Pazartesi, Aralık 31, 2018

2018 Aralık Kitaplar (2) ve Filmler (1) ve 1 Bölüm de Dizi

Aralık ayı Endonezya’da Bali’de başladı, Malezya-Kuala Lumpur ve Singapur’un ardından Filipinler ve Japonya-Tokyo ile devam etti. 5 ülkede geçen bu bol uçuşlu, bol hareketli ayda 2 e-kitap okudum. Bir film bir bölüm de dizi izledim.

Kitaplar:                 
Onca Yoksulluk Varken
Emile Ajar’ın ödüllü romanı Onca Yoksulluk Varken, hayat kadınlarının gayrı meşru çocuklarının bakıldığı bir evde büyüyen bir çocuk olan Momo’nun gözünden anlatılan oldukça etkileyici bir roman.


Moby Dick
Yılın son kitabı bir çocuk kitabı oldu. Kısa, sade versiyonunu okudum ben.
İntikam ateşi, aşırı hırs ve nefretin kişinin kendi sonu olduğunu metaforik biçimde anlatan sürükleyici bir hikaye.
Yıllarca, pek çok yerde örnek verilen çok karşılaşılan bu klasik ile tanışmam bu yılda mümkün oldu.
Filminin de çok başarılı olduğunu duyuyorum ve onu da izlemek istiyorum.



Filmler:
Spiderman Into The Spider Verse
Yollardayız diye sinemaya gitmeyeceğimizi düşünmediniz herhalde ;)
Sinemaya gitmeyi çok özlediğimiz bir zamanda karşımıza bir fırsat çıktı. Gece otobüsüne kadar vaktimiz ve sakin bir yerde dinlenmeye ihtiyacımız vardı. Filipinler’de bir alışveriş merkezinde vaktin geçmesini bekliyorduk ki, bu filmin İngilizce olarak gösterildiğini gördük. Müthiş zamanlamaydı, hemen girdik.
Film de gayet keyifliydi. Ben aman aman ilgili değilim süper kahramanımıza; ancak tutkunları, çizgiroman tadındaki bu yapımı çok beğenecektir diye düşünüyorum.

This is us 11                       

Çoook uzun bir ara vermiş olduğum dizimi hatırladım Malezya’dayken. Bir gece uyku tutmayınca kaldığım yerden bir bölüm izledim, sonra uyuyakalmışım. Sonra yollarda da devam edemedim tabi. Artık yurda dönünce devam etmeyi düşünüyorum.

Cumartesi, Aralık 29, 2018

2019’a girerken- Yeniyıl Kararları

Yılın son günleri malum. ‘Nasıl bir 365 gün yaşadım’ı değerlendirme zamanı.
🌱🌱🌱🌱🌱
Bu yılın en büyük armağanı, hiç şüphesiz, çalışmaya ara verip seyahate çıkmak oldu.
Benim için müthiş, ama ‘herkes yapsın dünyanın en güzel şeyi’ falan da değil. Bunu ballandıra ballandıra pazarlayıp satmak istemiyorum...
Takdir edenlere çok teşekkür ederim, benzer hayali paylaşanların daha güzelini yaşamasını dilerim, eleştirenlere de kendi hayatına bakmasını salık veririm 😄
🌱🌱🌱🌱🌱
Ben ve eşim hayal ettik -hiç unutmuyorum o günü- (burası şans kısmı), 3 yıl bunun için para biriktirdik, sabrettik (burası da emek). Sadece ‘çok şanslı’ olduğumuz için gerçekleşmedi yani hayalimiz... İkimiz de mezun olduğumuzdan beri (22 yaşımızdan bu yana) bilfiil çalışıyoruz ve hep hesaplı yaşadık.
Düğünümüzün (yemeksiz, alkolsüz mü😱), gelinliğimin (tasarım değil, olacak şey mi 😱), evimizin, mobilyamızın (salon takımı yok😱), beyaz eşyamızın (bekarlıktan kalanlar mı😱), genel olarak yaşam tarzımızın mütevaziliğini ‘ucuzcu’, ‘cimri’, ‘özenilmemiş’ bulanları hep sezdik (bazen cüret edip açık açık söylediler zaten) ve hep görmezden geldik. Çünkü bizi satın almak mutlu etmiyordu, biliyorduk. Eşyalarla mutlu olanlardan üstün olduğumuz için değil, sadece böyleydi bu...
🌱🌱🌱🌱🌱
Velhasıl, bu yılın en temel öğretisi de şu oldu;
“İçinde Bulunmadığınız Bir Durumu Yargılamayın” (sözü sevgili arkadaşım @semragulustan da görmüştüm 💛)
Kendim müdaheleden, kararlarımın anlamaya çalışılmadan değersizleştirmesinden çok rahatsızlık duyuyorum. Bunu kimseye yapmamak için özel bir çaba göstereceğim ben de yaşamımın geri kalanında...
Herkesin farklı hikayesi, farklı hayalleri olduğunun bilincinde olmaya çalışacağım her sözümde, her davranışımda.
🌱🌱🌱🌱🌱
Şimdiden herkese gönüllerindekine kavuşacakları bir yeni yıl dilerim💛


Filipinler- Genel Bilgiler

FİLİPİNLER GENEL BİLGİLER
Filipinler’de yaklaşık iki hafta kaldık. Puerto Princesa ve El Nido’dan başladık, daha sonra Cebu’ya geçtik ve son olarak da Boracay’a geldik.
İlk başta oldukça olumsuz izlenimler oluşmuştu bizde; zamanla gittiğimiz her yeni şehirde imajı iyiye gitti gözümüzde.
Bir de “bir yere alışmak” diye bir şey var gerçekten; yeni bir yere gelinen ilk günlerde hep biraz yabancılık çekiyoruz; anlamaya, tanımaya çalışırken bir miktar tedirgin de hissediyoruz bir yandan. Birkaç günün sonunda kendimizi o kültürde daha rahat hissetmeye başlayıveriyoruz, garipsediğimiz şeyler normalleşiyor vs.
Filipinler’le ilgili genel izlenimlerimiz:

*Duyuluşu İspanyolcaya çok benzeyen kendi dillerinin (Filipino) yanısıra halk İngilizce konuşuyor. Reklam panolarında, marketlerde iki dil birbirine karışmış olarak kullanılıyor.
*Halkın büyük çoğunluğu Hristiyan, oldukça da dinlerine bağlı Katolikler.
*İnsanlar güler yüzlü, biriyle göz göze geldiğimiz an gülümsüyor. Ayrıca yardımseverler, bir şey soyduğumuzda içtenlikle yardımcı olmak istediklerini hissettik hep. Hallerinden memnun, mutlu görünüyorlar genel olarak. Çok neşeliler, sohbet esnasında gereksiz yere kahkaha atarken yakalıyoruz kendimizi 😄”Asya’nın mutlu insanları efsanesi”ne gezdiğimiz diğer ülkelerin hepsinden çok burada tanık olduk.
*Eşçinsellik çok yaygın ve toplumca normal olarak kabul görmüş (Tayland’daki gibi). Her türlü işte çalışabiliyorlar. Cebu’da tuttuğumuz evin emlakçısı, ElNido’da garsonlar, Boracay’da market çalışanı...
*Ülke genelinde internet hızı çoook yavaş (özellikle de El Nido’da)
*Otobüste inmek isteyenin bunu belirtmek için öpücük attığını duymuştuk, inanmamıştık😄Kendimiz de tanık olduk sonra, doğruymuş🙃. Aynı şekilde garson çağırmak, yol istemek için de öpücük kullandıklarına rastladık sonra. Neşeli, sevgi dolu millet vessalam😙
*Trafik, gezdiğimiz diğer Güney Asya ülkelerinin aksine sağdan akıyor.
*En büyük şehirlerden biri olan Cebu’da ulaşım için motortaksi, #jeepney en ekonomik seçenekler. Biraz daha konfor isteyen için #grab ve beyaz taksiler de yaygın.
*Çok pahalı bir ülke diyemeyiz ama, #backpacker yeri değil pek. Daha çok paralı turistlere yönelik bir turizm anlayışı var. Ülkeyi gezmek ve aktiviteleri deneyimlemek için paraya ihtiyacınız oluyor.
Ulaşım coğrafi nedenlerle oldukça zor; zahmetli olduğu için de maliyetli. Ayrıca sürekli vergi ödemeniz gerekiyor gezerken...
*Erkeklere ‘Sir’, kadınlara ‘Mom’ diye hitap ediyorlar😄


