Pazar, Aralık 29, 2019

2019 Aralık Ayı Kitaplar (3) ve Filmler (5), 1 de Dizi

Aralık ayı koşarak geçti resmen, gerçekten hiç anlamadım nasıl sonuna geldiğimizi. Sadece ayın değil, koca bir yılın da sonuna gelmiş olduk böylelikle:)
Bu ay nasıl geçmiş diye bakacak olursak, yine açık öğretim sınavlarım vardı:) Bu defa Anadolu Üniversitesi'nde son bir dönemi kalan Sosyal Hizmetler bölümünün vizeleri. Bir haftam ona çalışıp, hafta sonu sınavlara girerek geçti.
Ablam geldi 5 günlüğüne, onunla güzel vakit geçirdik.

Bu ay izlediğim neler okumuş neler izlemişim bakacak olursak...
Önce filmler:

Marriage Story
Son derece gerçekçi ve adeta tiyatro oyununu andıran doğallıkta bir filmdi. Çift terapisti bakışı ile izledim büyük oranda. 'Kişiler nasıl birbirine çekiliyor ve sonra ne oluyor da birbirleri için çekilmez oluyorlar' meselesini özellikle de Adam Driver'ın şahane oyunculuğuyla seyirciye aktaran güzel bir filmdi.


Bozkır
Geçen ayki Parasite vakasını yaşadık yine:) Altın Portakal'da ödüllerin büyük kısmına layık görülen Ali Özel'in ilk filmini izlediğimi sanarak oturdum ekran başına. Zamanla anladık ki Özcan, Mehmet Tanrısever'e ait Bozkır- Kuşlara Bak Kuşlara filmini açmış:) Başlarda gayet güzel giden film, ortalardan sonra tıkanmaya ve gitmemeye başladı... Bir dahaki ay gerçek Bozkır'ı izlemek kısmet olur umarım:)



Silsile
2014 yapımı Silsile filmi Netflix'teki Türk filmleri arasında bir süredir ilgimi çekiyordu. Bir akşam ablamla izledik. Tek bir gecede geçen olaylar örgüsünden oluşan film oldukça gerilimli, heyecanlı ve bence çok başarılıydı.



Parazit
Bu ay çarşamba sinema günlerimi aksattım. 
Çünkü vizyonda ilgimi çeken pek film yoktu.

İlgimi çeken filmler Başka Sinema’da ve bana yakın salon da maalesef yok.
Ablam buradayken bir gün İstiklal’e gidince, programımıza sinema da ekledik. Bu sayede, 1 Kasım’dan bu yana görmeyi çok istediğim Parazit’i izleyebildim.
Beklediğime değdi, çok başarılı bir film hakikaten. 2 saat 15 dk, arasız, pür dikkat izledim.




Capernaum/Kefernahum
Yine bir akşam ablamla evde izledik ne zamandır listemde olan bu filmi. Nadine Labaki'nin yönetmenliğini yaptığı bu Lübnan filmi kurmacadan çok belgesel edasındaydı. Ağır bir dramın içindeki çocukların ve insanların yaşamına tanıklık ettiğimiz filmi neredeyse tamamen götüren çocuk oyuncu Zain Al Rafaea'nın başarısı takdire şayan!



Bu ay izlediğim dizi ise, 3 bölümden oluşan Three Days of Christmas.
Her bir bölümünde aynı ailenin 3 farklı dönemindeki Noel gününü anlatıyor dizi. Anlatılan şey ilişkiler, ailelerdeki sırlar vs. olunca istemeden de olsa mesleki kimliğimin gözüyle izlerken buluyorum kendimi:) 
Aile kavramı, çoğu zaman karmaşık, kaotik; kimi zaman boğucu, engelleyici, örseleyici... "Kutsal Aile" zaten bir mit, bunu artık hepimiz biliyoruz sanırım...
Özellikle evden ayrıldıktan sonra aile evlerindeki toplaşmalar, aile üyelerini özlemle birbirine kavuştururken bir yanıyla da gerginlik verici ve eski travmaları hatırlatıcı niteliğe sahip olabiliyor...
Her şeye rağmen güven duygusunun ilk tesis edildiği, yaşamımızın ilk ve en önemli ilişkilerine sahip yer aile; görüşmesek bile, derinden bağlı olduğumuz kökleri bize veren yapı... 
Dilerim şeffaf, sevgi ve şefkat dolu olsun herkesin ailesi.



Kitaplara gelince:
Öfke Dansı

4-5 yıl önce Çift ve Aile Terapisi eğitimindeyken çok değerli Nevin Dölek Hocam önermişti.

