Salı, Eylül 30, 2014

yaşasın huzur veren (bağzı) müzikler!

oldukça yoğun ve biraz da stresli zamanlar hayatımda...
neyse ki geç de olsa sıcak, güvenli ve huzurlu evime dönmek var.
evimde çok sevdiğim "o" kişinin beni karşılaması var.
uyumadan güzel müzikleri dinlemek ve süte batırılmış bisküvi gibi yumuşamak var...



iyi uyku, huzurlu bir gece, tatlı rüyalar diliyorum herkese!

Salı, Eylül 16, 2014

eylül'e methiyeler 2014

eylül gelmiş, yarısı da geçmiş ve ben hala bir gelenek olan "eylül'e methiye" yazımı yazmamışım bu sene! hemen başlıyorum o halde:)
eylül geldi hoş geldi!
inceden bir serinlik getirdi istanbul'a, keyifle gezebiliyoruz artık sokaklarda. hele akşamları ince bir ceket alıyoruz sırtımıza; ki o an değmeyin benim keyfime:)
eylül demek hafta sonları istanbul'un kıyı semtlerini dolaşmak, balık tutmak, balık yemek, akşam üstü piknikleri yapmak demek!

 (karaköy)

 (üsküdar-greenpeace gemisi)

(çengelköy)

eylül demek sanat hayatının hareketlenmesi demek! kaliteli yapımların vizyona girmesi, tiyatro programlarının belli olması, heyecanla beklemek demek.

sonra gecelerin yavaş yavaş uzaması, uzun gecelerde evde olmak, kitap okumak, film geceleri yapmak demek.



eylül demek beyoğlu sahaf festivali demek. elinde uzun bir liste ile stant stant gezmek demek.


eylül demek şehirde sevdiğin etkinliklerin kaldığı yerden devam etmesi, mutlulukla onları takip etmek demek.
sizlerle iki yıldır takip etmekte olduğum ve bu yıl da takip etmeyi planladığım iki yerden haberdar etmek istiyorum.
biri yky kültür'ün sanat, söyleşi, okuma, drama etkinlikleri. benim özellikle takip ettiğim kemal iskender'in sanat tarihi konuşmaları. sanıyorum, ekimde başlayacak. ancak, onun dışında da çok güzel etkinlikler mevcut.
bir diğeri de, daha çok mesleki olduğunu söyleyebileceğim, genellikle bağlam yayınları ile istanbul psikanaliz derneği'nin düzenlediği aynalı geçit'teki etkinlikler. insanı anlamada analitik yaklaşıma ilgi duyuyorsanız zevkle takip edebileceğiniz söyleşiler mevcut.

sanatla, gezilerle, dostlarla, güzelliklerle dolu bir sonbahar diliyorum cümlemize:)

kız gibi

tanıyanların bildiği üzere, kendimi bildim bileli, belli bir düşünme becerisi ve farkındalığa eriştim erişeli meselemdir kadın meselesi...
örnek bir yazım burada...
kimilerine göre "beni 11-12 yaşlarımda okuduğum duygu asena kitapları bozdu", kimilerine göre "ülkede başka dert mi kalmadı, ben abartıyorum", kimilerine göre "toplumsal cinsiyet rollerini değiştiremem"....
ben yine de yıllardır fırsat bulduğum her ortamda dile getirmeye çalışıyorum fikirlerimi, karşılaştığım insanların zihinlerini bu yönde açmaya çalışıyorum...
yıllardır fırsat bulduğum her ortamda dile getirmeye çalıştıklarımı, çok yalın ve güzel bir biçimde kaleme almış sevgili elif doğan!
hem bu güzel yazısını hem de sayesinde izleme fırsatı bulduğum "orkid" markasının çok kıymetli videosunu paylaşmak istiyorum sizlerle.
ben de tıpkı elif doğan gibi içim acıyarak, canım yanarak izledim...



Salı, Eylül 09, 2014

eğitim şart! ama nasıl bir eğitim?

ülkeye dair, topluma dair herhangi bir şeyi tartışırken, var olan problemin kökenine inmeye çalıştığımızda sıklıkla dönüp dolaşıp, "eğitimin iyileştirilmesi"ne geliyor söz. 
eğitim, sokakta, ailede, her yerdeyse de; resmi, sistemli ve yoğun biçimde verildiği kurumlar okullar ve sorumlular öğretmenler ise, "toplumların ilerlemesi için öğretmenleri güçlendirerek başlamalıyız işe" sonucuna varıyoruz mütemadiyen.

bilimsel olarak baktığımızda da, yanılmadığımızı anlıyoruz. zira, refah düzeyleri yüksek toplumların; öğretmenlerine, çocuklara ve eğitime verdikleri büyük kıymeti okuyoruz hep araştırma sonuçlarında. 