Filipinler- Boracay

CEBU’dan BORACAY’a ULAŞIM
Filipinler’in en güzel adası Boracay’a ulaşmanın yolu Caticlan’dan kalkan botlara binmek.
Caticlan’da havaalanı var, havayoluyla buraya ulaşabilirsiniz. Caticlan’a yakın bir havaalanı daha var ve oraya uçmak çok daha ekonomik. Bu nedenle biz de Cebu’dan bu daha ekonomik olan Kalibo havaalanına bilet almıştık. Noel gecesi olduğu için oldukça uyguna geldi bilet ve havaalanı ile uçak da çok sakindi.
Cebu’dan Kalibo’ya 50 dakikalık bir uçuşla ulaştık. Kalibo havaalanında indiğimiz yer bir bekleme salonu gibi küçücük bir yerdi. Biz “gece vakti ulaşım yoksa havaalanında uyur, bekleriz” diye düşünmüştük; ama, görünce anladık ki, Kalibo havaalanında böyle bir şey mümkün değilmiş. Neyse ki, gece boyu ulaşım varmış Boracay’a. 
Havaalanı çıkışında vanlar bekliyordu. Kişi başı 200PHP (20TL) vererek Kalibo’dan yaklaşık 80km mesafedeki Caticlan limana ulaştık van (minibüs) ile 1.5 saatte.
Limanda bot için bilet (50PHP) alırken, aynı zamanda Boracay’a giriş için 100PHP ve çevre için 75PHP vergi de ödeniyor, yani kişi başı 22.5 TL’ye adaya girebiliyorsunuz.
Bot bileti ve vergileri ödedikten sonra valiz kontrolü ve xrayler var. Orayı geçince bir başka güvenlik çıktı karşımıza ve otel rezervasyonumuzu sordu. Rezervasyonumuzu gösterince bir form doldurdu ve elimize damga vurdu. Kalacak yer rezervasyonunuz olmadan adaya giremiyormuşsunuz. Epey ilginç geldi bu kısım. Bu ada ülke için oldukça önemli olduğundan iyi korumaya çalışıyorlar muhtemelen...
Mesela adanın yakın zamanda temizlik için 6ay kapatılmış olduğunu okumuştuk buraya gelmeden. 
Buradan da geçtikten sonra bota bindik ve kalkması için dolmasını bekledik.
Kalktıktan sonra 10dakikada Boracay’a ulaştı tekne. Saat 3.5’tu. Bu gece için konaklamamız yoktu, gün ağarana kadar oyalanmamız gerekiyordu. 
Limanın hemen çıkışındaki #seveneleven’a girdik. 7/11’lar Asya’da gerçekten inanılmaz işimizi gördü. “Orada kahve alır oturur biraz zaman geçiririz” diyorduk ki, #elvan ve #şölen markalarının ürünlerini görüp mutlu olduk (Elvan Bangkok’ta da görmüştük). Hemen aldık tabi kahvemizin yanına. Öyle 1 saat geçirdikten sonra bir #tricycle’a binip kalacağımız yerin de bulunduğu #whitebeach kısmındaki #Station2’ye geldik (150PHP). Burada da McDonalds’ta biraz zaman geçirdik (aslında amacımız WiFi ve şarjdı; ama ikisi de yoktu).
5.5’ta kalktık ve gündoğumu için sahile yürüdük.
Ömrümüzde yaşadığımız en güzel tanıklıktı bir günün aydınlanmasına 💙



Filipinler’in doğası cennet gibi. 
Boracay da zirvesi diyebiliriz.
Gözün görebileceği en büyük güzelliklerden olsa gerek.
Bembeyaz un gibi yumuşacık bitimsiz bir kumsal, palmiyeler ve mavinin her tonunu barındıran sonsuz bir deniz💙💙💙
Boracay’ın gündoğumu ayrı güzel günbatımı ayrı,
Gündüzü ayrı güzel akşamları ayrı,
Suyun rengi, kumun rengi, palmiyeler apayrı...
Filipinler’e gelecekseniz, tercihiniz Boracay Adası olsun bizce 💙💙💙
Filipinler’in en iyi korunan adası Boracay.
Her ne kadar, sahile paralel olan cadde berbat durumda (yerler kazılı, kaldırım yok, her yer inşaat, elektrik direkleri düştü düşecek vs.) olsa da, sahile iyi bakıyorlar.
Gece temizlenip sabaha hazırlanıyor ve tertemiz gerçekten 🌴🏖🏝
BORACAY GENEL BİLGİLER
Filipinler’in cennet adası Boracay’a gelirseniz #WhiteBeach bölgesinde kalmayı tercih edebilirsiniz.
White Beach, Station 1-2-3 diye 3 bölüme ayrılmış. En hareketlisi #station2. Biz orada kaldık. Kaldığımız pansiyon sahile 20 metreydi. Subway, KFC, McDonalds gibi Amerikan markaların yanısıra yerel pek çok restorana da oldukça yakındı. Sahil boyunca pek çok mekan var; İtalyan’dan Çin’e, Yunan’dan Japon’a dünya mutfağı elinizin altında.
Station 1’e doğru yürüyünce D’Mall dedikleri bir sokaklar bütünü var. Orada da restoranlar, dondurmacılar, hediyelik eşya dükkanları vs var. 
Gece 12’den sonra sakinleşiyor mekanlar, hatta bazısının mutfağı 9-10’dan sonra kapanıyor. 
2 Club gördük, gece 2’ye kadar açık olduğu yazıyordu kapısında. 
Eğer bütçeniz uygunsa #station1’de çok güzel oteller var. O kısım halktan ve esnaftan biraz daha uzak, kendi halinde bir atmosfere sahip.