Her nedense yıllardır okunma sırası gelmemişti.
Çift ve Aile Terapisi eğitimi alırken okumak uygun bir eşzamanlılık olurmuş sahiden de.
Ama işte her kitabın bir vakti var ve ancak zamanı gelince okutuyor kendini.
9 bölümden oluşuyor kitap ve -özellikle de kadınların- aile ilişkilerinde, iş yerlerinde ya da diğer önemli ilişkilerinde yaşadıkları sınır ve öfke sorunlarını, nedenlerini anlatıyor ve uygulanabilir kalıcı çözüm yolları sunuyor.


Hem alanda çalışan profesyoneller için hem kendini tanımaya ilgi duyan alan dışı kişiler için anlaşılır, pratik ve önemli bir kaynak olduğunu düşünüyorum.

Kendi okuma listeme de serinin diğer kitapları Kandırma Dansı ile Dans Eden Benlikler’i ekliyorum.




Gizli Bahçe
Bu ayın çocuk kitabı Gizli Bahçe, tıpkı arka kapak yazısındaki şu sözler gibi tatlı hislerle bırakıyor okuyanı:

“Zenginliğin biraz da dünyayı, doğan güneşi tüm güzellikleriyle görebilmek olduğunu anlatan bu kitap;

Yaşam sevincinin biraz zorlanılsa da etrafa yayılabileceğini bir çocuğun yaşantısını anlatarak gösteriyor.
Yaşamınız gizlediğiniz bir bahçe olmasın; bahçenizi başkaları ile paylaşın;)”



Nazar
Yılın son kitabı Nazar, Ortaçağ Avrupası'nda kilise, engizisyon, kadın ve cadı avı konusunda oldukça akıcı ve kendine özgü bir roman. Çok severek okudum ben, zulüm gören tüm kadınlara adanan bu kitabı.


Perşembe, Aralık 05, 2019

2019 Kasım Ayı Kitaplar (2) ve Filmler (5), 2 de Dizi

Kasım bu sene başladığım AUZEF Çocuk Gelişimi Bölümü vizelerime denk gelen ve zamanımın bir kısmını ders çalışarak geçirdiğim bir aydı. Bu ay başka neler oldu diye düşünecek olursam, annem geldi ziyaretimize ve onunla gezip dolaştık biraz.
Bir de doğum günümün olduğu ay Kasım! Ve doğum günümde instagramda duyurduğum haberi buradan da vermekten imtina etmeyerek söyleyebilirim ki, hamileliğimin de üçüncü ayıydı kasım!!!:)
Biraz bulantılı biraz uyuklamalı günler geçirirken ne izlemiş ne okumuşum bakalım:

Gazap Üzümleri

Gazap Üzümleri 1997’den beri kütüphanemdedir.

5.sınıfta 23 Nisan konulu kompozisyon yarışmasında ilçe ikincisi olunca okul müdürüm hediye etmişti. Bunca yıl öylece durmuştu.
Kasım başında hali hazırda başlamış olduğum 10 kitaba ek olarak birden onu da okumaya başlamıştım:)
(Bir süredir kitaplara başlayıp başlayıp bırakıyorum...)
Ama elimdeki baskıda yazılar öyle küçüktü ki devam edemeyeceğimi anlayınca Yaşar Kemal Kütüphanesi’nden ödünç almıştım.
Şahane bir okumaydı.
1930’larda Amerika’da yaşanan büyük göç ve dramı Steinbeck’in usta dilinden okumak büyük hazdı.
Bunca yıldır kütüphanemde duran bu önemli kitabı okumaya niye bu kadar geç kalmışım diye hayıflandım...


Simyacı

Simyacı büyülü bir kitap.

Can dostum Sevgi ile Simyacı’yı 20 yıl sonra yeniden okumayı konuşup, benim “Kütüphanemde neden/nasıl Simyacı yok” diye şaşırmam ve okul kütüphanesinden ödünç almamdan 5 gün sonra ile

Özcan’a sebepsiz bir sürpriz olarak iş arkadaşından Simyacı hediye geldi!
Artık kütüphanemde Simyacı var:) 

Bu özel kitabı 20 yıl sonra yeniden okumak, altını çizdiğimi anımsadığım cümlelere gülümsemek, kimi ayrıntıları unutmuş olsam da ana fikri ve genel hatlarıyla hikayeyi hatırladığımı fark etmek çok güzeldi.

O zamanki denli etkilemedi elbette ama 30 yıldır kitleleri etkilemeye devam eden bir eser olduğu gerçeğini değiştirmiyor bu:)

Kitabın mesajı açık:
“Bir şeyi gerçekten istersen onu gerçekleştirmek için bütün evren işbirliği yapar.”
Konfor alanından çık; hayalinin, hikayenin, hazinenin peşine düş!




