Pazar, Aralık 16, 2012

bu hafta sonu ben

beni hayatta en çok geren şeylerden biri, evde bir aletin arızalanmasıdır... öyle durumlarda kendimi küçücük, zavallı ve çaresiz hissediyorum. abartmıyorum gerçekten de öyle! belki teknolojiden, elekronikten yahut da mekanikten zerre anlamadığımdandır.. 



heyhat:) hayat bu! elbette zaman zaman oluyor böyle aksilikler.
ve evet, cuma akşamı eve bir geldim ki kombim bozuk. dünyam karardı bir anda! komşuya haber vermeler, ev sahibine ulaşamamalar, servisi ayarlamaya çalışmalar, ağlamalarla geçti akşamım..



neyse ki, komşuluğun gerçekten de ölmemiş olduğunu kanıtlarcasına, hayatımda 2. defa gördüğüm komşum ufo'sunu ödünç verdi ve donmaktan kurtuldum.
ertesi gün servis elbette gelmedi, defalarca aradım, sonunda gelip makinenin "beyni"ni alıp gitti, ve ısrarlı aramalarım sonucunda nihayet bugün akşam üstüne yetişti.. gel gör ki, benim bugün öğleden sonra misafirlerim vardı ve onları banyo yapamamış halimle karşılamamı engelleyemedi. 
hem de misafirlerim, çok önemli kişilerdi, yani hayatımdakisevgiliinsanın ailesi!"
("eh ezgi, kuaföre gitmeyi akıl edemedin mi" diyor olabilirsiniz, lakin kuaföre gitmek hayatta öyle sevmediğim bir aktivitedir ki, mesela bir dişçiye gitmekle yarışır hani!!)

neyse ki, çok güzel geçti ve günün sonunda kombi işi de halloldu. şu an ev sahibinin hala bu 470 liralık masraftan haberdar olmayışı gibi küçük bir problemimiz var sadece:)

bugün anladım ki, misafir ağırlama konusunda ciddi deneyimsiz bir insanım. evin en dolup taştığı zamanlarda bile gelenler, bana yemek yapacak yakınlıkta insanlardı hep, ya da evin tozu pisliğiyle dalga geçecek kıvamdaydılar.
bir kere, geçen kış, bir cesaret, 8 kişiyi yemeğe almıştım da, ne çorba yetmişti ne kaşık ne çatal:)
bugün pek bi sevdim bu işi, iş yerinden arkadaşları falan arada evime davet etmeye karar verdim hatta.

bir de şöyle bir tespitim var:
eve biri gelecekken, hazırlanma aşamasında "allahım nolur daha gelmesinler, sakın gelmesinler"den, hazır olur olmaz "nerede kaldılar yaa, gelsinler artık"a çok hızlı bir geçiş var:)

bir diğer tespit de:
insan kendi çayını kendi koymadıkça, sevdiği demlilik oranında olması ne zor yahu! :)

böyleyken böyle a dostlar. işte hafta sonumun kısacık özeti.

aa, otistikler derneği'nde bu hafta ne oldu? bir asperger sendromlu ve bir psikotiğin dahil olduğu bir grupla kelime oyunu (sırayla son harfle biten kelime türetme) oynamanın zevkine vardım.
geçen hafta da iki otistik ile tabu oynamanın zevkine varmıştım (tabu x large'taki çizimli bölüm elbette).
güzel anlar bunlar, özel anlar hayata dair.

herkese "güneşli pazartesiler" diliyorum;)