Cuma, Aralık 28, 2018

Filipinler-Diğer Yüzü

Filipinler, şahane görünüyor değil mi fotoğraflarda? Evet, gerçekten de muhteşem bir doğası var. Ama sadece bu kadar...
Filipinler, doğasının tüm güzelliğine rağmen, her yerinden geri kalmışlık akan bir ülke ne yazık ki...
Her ne kadar bir ülke hakkında bir haftada kesin yargıya varmak zorsa da, bizdeki ilk izlenimi bu şekilde...
📍İlk göze çarpan nokta altyapı yetersizliği. Yollar öyle kötü ki.. Bizim El Nido’daki 3 günümüzde de hava çok iyiydi. Ancak biz gelmeden önce yağmurluymuş ve kanalizasyon taşmış mesela. Her yağmurda kanalizasyon taşan bir turistik yer düşünün...
📍Elektrik, su kesintileri... Çoğu yerde sıcak su imkanının olmayışı...
📍İnternet, ülke genelinde öyle yavaş ki, çekmiyor gibi bir şey bizim gibi hıza alışanlar için. Herhangi bir araştırma yapmak, bilet almak, fotoğraf yüklemek saatlerimizi aldı...
📍El Nido’da adım başı dilenci var. Özellikle de çocukları o şekilde görmek çok üzücü...
📍Her alanda disiplinsizlik ve kuralsızlık göze çarpıyor. Sokakların kirliliği, mekanların bakımsızlığı, sokakta horoz dövüşü, otobüs kalkış saatlerine riayet edilmemesi, uçakların gecikmesi, ElNido’da motorların kasksız sürülmesi... Sistemli ve dakik bir bünyeyseniz, bu ülke sizi zorlayacaktır.
📍Turiste bakış açısı rahatsız edici. Çığırtkan ve agresif bir pazarlama var. Verdikleri turizm hizmetine karşılık istedikleri ücret Güney Asya’nın diğer bölgelerine göre oldukça yüksek (otel, ulaşım, yemek vs). Açıkçası hiç backpacker yeri değil...
📍Gezdiğimiz tüm ülkeler arasında güvenlik açısından en zayıf olanı. Bakkallar tellerin ardından hizmet veriyor. Hostelde her yerde güvenlik uyarıları vs...
🌿🌿🌿🌿🌿🌿
Evet, zor bir coğrafya... Ada koşulları, yağışlı iklim vs. Yine de doğru yönetim ve kararlarla, doğaya uyumlu medeniyet geliştirmek ve yaşamı kolaylaştırmak, mimariye dokunuşlarla estetik hale getirmek  mümkün diye düşünüyoruz.
*Tüm bunlara rağmen halkın hakkını yiyemeyiz; güleryüzlü ve yardımseverler. Ancak, yıllardır süren yokluk nedeniyle ciddi bir hayatta kalma mücadelesi içinde gibiler...



FİLİPİNLER’in SÖMÜRGECİLİK TARİHİ
“1521'de Filipinler'e Ferdinand Magellan'nın gelmesi, ülkedeki İspanyol sömürgeciliğinin başlangıcı olmuştur. 
Filipinler 300 yıldan daha fazla bir süre, İspanyol İmparatorluğu'nun bir parçası olarak kalmıştır. Bu durum, ülkede Katolikliğin baskın hâle gelmesiyle sonuçlanmıştır. 
19. yüzyılın bitimiyle son dönemlerinde; Filipin Halk Uyanış Hareketi hızlı bir şekilde genişlemiştir. Bu hareket sonucunda ilk Filipin Cumhuriyeti kurulmuştur. Ancak bu devlet uzun ömürlü olmamış; Filipinlilerin bağımsızlık isteğine karşı Amerika Birleşik Devletleri bu ülkeye savaş ilan etmiştir. Filipin-Amerikan Savaşı, ABD'nin kesin galibiyeti ile sonuçlanmış, savaşta yaklaşık 1,5 milyon Filipinli hayatını kaybetmiştir. Bunu takip eden yıllarda, ülke Japon işgaline uğramıştır. Ancak Birleşik Devletler, takımadalardaki egemenliği yeniden sağlamıştır. Ülkedeki Amerikan egemenliği 1945'e kadar sürmüştür. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Filipinler'in bağımsızlığı dünya devletleri tarafından tanınmıştır.”
Bilgi #vikipedia dan.

Filipinler-Cebu-Kawasan Şelalesi

KAWASAN ŞELALESİ
Cebu’da son günümüzde planımız, buraya gelmekteki en önemli amacımız olan #kawasanşelalesi ni görmeye gitmekti.
Kahvaltı yapıp, kaldığımız evden çıktık. Güney terminaline gidip otobüse binecektik.
Otobüse binmek için bu kadar bekleyeceğimizi, otobüse nihayet binebildikten sonra da, 110km nin 5 saat sürebileceğini hesap edemedik...
Saat nerdeyse 5 olmuşken şelaleye hala 40 km kalmıştı. Bu demek oluyordu ki, ineceğimiz yere gelmemiz 6’yı geçecekti. 
İnince de 15 dakikalık yürüyüş vardı. 
Hem hava kararmış olacaktı hem de dönüş otobüsünü kaçıracaktık...
Gece uçağımız olmasa şelaleye yakın bir yerde konaklama ayarlardık ve yarın sabah şelaleye giderdik. 
Ama işte bu gece Boracay’a uçuşumuz vardı...
Otobüsten indik ve yolun karşısına geçerek geri dönüş otobüsünü beklemeye başladık😃
Ne yazık ki #kawasanfalls u göremeden ayrılacağız Cebu’dan...
Yolda planladığımızdan farklı biçimde gelişebiliyor olaylar bazen.
Yine de önemli olan, yolda olmak!


Filipinler- Cebu City

EL NIDO’dan CEBU’ya
Bugün Cebu’ya geçiyoruz. Cebu’ya ulaşım havayolu ile mümkün, bu nedenle PuertoPrencesa havaalanına gelmemiz gerekti. Esasen gece yolculuğu ile El Nido’dan PuertoPrencesa’ya geçmek, böylelikle bir gece konaklama masrafı vermemek istiyorduk.
Ama son otobüs de van dedikleri özel minibüsler de akşam 9’daymış. Yol 5-6 saat sürüyor ve gecenin ortasında varmak uygun olmayacağı için El Nido’da konaklamayı bir gece daha uzattık (3 gece kaldığımız Ashok Homestay’den oldukça memnun kaldık, öneririz). Sabah 7’deki van için vaktinde terminaldeydik. Ancak hareket etmesi 8’i buldu. Neyse ki vanlar hızlı gidiyor, 5 saatte havaalanına vardık ve uçağımıza daha 3 saat var (otobüsler bir miktar daha ekonomik ama çok durduğundan varması 7-8 saati bulabiliyormuş).
CEBU CITY
Cebu, El Nido’ya göre oldukça gelişmiş bir yer. İş merkezleri, alışveriş merkezleri vs. Buna bağlı olarak ciddi bir trafik yoğunluğu var. 
Şu an Noel öncesi olduğundan herkes sürekli alışveriş yapar halde, her yer çok kalabalık.
Filipinler, Güney Asya’nın diğer ülkelerinden farklı olarak %80’i Hristiyan olan bir ülke.
Bunun nedeni batının yüzyıllarca süren sömürgecilik faaliyetleri...
CEBU
Burada yapılacak çok şey var; bununla beraber, ciddi bütçe ayırmak gerek...
Öne çıkan etkinlikler:
#Badian Kanyon
#Kawasan Şelalesi
#Mantayupan Şelalesi
#Tumalog Şelalesi
#köpekbalığıbalina larıyla yüzme
#Osmena tepesi
#Bohol adasına geçmek, günbatımını #ÇikolataTepeleri’nde izlemek... 🍀🍀🍀🍀🍀
Biz de hepsini yapamayacağımız için arasından seçtik.
En çok görmek istediğimiz Kawasan şelalerine gideceğiz. Hafta sonu çok kalabalık olduğunu duyduk. Bu nedenle Pazartesi’ye bıraktık.
Şehri (#cebucity)geziyoruz iki gündür.
Burada ev tuttuk ve çok rahat ettik, biraz da dinlenmeye ve plan yapmaya zaman ayırdık, yenilenme oldu bizim için.

TAOIST TEMPLE/CEBU
Cebu’da önemli bir Çinli topluluk tarafından 1972’de inşa edilmiş Taoist Tapınağı’nı gezdik.