yakın zamanda karşıma çıkan bir araştırmayı paylaşmak istiyorum sizlerle. 2009 'da yayınlanan makalenin adı: "Finlandiya’nın PISA’ daki Başarısının Nedenleri: Türkiye için Alınacak Dersler". Ondokuzmayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi'nden Yrd. Doç.Dr. Ali ERASLAN kaleme almış. Finlandiya'nın PİSA başarısı ve Türkiye'nin başarısızlığı üzerinden, nedenleri sorgulama üzerine bir çalışma. sonuçlar bence oldukça anlamlı:

" ....
PISA projesi, zorunlu eğitimin sonunda örgün eğitime devam eden 15 yaş grubu öğrencilerin öğretim programlarında yer alan matematik, fen bilimleri ve okuma becerileri konu alanlarıyla ilgili bilgileri ne dereceye kadar öğrendikleri değil, sahip oldukları bu bilgi ve becerileri içinde yaşadıkları toplumda karşılaştıkları gerçek ortamlarla ilişkilendirme ve olası sorunları çözümlemede kullanabilme yeteneğini ölçmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla öğrencilere çoktan seçmeli, karmaşık çoktan seçmeli, açık uçlu ve kapalı uçlu olmak üzere farklı türleri içeren toplam 100 soru sorulmaktadır. 2000 yılında uygulanmaya başlanan bu projeye ülkemiz ilk olarak 2003 yılında katılmıştır. PISA 2003 sonuçlarına göre Türk öğrenciler matematik  okuryazarlığında 423, fen bilimleri okuryazarlığında 434, okuma becerisi alanında ise 441 ortalama puan alarak otuz OECD ülkesi arasında yirmi dokuzuncu sırada yer almıştır.  Diğer taraftan Finlandiya ise matematik okuryazarlığında 544, fen bilimleri okuryazarlığında 548 ve okuma becerisi alanında 543 ortalama puan alarak her üç alanda da en üst sırada yer almıştır.
....
Finlandiyalı akademisyen ve öğretmenlerin de başarılarının kaynağı olarak gördükleri bu faktörler sırasıyla şu şekildedir: 
(1) öğretmen yetiştirme programı, 
(2) geleneksel okul yaşamı, 
(3) kültürel olarak öğretmenlik mesleğine bakış ve 
(4) hizmet içi öğretmen eğitimi. 
...."


tamamını okumanızı tavsiye ederim.

Cuma, Eylül 05, 2014

bazı şarkılar filmlerinden güzel...


free zone filminin açılış sahnesi...
sözlerini bilmeden, üstelik ibranice kulağıma hoş gelmeyen bir dil olmasına rağmen, bir defa dinledikten sonra defalarca tekrar dinleme ihtiyacı hissediyordum adeta!
sözlerini de öğrendim sonra... bir çocuk tekerlemesi gibi... başta manasız gibi... ama sonra hikayesini öğrendim ve ben de sormadan edemedim:
"zalimin mazlum ile
celladın kurban ile
dönüp durduğu bu dehşet çemberi
bunca delilik
ne kadar daha sürecek böyle"
hikayesini öğreniniz, etkileneceksiniz!



bir diğer içe dokunan şarkı ise swing filmi ile tanıştığım tumbalalaika!
bir defa dinleyin, vazgeçemeyeceksiniz...

Perşembe, Eylül 04, 2014

Salı, Eylül 02, 2014

educating peter

iki hafta olmuş buralara uğrayamayalı...
yine bir yoğunluklar, yine bir olaylar olaylar:)
kayınvalidemler geldi önce. 


ev baktık berabercene ve beğeniverdik iki günde:) o işlemlerle uğraşıyoruz biraz biraz.


daha sonra yüksek lisans sınavları, mülakatları, sonuçları...


haftaya "çocuğun gelişiminde oyunun rolü" konusunda 5 günlük eğitim vereceğim, onun için hazırlık yapıyorum. 
bir yandan da okullar açılıyor, dolayısıyla bizim de iş yoğunluğumuz artıyor. ve ek olarak, projeden projeye koşuyoruz kurumca.


proje demişken, finlandiya başka bahara -yani marta- ertelendi. 
finlandiya vesilesiyle, yurt dışında, farklı gelişen bireyler için yapılan eğitim uygulamalarına bakıyorum. yeniden "educating peter" a rastlıyorum. izlemeyeniniz kalmasın nolur!


https://www.youtube.com/watch?v=Uq5Jm7uYxt0

ek olarak, beni bu videoda en çok etkileyen bir başka şey de sınıftaki diğer çocukların peter'i kabul düzeyleri ve kendi duygu ve düşüncelerini ifade etmedeki ustalıklarıdır. bizim toplumumuzda yetişkinlerin bile duygu ve düşüncelerini ifadeleri bunca güdükken, o minnacık çocukların bu becerileri gerçekten şaşırttı beni. siz ne düşünürsünüz?