Çarşamba, Haziran 01, 2011

25 yaşta 35 numara ayak dramı


çalışmıyorken ve günlük hayatımda da spor ayakkabı tercih ederken çok dert değildi. lakin, çalışma hayatı ve tarzımın değişmeye başlamasıyla, ayak numaram canımı ziyadesiyle sıkmaya başladı. çeşitli yerlerde düzenli olarak ayaklarımın beğenilmesi ve övülmesi yetmiyor bana. benim istediğim, herkes gibi, beğendiğim ayakkabıyı giyebilmek! kışın çizmelerle iyi kötü idare ediyordum. ama bir aydır babet, alçak topuklu ve yüksek topuklu ayakkabı arayışındayım.
bazı mağazalarda ise, yalnızca bazı modellerde var mesela. çok anlamsız, niye yani? "madem ayağın yeterince büyük değil, o halde sadece bu modellerden giyebilirsin" mi, ne yani? bir de dikkat ettim, özellikle de platform ve çok yüksek topuklarda genelde bulunuyor 35 numara. orda da mantık şu mu? "ayağı 35 olanın boyu 160 bile değildir. o halde, giysin topukluyu" :) güldüğüme bakmayın, epey öfkeliyim aslında. bu konuda yalnız da değilim, biliyorum. peki ayakkabı üreticileri niye cevap vermiyor bu ihtiyaca..
dün yine ayakkabı ararken, ilginç birşey oldu: bakırköy inci'de anket yaptılar benimle, ayakkabı alırken yaşadığım sorunları falan sordular. tam üstüne geldi yani. ayağımı ölçtüler bi de, 34 cm diye güldüler sonra da...
(evet, çok üzgünüm. 34 de oluyor.)

kadınlık halleri


mahalle kuaförleri, bakkalsa; nexus, avm'dir :)
kuaförler, güzellik merkezleri hiç hoşuma gitmiyor aslında. asgariye çekmeye çalışsam da, ben de, her kadın gibi, belli bir zaman ve paramı döküyorum buralara.
yalnız oralara gitmek de değil, güzelleşmek için epey mesai harcıyorum. artık günlük hayatın rutini gibi pekçok şey..
o kadar cilt bakımı, peeling, kaş, lazer, manikür, pedikür, makyaj, pilates, selülit bandı vs.den sonra ortaya çıkan sonucun "bu" olması sinir ediyor...
harcanan emek, zaman ve paraya değen bir sonuç bekliyorum kendimden..
bir de süreklilik istiyor her biri. 2 gün ilgilenmeyince "bakımsız"a dönüşüveriyor kadınlar...
acımasız bence...

let's play