CEBU CITY
#cebucity deki önemli tarihi yerleri gezdik.
Hepsi aynı bölgede ve birbirine çok yakın. Yarım günde şuraları rahatlıkla gezip görebildik:
MAGELLAN’S CROSS
Macellan Haçı, Minore Del Santo Nino Bazilikası’nın hemen girişinde meydanın ortasında bulunuyor.
Macellan, Filipinler’e gelen ilk Avrupalı denizci kaşifmiş.
1521 yılında Cebu’da Katolikliği yaymış ve bunun simgesi olarak da bu haçı inşa ettirmiş.
BASILICA MINORE DEL SANTO NINO
İçinde şapel de bulunan bazilikanın bir kapısı, Macellan Haçı’nın hemen dibindeydi.
Avluya girdiğimizde müthiş bir kalabalık, güvenlik tedbirleri ve vaaz vardı.
Muhtemelen bugün #christmas öncesi Pazar olduğu için acayip kalabalıktı.
Burası, Filipinler’in en kutsal ve en eski kilisesi olduğundan oldukça önemliymiş.
FORT SAN PEDRO
Macellan Haçı ve Bazilika’dan sonra sadece bir cadde mesafedeki San Pedro Kalesi’ni görmeye gittik. 
Kale, genişçe bir yeşil alan/bahçe üzerinde yer alıyor.
Bu bahçede hatıra yolu, anıtlar, bilgilendirici tabelalar var.
Her biri savaşın acıdan başka bir şey getirmediğini hatırlatıyor...
San Pedro Kalesi’ne giriş 30,00 PHP (3TL).
1565 yılında Miguel Lopez de Legazpi tarafından inşa edilen bu kale, sadece iki kattan oluşuyor.
Bahçesinde çok çeşitli ağaç ve bitkiler, özellikle de çok güzel bonzailer var.
Giriş katta ufak bir odada resimlerle kalenin ve Filipinler’in tarihi hakkında bilgi veriliyor.
CEBU METROPOLITAN CATHEDRAL
Kale ziyaretimizden sonra #CebuMetropolitanCathedral e yürüdük.
Burada da ayine denk geldik. Baştan sona izledik, ilginç bir deneyimdi.
Oldukça geniş ve görkemli bir avluya ve binaya sahip bu katedral, 1595 yılında Cebu Başpiskoposluğu olarak inşa edilmiş.
Pek çok defa doğa olayları nedeniyle zarar görmüş ve tadilat görmüş.
HERITAGE MONUMENT OF CEBU
Katedralden çıkınca 500metre mesafedeki Cebu Anıtı Mirası’nı gördük. 
Bu, yolun ortasında bir heykeller bütünü şeklinde inşa edilmiş anıt.
Cebu’nun tarihi boyunca önemli ve sembolik olaylarını tasvir eden heykellerden oluşan yapı, 2000 yılında inşa edilmiş.
YAP SANDIEGO ANCESTRAL HOUSE
Cebu Anıtı Mirası’nın hemen karşısında tarihi bir ev/konak vardı.
Bu bina, 17. yüzyılda Çinli bir tüccar tarafından inşa edilmiş ve ülkenin en eski ahşap evlerinden biriymiş.
İnşaasında yumurta aklarıyla yapıştırılan mercan taşlar kullanılan evin içinde üç-dört asır öncesi Filipin tarihinden kalan hazineler ve heykeller bulunuyor.
Burayı 50PHP (5TL) karşılığında gezebiliyor ve içinde en iyi noktaları bilen yerli halka bahşiş karşılığında fotoğraflarınızı çektirebiliyorsunuz🙃

Filipinler Rotamız

FİLİPİNLER ROTAMIZ
Palawan, Filipinler’in büyük adalarından biri. Puerto Prencesa buranın şehir merkezi, El Nido ise en kuzey ucu. 
Biz #PuertoPrencesa havaalanına inip, ilk 2 gecemizde, havaalanına yakın bir otelde kaldık. 
Palawan’dan ayrılmadan, burada görülecek yerlerden ön önemlisi olan #undergroundriver turuna katıldık. Mutlaka tavsiye ederiz.👌🏻
Ardından 5 saatlik kara yolu ile El Nido’ya geldik. Burası tüm ülkenin en turistik yerlerinden biri. Bu nedenle pek çok hostel, otel, cafe ve tur şirketi var. Ancak, ne yazık, ada çok bakımsız, büyük bir yokluk içinde. Turistik yerlerin o alıştığımız estetik, sevimli havası yok. Gece bir parça daha güzel görünebiliyorsa da, gündüzleri ciddi anlamda biçimsiz bir yer... Burada yapılacak en iyi aktivite turlara katılmak. Tüm tur şirketleri aynı turları yapıyor. Tur A, B, C, D. Hepsinde de birbirinden güzel yerlere gidiliyor. Biz tur C ve A’ya katıldık. B ve D’de görülmeye değer  doğal güzellikler var (#snakeisland, #pinagbuyutanbeach, #pasandiganbeach, #cathedralcave #cadlaolagoon gibi). Vakti ve nakti olan deneyebilir (turların her biri kişi başı 120-140TL) 🙃
Bu 4 turun dışında, tur şirketleri, #kuyawyaw şelalesi, şehir merkezi, #nacpanbeach, #dulibeach, #canopywalk gibi farklı turlar düzenliyor. 
Burada görülmeye değer en önemli yerlerden biri de #coron. Ancak orası biraz uzak, ulaşım meşakkatli ve biraz maliyetli. Orayı da görmek isterdik aslında (özellikle de #kayanganlake’i) ama bütçe ve zamanımızın bir bölümünü diğer adaları görmeye ayırmayı tercih ettik. Bu nedenle El Nido’da 3 gece konaklayıp 3 gün geçirdik.
Filipinler’de Palawan dışında, başkent #Manila’nın olduğu ada var. #Singapur’dan ilk oraya inip, oradan #PuertoPrencesa’ya aktarma yaptığımızdan havaalanında epey vakit geçirmiştik. Ancak dışarı çıkıp şehri görmedik. Manila hakkında hiç olumlu bir şey duymadık zira...
Filipinler’in methini duyduğumuz diğer yerleri ise; Cebu adası ile Panay adasının ucunda Boracay. 
Bugün öğleden sonra #cebu ya uçuşumuz var. Orada 3-4 gün kalıp #boracay a geçmeyi planlıyoruz.


Filipinler- El Nido- Tur A

EL NIDO- 3.Gün-Tur A
Bugün sabah 9’da limana geldik. Teknenin kalkması yine 10’u buldu.
Bu sefer Tur A’ya katılıyoruz. Bu sefer internetten değil, kaldığımız hostel #ashokhomestay den ayarladık (1200PHP-120TL) turu. Tur ücretine ek olarak, #biglagoon a giriş için kişi başı 200PHP(20TL) ödeme gerekiyor. Dün #çevrevergisi (kişi başı 200PHP) ödediğimiz için bugün aynı fişi gösterdik ve bu turda ödemedik.
Tur A’da üçü #lagün olmak üzere, 5 noktaya gidiliyor; #biglagoon #screetlagoon #smalllagoon #shimizuisland #sevencommandobeach
TOUR A-BIG LAGOON
Tur A’nın ilk durağı, Big Lagoon. 
Burası bir doğa harikası! 
İki dağın arasında oluşmuş yeşil-mavi lagün, öyle sakin, öyle güzel ki!
Burada kano kiralanabiliyor 250PHP’ye (2kişilik). Kano istemezseniz, yüzebilirsiniz de. 


