Cuma, Mayıs 21, 2010

tesadüfler


ne zamandır, haftasonları gidip masa tenisi oynayabileceğimiz bir yer arayışındaydım.

pazar günü, nihayet, bir yer denedik ve fena değildi (avcılar-igs durağı).

eğlendik, yorgun düştük. fırsat buldukça gitmek isterim ben. oldukça keyifli bir spor bence.

aslında o değil de; dün izlediğim lost bölümlerinden birinde de masa tenisi oynadılar (3. sezon: 10 ya da 11. bölüm).

ben çok şaşırıyorum böyle olunca.

hani ne zamandır aklına gelmeyen birşey aklına gelir, sonra o gün gazetede bir köşeyazarı da ondan bahseder...

bir şarkı gelir aklına akşam, eskilerden, hiç de popüler olmayan (örneğin, gülü susuz seni aşksız bırakmam). sonra sabah, yıllar sonra ilk kez radyo dinlerken, karşına çıkan ilk şarkı o oluverir...

aklına gelen bir filmle/ kitapla ilgili birşey yazmıştır biri iletisine...

belki de hiç anlamı yok tüm bunların. ama, bana ilginç geliyor ve hoşuma gidiyor.

çok da sık oluyor bana.

belki de herkese sık oluyordur ama; ben dikkat ettiğim için fark ediyorumdur sıklığını.

"zenginbiadam"la mı evlensem?


sabah dolmuşta, bir anda, zengin bir adamla evlenmek isteyen genç kızları mantıklı buldum; hatta onları anlamış bile olabilirim.

"aslında belki de sosyal adaletsizliğin çözümü bu olabilir" diye geçti aklımdan.

zenginler fakirlerle, fakirler zenginlerle evlenecek ve insanlık yavaş yavaş eşitlenmiş olacak!

bir anlamda, sınıflar arası geçişin sağlanması ve toplumda yalnızca "ortalama bir sınıf"ın oluşmasının yolu muydu ne!

gerçekçi değil, biliyorum.

ama; gerçek olsa, devletlerin böyle bir politikası olsa mesela, çözüme götürürdü belki.

neden herkes kendi ekonomik seviyesine uygun olanla evlensin ki? öyle olunca, uçurum giderek büyümeyecek mi?

şu an oldukça mantıklı geliyor bu düşünce. ama, belki sonradan gelmemeye başlar. bilmiyorum. tam bir süzgeçten geçirmeden, aklımda oluştuğu ilk şekliyle yazıyorum.

kaldı ki, uzun süre kafa yorup ulaştıklarımı da sonradan çürüttüğüm çoktur.

insan değişiyor vesselam!