Perşembe, Şubat 12, 2015

duyan eller

bazı sosyal sorumluluk hareketleri reklam amaçlı da olsa kıymetli bence...


Pazar, Şubat 08, 2015

ocak ayı film ve kitapları-3

ocak ayının son filmi bana masal anlatma oldu.
leyla ile mecnun'dan tanıdığımız burak saral'ın yönetmen koltuğunda oturduğu; başrollerini ise behzat ç'den tanıdığımız fatih artman ile güneşi beklerken'den tanıdığımız hande doğandemir'in paylaştığı filmde bkm ekibinden, leyla ile mecnun ekibinden pek çok sevdiğim yüz ve gökçe bahadır ile sadi celil cengiz de var.
eksiklerinin yanısıra, eğlenceli ve bittiğinde insanda hoş duygular bırakan güzel bir film olduğunu söyleyebilirim.


kitaplara gelince moskova'da yanlış anlama'dan sonra yalnızca bir kitap okudum. talat parman- ergenlik ya da merhaba hüzün


talat parman, uzun zamandır methini duyduğum, ancak, henüz yakın zamanda tanıma fırsatı bulabildiğim bir psikanalist. bir süredir istanbul psikanaliz derneği'nin psikanalizle tanışma seminerleri'ne katılıyorum. orada konuşmacı olduğu haftalarda kendisini dinlemek gerçek bir keyif. 
bir süredir takip ettiğim ergenlik dönemindeki danışanımda zorlandığım noktalarla ilgili bir kitap ararken bir arkadaşımın önerisiyle aldım ergenlik ya da merhaba hüzün'ü. 
konuşmaları gibi keyifle giden bir kitap. her ne kadar psikanalitik literatür bana hala ağır gelse de, zaman zaman geri dönmem gerekse de severek okudum. 
başta meslektaşlarım olmak üzere, insana ve psikanalitik düşünceye ilgi duyan herkese tavsiye edebilirim. kitabın neredeyse tamamının altını çizsem de; en etkilendiğim paragraflardan bir kuple paylaşabileceğim sizlerle;)



Çarşamba, Şubat 04, 2015

oriflamebidunya.blogspot.com.tr

sevgili ablam peacelilyozge'nin yeni blogu ile tanıştırmak isterim sizleri.
bir süredir içinde yer almakta olduğu oriflame dünyası ile ilgili bir blog bu sefer.
onun sayesinde, kısa süre önce, ben de oriflame'e dahil oldum elbette :) 
hem ürünlerini hem de çalışma sistemini gayet iyi buluyorum.
ve bu doğal isveç kozmetiği dünyasına sizleri de davet ediyorum:
http://oriflamebidunya.blogspot.com.tr/2015/02/yeni-yeni-yeni.html
henüz ilk yazı; bakalım, heyecanla bekleyip göreceğiz devamını ;)


Salı, Şubat 03, 2015

finlandiya neden başarılı?

"Harvard Üniversitesi öğretim üyesi, Finlandiyalı ünlü eğitimci Pasi Sahlberg’e göre, başarı büyük ölçüde okul dışındaki ortamdan kaynaklanıyor. Finlandiya, mutlu insanların, mutlu annelerin, mutlu ve sağlıklı çocukların ülkesi. Devlet, bekâr annelere, ailelere, küçük çocuklara ne kadar çok destek verirse eğitimin kalitesi de o oranda artıyor.
...
Sahlberg, başarılarının sırrını şöyle anlattı: ‘Bir yerlere gidip mükemmel öğretmenler satın alamazsınız. Okul dışı faktörlerin başarıya katkısı çok büyük. Kültür, politika, ekonomik durum okul başarısında etkili. Finlandiya’nın ekonomisi güçlü, teknolojide büyük başarılara sahip. Sosyal göstergeler de çok iyi. Kadınlar güçlü, hükümetin çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor. Anne olmak için mükemmel bir ülke. Sağlık ve bakım hizmetleri çok iyi. Çocuk daha doğmadan sağlanan olanaklar var. BM mutluluk endeksine göre Finlandiyalılar dünyanın en mutlu insanları. Bizde iyi okullar değil, iyi sistem var. Kamu okulları çok güçlü. Herkes devlet okuluna gidiyor. Herkese eşit firsat veriliyor.'
Pasi Sahlberg’in verdiği bilgilere göre, Finlandiyalılar eğitim sistemine inanıyor ve güveniyor. Sistem, her öğrenciye geniş esneklik sağlıyor, öğrencinin önü asla kesilmiyor. Üniversitelerin öğretmenlik bölümlerine çok yüksek puanla giriliyor. Bu yıl ilkokul öğretmenliği için 8 bin 500 başvuru olmuş, 800’ü işe alınmış. Avukat olmak, ilkokul öğretmeni olmaktan daha kolay. Eşitlik arttıkça kalite yükseliyor. Türkiye’de, eşitlikten de kaliteli eğitimden de söz etmek mümkün değil."
Finlandiya neden başarılı?
* Başarılı toplum.
* İyi eğitim sistemi.
* Çok iyi öğretmenler.
* Eşitliğe odaklanmak.


