Çarşamba, Aralık 27, 2017

Nargudan- Noel- Yılbaşı

Bu topraklarda herhangi bir konu yok ki kutuplaşılmasın. Şiddetle kutuplaşılan bir konu da yılın son ayında gündem olan “noel-yılbaşı” meselesi.
Sokaklarda ve sosyal medyada gördüğümüz üzere,  bir kesim aralık ayını çok seviyor. Bir yıl bitiyor diye onu uğurlarken ve yeni bir yılı karşılamaya hazırlanırken çok umutlu ve heyecanlı. Bu ayın yeşil- kırmızı dekoratif havasını da seviyor, çam ağacı süslüyor vs.
Bu, tamamen kişinin kendi hayat tarzı, yaşam biçimi ve hiç kimseye bir zararı yok. Ama her nedense, bir diğer kesim bundan çok rahatsız. Ama, öyle böyle değil. İnstagramda baya kavgalar kopuyor fotoğrafların altındaki yorumlarda. Ayetler paylaşılıyor, dersler veriliyor vs. Ben bu tavrı, çok saldırgan ve kibirli buluyorum. Bir başkasına kendi yaşam biçimini dayatma hakkı varmış gibi davrandıklarını düşünüyorum çünkü.
Öncelikle, yeni yılın 31 Aralıkta, Noel’in 25 Aralıkta kutlanan iki farklı gece olduğunu vurgulamakla başlamak istiyorum. Miladi takvime göre 31 Aralık yılın son günüdür ve dünyanın çoğu yerinde kutlanır. 25 Aralıksa Hz İsa’nın doğumunun kutlandığı Hristiyanlar için önemli ve özel bir gündür. Yani yılbaşı Hristiyanlara özel değildir ve herkes kutlayabilir; dileklerde, dualarda bulunabilir.



İkinci olarak, kabul edelim ki, Türkiye’de yaşayan herkes Müslüman değil ve herkes kendi istediği biçimde yaşamakta özgür. Gidip birinin fotoğrafının altına ayet yazıyor mesela biri, ama belki o kişi Müslüman değil zaten… Ya da Müslüman ama Kuran-ı Kerim’in kabul ettiği Hz. İsa peygamberin doğum gününü kutlamakta bir sakınca görmüyor… Kaldı ki az çok tarih bilgisi olan herkes bilir ki, kültürler birbirinden etkilenir, ritüeller kültürden kültüre aktarılır… Çam ağacı süslemek, bir anda Hristiyanların bulduğu bir gelenek değil mesela. Onlara da kendilerinden önceki toplumlardan 16. yy’da geçmiş. Oysa asırlar asırlar önce Orta Asya’daki Türklerin “Nardugan” bayramında (21-22 Aralık) çam ağacı süslediği biliniyor. Belki şu an ülkemizde çam ağacı süsleyenler de atalarının geleneklerini sürdürüyorlardır, kim bilir…
Her ne olursa olsun, insanların birbirlerinin inançlarını yargılamaya, sorgulamaya ve eleştirmeye hakkı var mı? Kendini üstün görmek olmuyor mu bu? Kendini Allah’a herkesten yakın sanmak, herkese kendi doğrusu empoze etmeye çalışmak, din-iman öğretmeye kalkışmak olmuyor mu?



Ben ki, mesela evime gelip evimle ilgili –ben sormadan, danışmadan- görüş ve öneri sunanlara bile acayip sinir olurum.  Şunu derim içimden “Yaşamadığı evin düzenini değiştirmeye çalışıyor. Cürete bak.” Bu duruma bu gözle bakarsak “Yaşamadığı hayatın biçimini değiştirmeye çalışıyor.” Hem cüret hem de beyhude bir çaba…. Kim kimi değiştirebilir ki bu hayatta, kendinden başka…
Sözün özü, bence her birimiz daha çok okuyalım, öğrenelim; daha çok sevelim ve kabul edelim, kimsenin yaşam biçimini değiştirmeye çalışmayalım bu yıl. Sevgi ve bilgi en büyük güç ve güzellik çünkü yaşamda…
Şimdiden mutlu yılar diliyorum herkese J