TOUR A- SECRET LAGOON
Tur A’nın ikinci durağı #secretlagoon. Buraya yaklaşınca tekne demir atıyor ve grupça yüzülerek, dağın arasında kayalıklardan küçücük bir delikten geçilip gizli lagüne ulaşılıyor. Lagün oldukla küçük bir alan ve su da biraz bulanık. O nedenle orada uzun vakit geçirmek çok keyifli değil. Ancak hemen yanında  palmiyeli ve beyaz kumlu bir plaj var. Orada yüzmek ve su altı muhteşem 
TOUR A-SHIMIZO ISLAND
Üçüncü durağımız #ShimizoIsland. Bugün biraz rüzgârlı olduğundan  yüksek dalgalar olabilirmiş. Bu nedenle tehlikeli olmaması için dibine değil yakınına yaklaştık.
Gemide öğle yemeğimiz hazırlanırken 20 dk harika mavi sularda yüzme fırsatımız oldu. Sonra, yine başta kömürde ızgara balık olmak üzere, oldukça lezzetli olan yemekler yedik.
TOUR A- SNORKELING AREA
Dördüncü durağımız adını tam hatırlayamadığımız bir koydu. #SmallLagun e gitmeyip buraya geldik.
Yine muhteşem mavi, muhteşem su altı vardı burada da. Doya doya yüzdük. Ve ardından son durak için demir aldık.
(Ancak burada, gruptan iki kişiye denizanası değdi. Bu bilgiyi de vermeyi yararlı buluyoruz.)
TOUR A-SEVEN COMMANDOS BEACH
Tur A’nın son durağı bembeyaz kumsalı, palmiyeleri ile muhteşem görünen #SevenCommandosBeach.
Burası ayrı bir ada değil. El Nido’nun bulunduğu karada bir plaj. Ulaşım sadece deniz yolu ile mümkün.
Üzerinde bir resort otel, minik tesisler, beach volley ve basketbol için alanlar var.
Suyun ve kumun rengi burada da muhteşem👌🏻
Burada 1 saat geçirip yeniden limana dönerken “Tur A mı Tur C mi daha güzel?” diye düşündük; ama, karar veremedik😉
Çünkü, ikisi de müthişti💙

Filipinler-El Nido- Tur C

TUR C-İlk Durak- Helicopter Island
Limandan çıktıktan sonra ilk durak, şekliyle helikopteri anımsatan ada oluyor.
Burada küçük bir plaj var. Oradan suya girip deniz gözlükleri ile su altını incelemek çok heyecan verici. Balıklar, resifler, bitkiler ve kayaların rengarenk ve capcanlı görüntüsü müthiş.🐠🐡🐟

TUR C-İkinci Durak-Matinloc Shrine
#HelicopterIsland’dan sonraki durak 
#matinlocshrine dı. Aralarındaki mesafe biraz fazlaydı ve açık denize yaklaşıldığı için çok sarstı; biraz zor bir yoldu.
Matinloc Shrine, çevresinde pek çok minicik kumsalın bulunduğu bir ada. Üzerinde bir kilise var ve adaya adım basınca 100PHP bağış alınıyor burası için. 
Turlar burada uzun kalıyor. Çünkü, kilisenin önünde ahşap masalar var ve turlar öğle yemeklerini bu masalara hazırlıyor. 
Yemek hazırlanırken, tepeye çıkıp muhteşem manzara izlemeye, küçücük plajlarından denize girerek yüzmeye, #kano ile yanaşan satıcıdan #coconut alıp içmeye fırsatımız oldu. 
Yemek hazırlanınca, çeşit ve sunum bakımından çok zengin olduğunu görmek güzel bir sürpriz oldu. Hele yan masada, diğer tur şirketinin masasını görmeliydiniz, meyvelerden kuşlar vs, abartmıştı, baya sanat gibiydi sofraları 😄Yemek, özellikle kömürde ızgara balık, son derece lezzetliydi. Yedikten sonra üçüncü durak için demir alındı. Neyse ki bu sefer oldukça kısaydı rotamız.


TUR C-Üçüncü Durak- Secret Beach
Turun en aksiyonlu noktası burasıydı! Teknelerin durduğu yere yakın bir tepe var ve o tepedeki küçücük bir aralıktan yüzerek geçiliyor. O aradan geçince gizli bir plaja ulaşılıyor.
Aslında çok çok çok güzel bir doğa oluşumu.
Bununla beraber, 10-15 tekne aynı anda yanaştığından içeride 70-80 kişi olunca doğanın güzelliğini neon turuncu can yelekleri gölgeliyor 😄 Yine de müthiş bir deneyimdi. 
Girişteki kayalarda çok dikkatli olunması gerekiyor, geleceklerin bilgisine 😉
TUR C-Dördüncü Durak- Star Beach
Bir sonraki durak yakındaki bir başka adacığın plajı. Bu sefer kuma yanaşmıyor, derinde demir atıyor. Hayatımızda gördüğümüz en güzel mavi tonları burada. 
Bir ay önce #Tayland#KoLanta’da tekne turunda dünyanın en güzel mavilerini gördüğümüzü düşünmüştük. Burası, oradan bile güzel. 
Tam doya doya yüzmelik, sakin, sessiz, derin bir koy. Gözlükle yüzünce pek çok değişik balık görmek mümkün burada da. Hatta #starfish görenler oldu.
Burada yarım saat doya doya yüzdükten sonra, tekneye geri bindik. Rotada son bir durak kalmıştı.
TUR C-Beşinci Durak- Hidden Beach
Son durak kayaların, tepelerin ardında kalan saklı plajdı.
Teknenin yanaştığı yerden kayalardan yürüyerek tepenin ardındaki plaja ulaşılıyor. Orada da renkli balıklarla yüzme şansımız oldu. Çok çok güzeldi.

Filipinler- El Nido

EL NIDO’ya VARIŞ
Plan şaşınca El Nido’ya varış saati de şaştı tabi. Kendimizi gece 3’te otogarda bulduk. Bindiğimiz yerde anlaştığımız adam, bize bileti satarken, aracın zaten varınca otogarda bekleyeceğini, bizim de sabaha kadar içinde bekleyebileceğimizi söylemişti. Ama vardığımızda şoförün bundan haberi olmadığını anladık... Mecburen indik ve terminalde gün doğumunu beklemeye başladık. Terminal dediysek, kafanızda bizimkiler gibi bir şey canlanmasın... Nasıl bir yer olduğu hikayelerde var...(yolculuk kişi başı 50TL ydi bu arada)
#PuertoPrincesa’nın geri kalmışlığı karşısında yaşadığımız şokun iki katını burada yaşadık. Zira El Nido, Filipinler’in en öne çıkan turist cazibe merkezlerinden biriydi. Nasıl bir devlet/ şehir yönetimi böyle bir potansiyeli böyle başıboş, böyle bakımsız, yollarını bozuk ve çamurlu bırakabilirdi...
İnternet ülke genelinde aşırı yavaş olduğundan araştırmaları düzgünce yapamıyoruz. Bu sabah buraya indiğimizde kalacak yerimiz yoktu. Bulduğumuz yerlerin hiçbiri bir türlü içimize sinmemişti; kafamızdaki konaklama seçeneklerini yerinde görüp karar verecektik. 
Gün ağarınca merkeze yürüyüp önce kahvaltı ettik. El Nido’da ilk oturduğumuz mekan olan Nido Cafe internet, şarj, tuvalet, kahvaltı... her ihtiyacımızı karşıladı. Gayet memnun ayrıldık oradan. Kendimize gelmiştik, şimdi sırada bu gece uyuyacak bir yer ayarlamak vardı. İnternet araştırmamıza göre içimize en çok sinen #AshokHomestay’e geldik gözümüzle de bir görmek için. Olumlu bir izlenim edinince, bu gece kalmak üzere anlaşıp, çantalarımızı bırakıp çevreyi keşfe çıktık.


