Böyle yaşıyor o/ Ne kimseye gösteriş olsun diye ne birisini etkilesin diye/ Nasıl da içtenlikle seviyor yaşamı ve güzellikleri...
Çarşamba, Ağustos 31, 2011
hayaller hayaller...
hindistan'dan 4 kural:
İlk kural:
Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. Bunun anlamı şudur; hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz. Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler.
İkinci kural :
Yaşanmış olan her ne ise, sadece yaşanabilecek olandır. Hiçbir şey, hem de hiçbir şey yaşadığımız şeyi değiştiremezdi. Yaşadığımızın içindeki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. "Şöyle yapsaydım, böyle olacaktı" gibi bir cümle yoktur. Hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır; dersimizi alalım ve ilerleyelim diye. Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de, hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir.
Üçüncü kural :
İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır. Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç. Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırızdır.
Dördüncü kural:
Bitmiş olan bir şey bitmiştir. Bu kadar basittir. Hayatımızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder. Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğumuz bu tecrübeyle ileriye doğru bakmak daha iyidir.
* Kendine iyi bak. Tüm kalbinle sev. Sonuna kadar hayatın tadını çıkar. Hayatındaki her gün bir hediyedir, kıymetini bil.
(alıntıdır)
Pazar, Ağustos 28, 2011
Cuma, Ağustos 26, 2011
çikolata sosu
Perşembe, Ağustos 25, 2011
hem bu kadar pimpirikli hem bu kadar dağınık...
blogsever
uykuya hasret modern insanlarız
Çarşamba, Ağustos 24, 2011
hakan günday-az'dan
“eğer bu dünyada bir yerlerde, insanlar çocukları bombalıyorsa, bunu bilmeye gerek yoktu. o dünya zaten yanmış çocuk eti kokardı.
eğer bir yerlerde, başka çocuklar açlıktan geberip gidiyorsa, bunu da bilmeye gerek yoktu. o dünyanın zaten açlıktan nefesi kokardı.
ve çocukların burunları bu kokuları alır, ergen öfkesi olarak da geri verirdi. ta ki burunları yetişkin uysallığıyla tıkanana kadar.”
çocukken "hipermetrop"u anlamayan kaç kişiyiz?
Pazar, Ağustos 21, 2011
hakan günday-az
güzelsin istanbul - 2
Çarşamba, Ağustos 17, 2011
planlar planlar. bitmek bilmeyen listeler
Pazartesi, Ağustos 15, 2011
ve nihayet: bozcaada!
Cuma, Ağustos 12, 2011
Çarşamba, Ağustos 10, 2011
cevdet bey ve oğulları
Pazartesi, Ağustos 08, 2011
profesyonel uzun yol yolcusu
Cuma, Ağustos 05, 2011
güzelsin istanbul...
Perşembe, Ağustos 04, 2011
blogu tweeter'laştırmak- 5
bir ramazan post'u da benden gelsin
Çarşamba, Ağustos 03, 2011
eskilerden, bir film bir kitap önerisi
Ajda Pekkan - Bang Bang (1967)
Salı, Ağustos 02, 2011
tesadüfler- volume 7
Pazartesi, Ağustos 01, 2011
kitaplara zaman ayırmak için kendimi zorlamak çok acı
bu şey, hiç de öyle elzem ya da nitelikli bir şey de olmuyor ya...
canım sıkılıyor.