Türkiye’ye 4 öneri:
* Rekabete değil işbirliğine önem verin.
* Liderliği güçlendirin, okul yöneticileri daha özerk olmalı.
* Öğrenmeyi bireyselleştirin.
* Yabancı diller öğretin.
(haberin tamamı burada)

evet! yine bir finlandiya haberi! 
bunlar, öncekiler:
http://pinkket.blogspot.com.tr/2014/09/egitim-sart-ama-nasl-bir-egitim.html
http://pinkket.blogspot.com.tr/2014/08/tum-yurtdsna-ckslarm-beyin-gucu-ile.html

"yeter ezgi! alman hayranlığından sonra şimdi de fin hayranı mı oldun?" dediğinizi duyar gibiyim:)
her şey bir anda olmadı aslında... 
üniversiteyi bitirdiğim yıl, milli eğitim bakanlığı'na bağlı kurumlarda çalışmaya başladım. ve sistemin tüm açmazlarını ayan beyan görmeye... 
aynı yıl ak zambaklar ülkesi finlandiya'yı okudum. 
sonra geçen 7 yıl içinde, katıldığım çeşitli seminerlerde, eğitimlerde; rast geldiğim araştırmalarda finlandiya eğitim sistemini duydum. 
ve nihayet, bir proje vasıtasıyla oraya gidebilme imkanı doğdu. 
iki ay sonra oradayım! 
9 gün, eğitim sektöründe aşkın bir gücü olan bu soğuk ülkeyi tanımaya çalışacağım bakalım. umarım, en azından kendi adıma, öğretici bir seyahat olur;)

Pazartesi, Şubat 02, 2015

manuş baba'nın keşfi!

blog seviyorum ben!
yazmayı, yazdıkça rahatlamayı; okumayı, yazılanlardan öğrenmeyi...
tasarımda sağda "en çok okunan yazılarım" kısmı var bildiğiniz üzere. onun benim için kıymeti şu:
insan çok dönemden geçiyor; dönemeçlerden, farklı süreçlerden... farklı hisler yaşıyor; farklı fikirler düşüyor aklına. temel karakteristik yapılarımız dışında; sürekli değişen ve dönüşen varlıklarız sonuç olarak. 
sonra, bir nedenle bir yazı, bir gün çok okunabiliyor ve blogun sağından bana göz kırpıyor. bazen, bu, unuttuğum bir yazım oluveriyor; açıp tekrar okudukça hatırladığım, o güne döndüğüm...

velhasıl, dün de gece gece gördüm ki bir yazım en çok okunanlarda. "aa bu neydi" diye bakarken, altındaki yorumda sevgili meriç ile karşılaştım. bloguna baktım bunca zaman sonra. ve bu güzel tesadüf sayesinde manuş baba ile tanıştım. dinledim dinledim dinledim... 
nazan öncel dinleyerek geçmiş hafiften bohem, azıcık entel özentisi ve elbette hüzünlü bir ergenliğim var benim. nazan öncel, kutsallarımdan bu anlamda. onun bir şarkısını başkasından sevebileceğime ihtimal vermezdim; ama, allahım etkisinden çıkamıyorum  geceden beri...
dinleyin, bana hak verecekseniz...





Pazar, Şubat 01, 2015

erkek güzeli


"gözlerim gözlerine kitlenir
doyamam seyretmelere seni
özlerim, birkaç saat fazla gelir
yağızım, yiğidim, erkek güzelim

gel de eğ, eğ şu asi başını
kaçırma gel şu olgun yaşını
anladım korkunu, telaşını
görünce çakmak çakmak yeşillerini

seni pamuklara sarmalar sararım
ne bedel isterim ne hesap sorarım
ne sitemle güzel kalbini yorarım
sakınma tatlı dillerini

ben yazdım ben bozdum
kaç sevdayı gezdim
aşkın aslını sezdim
hadi gel al, sonuna kadar!"