Perşembe, Ekim 07, 2010

bağlanmasak hiçbişiciklere...

en kötüsü de sıkıntılı, sorunlu, yavaş internet.
bir dönem hiç yoktu, kafamız rahattı.
kendimizi hayatın nice başka aktiviteleriyle/ yönleriyle oyalayıp yaşayıp gidiyorduk.
şimdiyse var ama, safi sinir stres.
aç sayfayı, bekle dur, ümit et, hayal kırıklığı yaşa, beklediğini alamayınca kız, "zamanım boşa geçti" diye üzül...
ilişkiler gibi biraz.
beklenti olmayınca, acı da yok aslında...

bi de müzik/ video koyabilmeyi öğrensem şu bloguma (tesadüfler-3)


"şebnem paker- dinle"yi dinlemek geldi dün içimden. yazdım youtube'a, dinledim.

sonra, bundan 13 yıl önce, o şarkıya eurrovision gecesinden sonra, bir kez daha ulaşmanın ne kadar zor olduğu geldi hatırıma.

epey çabalamıştık ablamla, şarkıyı bir kez daha dinlemek istiyorduk, sözlerini öğrenmek, şarkı ve solisti hakkında bilgi edinmek...

gel gör ki, istediğin an istediğin bilgiyi/ veriyi önüne getiren bir kaynak vardıysa da halktan uzaktı henüz.
-yazıyı klişeleştirmek isteseydim, tam da bu noktada "analog ve dijital fotoğraflar" üzerine düşünce paylaşımıyla devam ederdim. iyi giderdi belki.
fakat, niyetim o değil.-

niyetim yine, tesadüflerin insanı olduğumu göstermek.
bugün, bir öğrencim için istanbul'daki güzel sanatlar liselerini araştırırken, kadıköy avni akyol anadolu güzel sanatlar lisesi müzik bölümü öğretmenlerinden birinin şebnem paker olduğunu öğrendim.