Çarşamba, Ağustos 31, 2011

hayaller hayaller...


küçük, sevimli bir evim olsun...
küçük, süslü ve çiçekli bir balkonu olsun evimin... (mis kokulu nergisler, yaseminler...)
mis gibi koksun...
üzerinde güzel bir örtü ve şık bir saksıda mis fesleğen olan, küçük, bir masa olsun balkonumda ve masanın çevresinde küçük pembe sandalyeler...
rengarenk...
yılın altı ayı akşam yemeklerinden sonra sevdiklerimle tavla oynayıp çay içtiğimiz güzel bir balkonu olsun istiyorum güzel evimin...

hindistan'dan 4 kural:

İlk kural:

Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. Bunun anlamı şudur; hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz. Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler.

İkinci kural :

Yaşanmış olan her ne ise, sadece yaşanabilecek olandır. Hiçbir şey, hem de hiçbir şey yaşadığımız şeyi değiştiremezdi. Yaşadığımızın içindeki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. "Şöyle yapsaydım, böyle olacaktı" gibi bir cümle yoktur. Hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır; dersimizi alalım ve ilerleyelim diye. Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de, hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir.

Üçüncü kural :

İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır. Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç. Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırızdır.

Dördüncü kural:

Bitmiş olan bir şey bitmiştir. Bu kadar basittir. Hayatımızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder. Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğumuz bu tecrübeyle ileriye doğru bakmak daha iyidir.

* Kendine iyi bak. Tüm kalbinle sev. Sonuna kadar hayatın tadını çıkar. Hayatındaki her gün bir hediyedir, kıymetini bil.

(alıntıdır)