EL NIDO İLK GÜN
Hostele eşyaları bırakıp şehri keşfe çıktık.
Bir avuç yer El Nido. Bir ana caddesi, onu kesen minik ara sokakları ve ana caddenin sonunda sahili var. Bir de merkezde değil de; başka tarafta #NacpanBeach var. Ancak oraya taksiyle (3cycle ya da van) veya motorsiklet kiralanarak 40 dk yolculuk ile gidilebiliyor. Ayrıca giriş ücretli. O nedenle oraya gitmedik. 
Merkezdeki sahilde vakit geçirdik. Burada güzel bir sahil var; ancak, liman olarak kullanıldığından yüzülmüyor.
Burada yapılacak en iyi aktivitenin turlara katılmak olduğunu okumuştuk. Merkezde pek çok tur şirketi var ve hepsi aynı turları yapıyor. Tur A, B, C, D. Hepsinde de birbirinden güzel yerlere gidiliyor. Biz de sonraki günümüz için tur C’yi ayarladık. Daha uygun olacağını düşünüp internetten (kişi başı 1200PHP-120TL) aldık; ancak fiyat aynıymış.
Hostele gelip dinlendikten sonra akşam yemeği için dışarı çıktık. Hava kararınca gözümüze daha güzel göründü burası. Oldukça güzel mekanlar vardı. #Sava ve #Happiness ın methini duymuştuk.Happiness çok kalabalıktı, kapısında menüsüne bakarken, karşısındaki @cafe.athena dan yardımcı oldular. Yemeklerinde #msg olmadığını söylediler; gerçekten de vücudumuzda yemekten sonra herhangi bir reaksiyon olmadı. Fiyatlar biraz yüksekti; ama, denize nazır lezzetli yemek yemek insan ruhuna iyi gelen bir şey, arada yapılmalı😉
EL NIDO İKİNCİ GÜN-TUR C GENEL BİLGİLER
Bugün sabah 8’de limandaydık. Tur şirketimizi (#jhonnas) bulduk ve işlemlerin tamamlanmasını bekledik. Tur şirketinden memnun kaldık, öneririz 👌🏻
(Turları almak için baktığımız siteler #thetripguru ve #klook. Buralarda kredi kartı geçerli.)
1200PHP (120TL) ödediğimiz turda öğle yemeği, şnorkel, deniz gözlüğü veriliyor. Deniz ayakkabısı da 100PHP’ya (10TL) kiralanabiliyor tur şirketinden. Biz bundan sonra da turlara katılacağımız için, her seferinde kiralamaktansa, kendimize ait olması daha mantıklı geldi. Tekneyi beklerken yakınlardaki dükkanlardan birinden (art’tı ismi) 350PHP’ya (35TL) satın aldık. “Ben ayakkabısız idare ederim” demeyin, gidilen koylarda gerekiyor.
Tur ücreti haricinde gidilen noktalar için kişi başı 200PHP (20TL) çevre vergisi ödenmesi gerekiyor, bu ödeme 10 gün geçerli, yani belgenizi gösterdiğinizde daha sonra katılacağınız turlarda tekrar ödemiyorsunuz. Ayrıca ikinci durakta kilise var ve orada da 100PHP (10TL) kiliseye ödeme yapılıyor...
Tur C’nin 5 durağı var, 5’i de efsane.
Sabahları limanda yoğunluk oluyor, pek çok tur teknesi aynı anda çıkmaya çalışıyor, bu nedenle 9’u geçiyor yola çıkmak. Dönüş 16:30’u buluyor.
Tekne bazen çok sallıyor, bulantı için ilaç bulundurmakta fayda var.

Filipinler- Puerto Princesa (Palawan)

SINGAPUR’DAN FİLİPİNLER’E
Gece  Marina Bay Sands den sonra, 23:30’da Singapur havaalanına varma ile başlayan maceramız, oradaki vergi geri alma, elde kalan paraları USD’ye çevirme, biniş kartı yazdırırken dönüş bileti olmadığından pürüz yaşama, aniden bilet ayarlama telaşına düşme, rezervasyon ile halletme, kontroller, uçak bekleyiş sonunda biniş ve 4.5 saatlik uçuş, sabah Filipinler-Manila’ya varış, bisküvi ve muz ile öğünleri geçiştirmece, 8 saat sonraki Palawan uçağını bekleyerek havaalanında zaman geçirme, bu esnada sevgili Gözdet tanışma, uçağın rötarı, nihayet kalkması, 2 defa iniş deneyip rüzgar nedeniyle inememe, havada dolaşma, ElNido’ya inip bekleme, ikram dağıtılması ve nihayet Palawan’a inebilme ile son buldu. 
Puerto Princesa havaalanından 3km mesafedeki kalacağımız yere tuktuk ile (150PHP, 15 liraya) ulaştık. Ve 36 saat sonra bedenimiz yeniden yatak yüzü görebildi;)

FİLİPİNLER GENEL İZLENİMLER
Filipinler’de 4.günümüz.
İlk gün #Singapur’dan sabah inip günün yarısı #Manila havaalanında #PuertoPrincesa uçağını bekleyerek geçti. Bir ülkenin gelişmişliği havaalanından bile belli oluyor. 
Bakımsızlık ve sistemsizliğinden, internetin niteliğinden nasıl bir ülke olduğuna dair ipuçları vermişti bize.
(Bu arada ülkeye giriş oldukça kolay; direkt bir aylık kalış izni basıldı pasaportlarımıza.)
Sonra uçakta yaşanan pürüz neticesinde Puerto Princesa’ya inebildik. Havaalanından dışarı adım atınca, taksiciler koşup insanları kalacağı yere götürmek için yarışıyor. 
Biz daha uygun olması için otomobil değil, #3cycle ile anlaştık. Asya’nın vazgeçilmez ulaşım aracı #tuktuk burada motorsikletli ve 3teker diye geçiyor. Tabi ki binmeden mutlaka sıkı bir pazarlık yapıp fiyatı yarıya indirmek gerekiyor😉

Havaalanındaki #3cycle örneği gibi, zamanla fark ettik ki burada bir şeye ihtiyacınız varsa, siz aramadan gelip sizi buluyor, hatta satın almanız için zorluyor 😄 
Otel, tur satmaya uğraşıyor; katıldığınız tur, bir başka tur daha satmak için ısrar ediyor vs...
Şimdiye kadar kaldığımız yerlerden farklı olarak, burada ilk defa otelde kaldık ve standart konaklama bütçemizin üstüne çıktık (2 kişilik oda gecelik 67USD!). Çünkü, ne yazık ki, içimize sinen bir hostel bulamadık... Otelimiz #MuntingParaiso’da 2 gece kaldık ve gayet güzeldi. Temiz ve estetikti; bahçesi, odalar, restoran güzel düzenlenmişti. Hatta küçük bir havuzu bile vardı:) Sadece WiFi kötüydü; gelgör ki, o otelin değil, ülkenin problemi... Bir de müşteriye kazanç kapısı olarak bakmaları, bir yere kadar anlaşılır olsa da bir miktar da rahatsız ediciydi...

İlk gün otele vardığımızda gece 10’du, hemen uyuduk. Singapur’da iki gün harıl harıl gezerken ve sonra havaalanı-uçuş maceralarımızda öyle yorulmuşuz ki, ertesi gün öğlene kadar uyumamıza rağmen, tam dinlenememiştik. O gün dışarı çıkıp etkinlik yapmamaya, otelde kalıp hem dinlenmeye hem de internet elverdiğince araştırma ve plan yapmaya karar verdik. Sadece otelin yakınında süpermarket aramaya çıktık. Otelde kahvaltı ve yemek dahil değildi fiyata, restoranda yiyebilirdik; ancak, hem daha ekonomik hem de içeriğini bildiğimiz bir seçenek olması açısından marketten almayı tercih ettik. Dışarı çıkınca civarı gündüz gözüyle görmüş olduk ve akşam karanlıkta gelirken de az çok fark ettiğimiz gibi, yollar berbattı, çevre inanılmaz bakımsızdı. Beklediğimiz standartta bir market bulamadıysak da, ekmek, haşlanmış yumurta, konserve ton balığı satan bir köy bakkalı bulduk. Yağma tehlikesi varmış gibi, satışı kepenkin arkasından yapıyordu... Alacaklarımızı alıp otele döndük. Burada yapılacaklar hakkında okuduk. Hep turlar vardı o güzel yerler için. Bir sonraki gün #SubterRanean turuna katılmaya karar verdik. Otelimize de sorduk; ancak onların verdiği ücretten çok daha uyguna internetten bir acenteden kendimiz ayarladık (kişi başı 35USD, otelde 42USD’ydi).

