Cuma, Aralık 21, 2012

hz google- oktay şılar

sevgili zeze'nin bu yazısını okuyunca aklıma klinik psikolog oktay şılar'ın bir yazısı geldi.
zaman ayırıp okumanızı tavsiye ederim -naçizane-.
dikkatinizi çekmesi açısından yazıdan biraz alıntı:

"....

Asri zamanlarda insanı zorlayan yaşantıların, sorumlulukların, maskelerin çokluğu ve bunlarla başa çıkmaya çalışan bireyin ruhsal gücünün her zamankinden yetersiz olması ciddi bir tükenmişlik duygusu yaratmaktadır. 
Kaybolduğunu hissettiğimiz ruhumuza sosyal ağlarda yer aramak, varoluş boşluğumuzu sahip olduklarımızla doldurmaya çalışmak, kendimize değil de ötekine odaklanmak, bizi kendimizden daha da uzaklaştırmakta, gerçekten var olmak yerine geçici iyi hissedişlere razı olur hale getirmektedir.
Bu hengame içinde sanal dünya bize soluklanıp varoluşumuzu yedekleyebileceğimiz müthiş bir alan sunar. 
Geçici iyi hissedişlerin en popüler mekanı haline gelir.
.....

Hafıza neredeyse kullanılmayan bir işlev haline döner. 
Zihnin bilgiyle kurduğu interaktif ilişki, analiz ve sentez melekeleri, anılar sosyal ağlara, forumlara emanet edilir. 
Artık hatırlamaya ihtiyacımız yoktur. 
Her şeyi Hz. Googla’a sorabiliriz. 
Eskiden filmografisini bir çırpıda sayabildiğimiz bir yönetmenin filmlerini şimdi anımsamayız. 
Bilgiyle ve hakikatle muhabbeti, zihnimizde taşımak yerine internet üzerinde aramayı tercih ederiz. 
Anımsadığımız telefonların sayısı üçü beşi geçmez, ne de olsa bir yerlere yedeklemişizdir. 
Bu hale nasıl bu kadar kolay sıçradığımızı da anımsamayız. 
Bu örnek hayli basit olsa da temel bir meseleye soruyu gündeme getirir? 
Hafızadan boşalttığımız alana ne koyarız? 
...."