yavaş sakinleştim sonra, yapacak bir şey yok zira. gitti, geri geleceğine de hiç inanmıyorum...
bir süre eski telefonumla idare edeceğim mecburen. ve sonra yine güzel bir telefonum olursa çok daha dikkatli olacağım bu sefer...
***
ehh dediğim gibi, yapacak bir şey yok... hayat devam ediyor...
bu sabah hemen arkadaşlarımla kahvaltıya gittim mesela.
hava buz gibi iki gündür istanbul'da, o nedenle yakın ve kapalı bir yer tercih ettik. incirli dilek'e gittik. 
dilek, akşam yemekleri için sıklıkla tercih ettiğim bir yer olmasına rağmen, kahvaltısını ilk defa denedim.
açık büfe kahvaltı 25 lira (hafta sonu fiyatı).14:00'e kadar servise açık. hem çeşit fazla hem de  ürünler oldukça taze ve lezzetli. çeşit çeşit peynir, zeytin, reçel, bal, yumurta gibi temel  kahvaltılıkların yanı sıra; pek çok pasta, tatlı, börek, poaça, unlu mamül, meze, zeytinyağlı, meyve... de mevcut. masalara termosla çay geliyor ve bittikçe yenileniyor.
saatlerce rahat rahat oturup sohbet edilebiliyor. kısacası ben oldukça memnun kaldım, sizlere de öneririm;)

Pazartesi, Mart 03, 2014

kurmacasız bir yaşam- vüsat o. bener

"kinyas ve kayra" bittikten sonra "şahbaz'ın harikulade yılı"na başlamıştım ve gayet güzel gidiyordu.


 derken -biliyorsunuz yky kültür'ün etkinliklerini takip ediyorum, elimden geldiğince- baktım ki, şubatın son haftası "bir yazarın gayrıresmi portresi"nde vüsat o. bener var. ona gitmeye karar verdik arkadaşlarımızla. eee "okumadan gitmek olmaz" dedik. sağ olsun iş yerimden yakın arkadaşım hediye etti bana kitabı. bir çırpıda okudum ben de. 


"kurmacasız bir yaşam"ın yazarı değil aslında vüsat o bener (zaten 2005 yılında vefat ediyor yazar, kitapsa bu yıl çıktı). 1995 yılında, kendisi gibi yazar olan kardeşi erhan bener ile sohbetinin kaydının yazıya dökülmüş hali bu kitap. oldukça sürükleyici bir sohbet. 20li yıllardan 90'lı yıllara uzanan çok şey görüp geçirmiş, ülkenin pek çok değişim ve dönüm noktalarına tanıklık etmiş bir yaşam öyküsü bir yandan da...
biyografi/ söyleşi/ anı tarzını sevenler için güzel bir okuma olabilir;)

hafta sonu izmir'deydim. bu sefer bilin bakalım ne için?;)
gelinlik!!! 
düğün hazırlıklarında bir maddeyi daha tıklamış bulunuyorum yani şu an!


velhasıl, izmir'e gitmişken, ablamın kitaplığına göz atmamak olmazdı. valizim çeyiz dolu olduğundan bir kitap alabilecektim sadece. romanlarını keyifle okuduğum  zülfü livaneli'nin aslında ilk kitabı olacakken ancak 2001'de basılabilen yunus nadi ödüllü "bir kedi bir adam bir ölüm"ünü seçtim ben de.
ama önce,  "şahbaz'ın harikulade yılı" ;)