FİLİPİNLER-DOĞA HARİKASI
Filipinler, bu seyahatin bizim için olmazsa olmaz ülkesiydi. Kültürünü vs değilse de, doğasını çok merak ediyor ve görmek istiyorduk. Buranın öne çıkan yeri de doğası zaten. Tayland’da ve Malezya’da diğer adalarına geçmedik hatta “Nasılsa Filipinler’de alasını göreceğiz” diye.
Dün, #undergroundriver turuna katıldık ve gördüğümüz manzaralar gerçekten büyüleyiciydi. Anlatıldığı kadar varmış Filipinler’in doğası!

SUBTERRANEAN TUR
Filipinler’deki 3.günümüzde, bir gün önce internetten ayarladığımız (kişi başı 195TL) tura katıldık.
Sabah erkenden checkout işlemlerimizi yaptık. 7:30’da otelimizin önüne gelen tur şirketinin minibüsüne bindik ve diğer yolcuları da kaldıkları yerden toplaya toplaya yola devam ettik. Teknelerin kalkacağı #sabangplajı na vardığımızda saat 10:00’du. Yol epey sarsıyor; çünkü hem dar hem virajlı. Orada 6 kişilik teknelere yerleşip #UNESCO kültür miraslarından olan ulusal parkı görmek üzere yol aldık. Teknelere binmek için 1 saatten fazla bekledik. Çünkü pek çok farklı tur şirketi bir sürü turist getiriyor aynı anda.
Can yeleği giymenin zorunlu olduğu yarım saatlik bir deniz yolundan sonra (o da epey sallıyor, yanınızda bulantı için ilaç bulundurmakta fayda var), ulusal parka vardık. Denizde tekneden inip kumdan ormana geçtik ve ormanda yürüyüp maymunları gördükten sonra ağaçlar ve dağın arasında kalan o tarifsiz renkteki suyu görmek cennet gibiydi.

Burada, görevliler herkese kulaklıklı sesli rehber ve kask dağıttı. Sonra motorsuz teknelere bindik ve dağın içine, mağaraya girdik. Sonuna kadar ilerleyip gün ışığına geri dönüş toplamda 45 dakika sürüyor. Karanlık ve kapalı alandan rahatsız olanlar için zor bir deneyim olabilir. Yol boyunca hem sesli rehber hem kürekçimizden bilgiler dinledik.
Bu mağara antik çağlardan kalmış ve kayalar #magnezyum içeriyormuş. 
İlk defa su dolu ve bu kadar büyük bir mağaraya girmiştik, acayip etkilendik. Kayalar yüzyıllar içinde çok ilginç sarkıtlar ve şekiller oluşturmuş. İlk defa yüzlerce yarasayı bir arada, tavana asılmış biçimde gördük. Öyle değişikti ki. Su yılanları, böcekler... inanılmaz bir habitat oluşmuş içeride.
Bu etkileyici manzaralardan yine cennet gibi gün yüzüne çıktık.
Aynı teknelerimize binip #sabangbeach e döndük. Orada öğle yemeği ikramı vardı turun. Açık büfeden yiyebileceğimizi düşündüklerimizden aldık. Filipinler’deki ilk yemeğimizdi, pek sevmesek de idare ettik.

FİLİPİNLER’DE SİNEMA
#undergroundriver turu bitince yeniden minibüslere binildi. Biz sabah otelden çıkış yapmıştık.
Geceyi otobüste geçirerek, sabah #ElNido da olmak istiyorduk. Gece olana kadar #puertoprencesa merkezde biraz vakit geçiririz düşüncesi ile #SMMall da indik. İhtiyaçlarımızı karşılarız, ıslak üstümüzü değiştirir, sonrada merkezde dolaşır, yemek yeriz diye planlıyorduk. Derken sinema katında #spidermanintothespiderverse filmini gördük. 🕸 Sinemaya gitmeyi çok özlemiştik, iki saati bu şekilde rahatça, keyifle geçiririz, dinleniriz dedik. #Spiderman az çok bilindik bir hikaye olduğundan İngilizce izlemekte de zorlanmayacaktık hem🕷
Böylelikle yarım saat sonraki seansa bilet alıverdik ve Filipinler’de sinemaya gitme deneyimini yaşadık. Bu anları çok seviyoruz. Turist gibi “yapılacakları tikle-dön” anlayışından uzak, daha yerel hayata yakın ve spontane deneyimler seyahatin en özel anları oluyor👌🏻
Filipinler’de halkın çoğunluğu İngilizce biliyor, Amerikan filmleri de dublajsız ve altyazısız orijinal haliyle girebiliyormuş vizyona. Bu film de öyleydi. Bilet 40TL’ydi, normalde yarı fiyatmış. Bizim filmin oynadığı salon özel salonlardan olduğundan fiyat yüksekmiş.
Fiyata patlamış mısır da dahildi. Filme girerken büfede “neli olsun” diye soruldu, “sade” diyip beklemeye başladık. ”Beklemeyin biz sizi yerinize bırakalım, mısırınızı servis edeceğiz” dediler. Salona girdik. Dev gibi müthiş bir salon, über rahat koltuklar (ayak kaldırma yeri var ve koltuk da neredeyse yatak oluyor), koltukların arası sehpa, sehpada şarap menüsü😄Sinemayı baya baya lüks bir zevke dönüştürmüşler. Ne yalan söyleyelim, o yorgunlukla bir iyi geldi, bir iyi geldi bu hizmet 😄
Film de gayet keyifliydi. Biz aman aman ilgili değiliz süper kahramanımıza; ancak tutkunları, çizgiroman tadındaki bu yapımı çok beğenecektir diye düşünüyoruz.

PUERTO PRENCESA’dan EL-NIDO’ya
-önceki gönderiden devam-
Filmden çıkıp bir şeyler yedikten sonra, alışveriş merkezinden adımımızı atar atmaz taksiciler doluştu önümüze. Aralarından bir #3cycle ile terminale gitmek için pazarlık ederek anlaştık. Terminale vardığımızda, yine benzer görüntü! Minibüs şoförleri doluştu daha biz araçtan inmeden, “nereye gidiyorsunuz?” vs soruları... Biz büyük otobüsle gitmek istediğimizi söyledik; çünkü minibüslerib çok sarstığını, salladığını okumuştuk. Adamlar son otobüsün 9’da olduğunu ve bugün için bittiğini, otobüs istiyorsak sabahı beklememiz gerektiğini söyleyince şaştık kaldık. Kafamızdaki plana göre 12’de binip sabah 6’da inecektik, 2saat erken bile gelmiştik ki bir pürüz çıkmasın😄. Ama işte evdeki hesap çarşıdaki hesap misali...
Yapacak bir şey yoktu, bindik minibüse. 10’da hareket etti, 5 saatte sallaya sallaya, dura kalka El Nido’ya ulaştık.
-devam edecek-
#fili

Perşembe, Aralık 20, 2018

Güzel Singapur!!!- İkinci Gün

SINGAPUR-THE SOUTHERN RIDGES
Singapur’da iki günümüz vardı. İlk günü #sentosa adasına ayırdık. İkinci gün, görülecek onlarca güzel yerden 2-3 tanesini seçmek durumundaydık. Önceliğimiz ücretsiz etkinliklerdi.
The Southern Ridge adı verilen yürüyüş köprüsü diyebileceğimiz bir yer ile başladık güne.
Burası, şehrin ortasında yemyeşil bir parkur.
Toplamda 10 km’lik alan ve bu alanda yürüyüş, koşu, bisiklet, spor alanları, restoranlar, teleferik var. #mountfaberpark #telokblangahhillpark #hortpark #kentridgepark adında 4 park ve #labradornaturereserve adında kayalık alandan oluşuyor.
Biz tamamını yürüyemedik; yine de gördüğümüz kadarıyla sunduğu manzaralar muhteşemdi.