Gelelim filmlere:
Aykut Enişte
Bir akşam kafa dağıtmak için beklentisiz biçimde açtık evde ve sandığımızdan çok daha fazla eğlendik. Gerçekten akan ve komik bir senaryo, keyifli vakit geçirilecek bir aile filmi.


Joker
Bu ay çarşamba sinema günlerimden birinde Joker'i izledim.
Vizyona girmesini sabırsızlıkla beklediğim bir filmdi Joker.

Beklediğim gibiydi. Sert, acıklı...

O karanlık atmosferine rağmen 2 saat hızla aktı gitti.
“V for Vendetta, Fight Club ve hatta Kuzuların Sessizliği karışımı” demişler ekşi sözlükte. İyi bir tanımlama.
‘Bize ne oluyor da olduğumuz kişi oluyoruz, toplumda adalet yoksa anarşi nasıl patlak verir’ meselesi var bu filmde de.
Filmin bunca akıp gitmesinde belki en büyük pay Joaquin Phoenix’in. Teee yıllar önce bir diğer efsane film Quills ile sevmiştik kendisini, bu filmde oyunculuk şovu yapmış adeta. O nasıl oynamaktır!
Son olarak, ben bir ruh sağlığı çalışanı gözüyle izledim filmi ister istemez...
‘İnsan çok canı yandığı için can yakıyor, öfkeli herkes aslında çok kırgın’ bilgisini anımsadım defalarca...
Tüm insanlar için sevgi dolu bir çocukluk ve yaşam diledim can-ı gönülden ...



7. Koğuştaki Mucize
Çarşamba sinema günlerimin bir diğer filmiydi 7. Koğuştaki Mucize. Kore uyarlaması filmin önce orijinalini izlemek istiyordum aslında ama önce bunu izleyebildim. 
Filmlerde zırıl zırıl ağlayan yapımbu filmde de durmadı elbette. 
Eksiklerine rağmen güzel bir filmdi bence.



Yok Artık
Evde izlediğimiz filmlerden Yok Artık sağlam oyuncu kadrosuyla dikkatimizi çekti. Birbirinden farklı bağımsız hikayelerden oluşan film oldukça eğlenceli ve akıcıydı. Kafa dağıtmak için izlenebilecek filmlerden.



Parasyte
Başka Sinema'da oynayan Parasite filmini çok istememe rağmen yakınlarda oynayan salon olmayınca bir türlü gidemedim ve evde izlemeye kalktık bir akşam. Onu bulamayınca bir başka aynı isimli film izledik:)
Pek benim tarzım çıkmadı ve benim aklım hala asıl Parasite'te:)


2 de dizi izlemişim bu ay:
Şahsiyet
İlk yayınlandığı dönem izlemeye başlayıp, hikayeye giremeyince bıraktığım ve sonra yeniden izlemeye devam ettiğim Şahsiyet’in son üç bölümünü izleyerek bitirdim bu ay başında. Ay sonunda da sonuna kadar hak ettiği Emmy ödülünü aldı Haluk Bilginer, ne mutlu bize!

Sarstı geçti dizi...

İnsanı kalbinde yumru ile bırakan, içine baş ağrısı ile uyanmasına sebep olan bir huzursuzluk salan, izlerken değil de ertesi gün ağlatan, etkisinden uzun süre çıkılmayacak bir yapım... Asla vıcık vıcık olmayan; ama insanın içini kanırtan bir ağır dram...
Tam Hakan Günday’a yaraşır türden ...
****İzlemeyenler için spoiler içerir!
Son sahnelerde çalan Reyhan türküsü nasıl sızım sızım...
“Analar kuzusu Reyhan...”
Ah Reyhan ah Nevra...
Çocuklar, genç kızlar, kadınlar... Her birisi anasının kuzusu olan...
Her gün yüzlerce ana kuzusunun gözünün içine bakıyorum, pırıl pırıllar... İncitmeye, kalbini kırmaya kıyamazsınız hiçbirinin.
Sonra düşünüyorum, tecavüzcüler de bir ana kuzusu; böyle pırıl pırıl bakıyorlardı hayatlarının bir döneminde...
Canavara dönüşümlerini anlamakta zorlanıyorum... Çıldıracak gibi oluyorum...




Ramy
Amerika'da yaşayan Mısırlı bir aile ekseninde dönen keyifli bir dizi. Sadece üç bölümünü izledim henüz, kısa kısa bölümlerden oluşuyor. Bakalım devam edecek miyim öylece bırakacak mıyım:)