SINGAPUR-HENDERSON WAVES
#TheSouthernRidge’de iki parkı biribirine bağlayan dalgalı köprü.
Dünyadaki en yeşil şehirler sıralamasında en üstlerde yer alıyormuş Singapur. Gerçekten gezerken bunu görüyorsunuz.
Singapur’u gezmek, “doğayı bozmadan ve kültür korunarak nasıl gelişilir, teknoloji ve medeniyet doğanın içine nasıl yedirilir” dersi gibiydi genel olarak. 
Müthiş bir planlama ile nefis bir şehir kurulmuş. İnsanların davranışları, kurdukları sistem ve kurallara da gıpta ile baktık. 
Bizim buraya ayırdığımız zaman ve bütçemiz çok kısıtlıydı. Bu seyahatte gördüğümüz 6.ülke ve daha önce bu kadar etkilendiğimiz bir yer olmamıştı. Singapur’da zaman ve bütçeniz varsa mükemmel bir tatil yapabilirsiniz👌🏻

SINGAPUR- GARDENS BY THE BAY
Singapur’daki ikinci günümüzde #thesouthernridges den sonra Gardens By The Bay’e gittik. Burası çok güzel düzenlemiş kocaman bir bahçe. Giriş ücretsiz. Ayrıca içinde kubbe şeklinde iki kapalı alan var, biri #flowerdome, diğeri #cloudforest. Onları görmek isterseniz ikisi 36S$. Ücretsiz kısmı oldukça büyük, neredeyse bir gün geçirilebilir kubbelere girmeden bile. Şu an Noel öncesi olduğu için, akşam üzeri #christmasmarket lar açılıyor ve Noel etkinlikleri oluyor. Oldukça renkli bir ortam. Güneş batarken ışıklar yanmaya başlıyor ve adeta görsel şölen oluyor.
Hemen karşısında da meşhur #marinabaysands oteli ve devasa dönmedolap görünüyor.

SINGAPUR-MERLION PARK
Singapur “Aslan Şehri” demekmiş, bu nedenle ülkenin sembolü aslan. Denizciliğe verdikleri önemin bir göstergesi olarak da balık figürünü kullanıyorlarmış. #Marinabaysands otelinin karşısında, denizin dibinde, ağzından su fışkıran aslan-balık heykeli de şehrin simgesiymiş. 
Biz buraya #GardenByTheBay’den sonra, güneş batınca geldik. Oldukça kalabalık ve hareketliydi. Pek çok turist vardı. 
Buranın bunca popüler olması sadece heykelden ötürü değil, ayrıca akşamları suya yansıtılan ışık oyunları yapılıyor ve hakikaten muhteşem bir görüntü oluyor.
Biz ışık oyunlarını bir süre keyifle izledikten sonra, Marina Bay Sands otelinin en üst katına çıkıp bir şeyler içerek Singapur gezimizi tamamladık.



SINGAPUR-YAPILACAK AKTİVİTELER
Singapur’u görmek isteyenlere en az bir hafta zaman ve sağlam bir bütçe ayırmalarını öneririz, naçizane.
Gerek merkezde gerek Sentosa Adası’nda yapılacak çok fazla cazip etkinlik var. Bunlardandır bir kısmı mutlaka ilginizi çekecektir. Bizim vaktimiz ve bütçemiz olsaydı bu listeden pek çok şeyi seçerdik mesela 🙃
*Gece Safarisi *Botanik Bahçeleri
*Orkide Bahçesi *Ulusal Müze
*Fort Canning Park
*Teleferik
*Sentosa Adası’nda Akvaryum, Universal Studios, Madam Tussauds Müzesi, Sentosa Luge (karting), Bungy Jump
*Art Science Museum
*Little India
*Chinatown
*Arab Street
*Hindu Tapınakları
*Bisiklet-Scooter kiralayıp dolaşma
*Marina Bay Sands’de Sonsuzluk Havuzu

MARINA BAY SANDS
İki günlük Singapur gezisi bitti. Her şeyiyle mükemmel bir ülkeymiş #singapur 
Çok güzeldi buradaki her anımız, pek çok şeyde de aklımız kaldı...
Ama bu gece, havaalanına gelmeden önce, zirvede kapattık😄
Marina Bay Sands, buranın adeta simgesi olmuş, çok popüler oteli. Çok büyük, çok yüksek ve elbette burada konaklamak çok pahalı. Çatısında sonsuzluk havuzu var. O meşhur fotoğraflardan görmüşsünüzdür muhakkak 😉 Havuz, otelde konaklayan müşterilerin kullanımına açık.
Otelde konaklamayanlar için ise, harika bir seçenek var; çatı kattaki mekanlar!
Biz @celavisingapore yi tercih ettik. 20S$ ödeyerek kendi özel asansörü ile 57.kata çıktık. Manzara, ortam muhteşemdi! 
İçecek ve yiyeceklerin fiyatı, öyle bir mekana göre çok makul geldi bize.
Hesabı öderken çıkış için ödenen ücret de düşülüyor.
Singapur’da gördüğümüz her yer gibi burası da büyüledi bizi! Unutulmaz bir kapanış oldu.

SINGAPUR HAVAALANI
#Singapur #Changi havaalanı bu seyahatteki 11. havaalanımız. Bir ülkenin havaalanı bile mi bu kadar güzel olur! O kadar temiz, o kadar konforlu, o kadar her ihtiyaç düşünülmüş ki saatlerce sıkılmadan zaman geçirilebilir burada.  Eğlence için dijital oyun konsolları, masaj koltukları, bekleme salonlarında kocaman yumuşacık koltuklar, her yerde şarj prizleri, bilgisayarlar...
Gümrük işleminde görevli yoktu. Kendimiz pasaport ve biniş kartı okutup, dijital fotoğraf çektirip, parmak izi verip geçtik makinelerden. 
Fakat öncesinde, uçuşumuzun olduğu firmadan biniş kartımızı alırken, gideceğimiz ülke olan Filipinler’den çıkış bileti soruldu. Bizimkisi rotanın belli olmadığı bir seyahat olduğundan, yine sadece gidiş biletimiz vardı.
İran➡️Muskat➡️Hindistan ➡️Tayland➡️Malezya➡️Endonezya➡️Malezya olmak üzere pek çok uluslararası geçişi  rahatlıkla yapmıştık şimdiye dek. Bu beklenmedik pürüz karşısında biraz endişelendik. “Ne yapabiliriz” diye düşündük ve THY’den iptal edilebilir bir rezervasyon yaptık hemen. Ve o rezervasyonlu biletle geçişimize izin verildi neyse ki🙏🏻
Böylelikle muhteşem ülke Singapur’dan ayrıldık ve 4.5 saatlik bir gece uçuşu ile #Filipinler’e geldik. Uçuşumuz yine aktarmalı. 8’de başkent #Manila’ya indik, öğleden sonra #Palawan’a transit uçuşumuz var. Açıkçası Manila’yı merak etmiyoruz. Bu nedenle uçak saatine kadar havaalanında vakit geçirmeyi düşünüyoruz.