Cuma, Aralık 28, 2018

Filipinler- Puerto Princesa (Palawan)

SINGAPUR’DAN FİLİPİNLER’E
Gece  Marina Bay Sands den sonra, 23:30’da Singapur havaalanına varma ile başlayan maceramız, oradaki vergi geri alma, elde kalan paraları USD’ye çevirme, biniş kartı yazdırırken dönüş bileti olmadığından pürüz yaşama, aniden bilet ayarlama telaşına düşme, rezervasyon ile halletme, kontroller, uçak bekleyiş sonunda biniş ve 4.5 saatlik uçuş, sabah Filipinler-Manila’ya varış, bisküvi ve muz ile öğünleri geçiştirmece, 8 saat sonraki Palawan uçağını bekleyerek havaalanında zaman geçirme, bu esnada sevgili Gözdet tanışma, uçağın rötarı, nihayet kalkması, 2 defa iniş deneyip rüzgar nedeniyle inememe, havada dolaşma, ElNido’ya inip bekleme, ikram dağıtılması ve nihayet Palawan’a inebilme ile son buldu. 
Puerto Princesa havaalanından 3km mesafedeki kalacağımız yere tuktuk ile (150PHP, 15 liraya) ulaştık. Ve 36 saat sonra bedenimiz yeniden yatak yüzü görebildi;)

FİLİPİNLER GENEL İZLENİMLER
Filipinler’de 4.günümüz.
İlk gün #Singapur’dan sabah inip günün yarısı #Manila havaalanında #PuertoPrincesa uçağını bekleyerek geçti. Bir ülkenin gelişmişliği havaalanından bile belli oluyor. 
Bakımsızlık ve sistemsizliğinden, internetin niteliğinden nasıl bir ülke olduğuna dair ipuçları vermişti bize.
(Bu arada ülkeye giriş oldukça kolay; direkt bir aylık kalış izni basıldı pasaportlarımıza.)
Sonra uçakta yaşanan pürüz neticesinde Puerto Princesa’ya inebildik. Havaalanından dışarı adım atınca, taksiciler koşup insanları kalacağı yere götürmek için yarışıyor. 
Biz daha uygun olması için otomobil değil, #3cycle ile anlaştık. Asya’nın vazgeçilmez ulaşım aracı #tuktuk burada motorsikletli ve 3teker diye geçiyor. Tabi ki binmeden mutlaka sıkı bir pazarlık yapıp fiyatı yarıya indirmek gerekiyor😉

Havaalanındaki #3cycle örneği gibi, zamanla fark ettik ki burada bir şeye ihtiyacınız varsa, siz aramadan gelip sizi buluyor, hatta satın almanız için zorluyor 😄 
Otel, tur satmaya uğraşıyor; katıldığınız tur, bir başka tur daha satmak için ısrar ediyor vs...
Şimdiye kadar kaldığımız yerlerden farklı olarak, burada ilk defa otelde kaldık ve standart konaklama bütçemizin üstüne çıktık (2 kişilik oda gecelik 67USD!). Çünkü, ne yazık ki, içimize sinen bir hostel bulamadık... Otelimiz #MuntingParaiso’da 2 gece kaldık ve gayet güzeldi. Temiz ve estetikti; bahçesi, odalar, restoran güzel düzenlenmişti. Hatta küçük bir havuzu bile vardı:) Sadece WiFi kötüydü; gelgör ki, o otelin değil, ülkenin problemi... Bir de müşteriye kazanç kapısı olarak bakmaları, bir yere kadar anlaşılır olsa da bir miktar da rahatsız ediciydi...

İlk gün otele vardığımızda gece 10’du, hemen uyuduk. Singapur’da iki gün harıl harıl gezerken ve sonra havaalanı-uçuş maceralarımızda öyle yorulmuşuz ki, ertesi gün öğlene kadar uyumamıza rağmen, tam dinlenememiştik. O gün dışarı çıkıp etkinlik yapmamaya, otelde kalıp hem dinlenmeye hem de internet elverdiğince araştırma ve plan yapmaya karar verdik. Sadece otelin yakınında süpermarket aramaya çıktık. Otelde kahvaltı ve yemek dahil değildi fiyata, restoranda yiyebilirdik; ancak, hem daha ekonomik hem de içeriğini bildiğimiz bir seçenek olması açısından marketten almayı tercih ettik. Dışarı çıkınca civarı gündüz gözüyle görmüş olduk ve akşam karanlıkta gelirken de az çok fark ettiğimiz gibi, yollar berbattı, çevre inanılmaz bakımsızdı. Beklediğimiz standartta bir market bulamadıysak da, ekmek, haşlanmış yumurta, konserve ton balığı satan bir köy bakkalı bulduk. Yağma tehlikesi varmış gibi, satışı kepenkin arkasından yapıyordu... Alacaklarımızı alıp otele döndük. Burada yapılacaklar hakkında okuduk. Hep turlar vardı o güzel yerler için. Bir sonraki gün #SubterRanean turuna katılmaya karar verdik. Otelimize de sorduk; ancak onların verdiği ücretten çok daha uyguna internetten bir acenteden kendimiz ayarladık (kişi başı 35USD, otelde 42USD’ydi).

FİLİPİNLER-DOĞA HARİKASI
Filipinler, bu seyahatin bizim için olmazsa olmaz ülkesiydi. Kültürünü vs değilse de, doğasını çok merak ediyor ve görmek istiyorduk. Buranın öne çıkan yeri de doğası zaten. Tayland’da ve Malezya’da diğer adalarına geçmedik hatta “Nasılsa Filipinler’de alasını göreceğiz” diye.
Dün, #undergroundriver turuna katıldık ve gördüğümüz manzaralar gerçekten büyüleyiciydi. Anlatıldığı kadar varmış Filipinler’in doğası!

SUBTERRANEAN TUR
Filipinler’deki 3.günümüzde, bir gün önce internetten ayarladığımız (kişi başı 195TL) tura katıldık.
Sabah erkenden checkout işlemlerimizi yaptık. 7:30’da otelimizin önüne gelen tur şirketinin minibüsüne bindik ve diğer yolcuları da kaldıkları yerden toplaya toplaya yola devam ettik. Teknelerin kalkacağı #sabangplajı na vardığımızda saat 10:00’du. Yol epey sarsıyor; çünkü hem dar hem virajlı. Orada 6 kişilik teknelere yerleşip #UNESCO kültür miraslarından olan ulusal parkı görmek üzere yol aldık. Teknelere binmek için 1 saatten fazla bekledik. Çünkü pek çok farklı tur şirketi bir sürü turist getiriyor aynı anda.
Can yeleği giymenin zorunlu olduğu yarım saatlik bir deniz yolundan sonra (o da epey sallıyor, yanınızda bulantı için ilaç bulundurmakta fayda var), ulusal parka vardık. Denizde tekneden inip kumdan ormana geçtik ve ormanda yürüyüp maymunları gördükten sonra ağaçlar ve dağın arasında kalan o tarifsiz renkteki suyu görmek cennet gibiydi.

Burada, görevliler herkese kulaklıklı sesli rehber ve kask dağıttı. Sonra motorsuz teknelere bindik ve dağın içine, mağaraya girdik. Sonuna kadar ilerleyip gün ışığına geri dönüş toplamda 45 dakika sürüyor. Karanlık ve kapalı alandan rahatsız olanlar için zor bir deneyim olabilir. Yol boyunca hem sesli rehber hem kürekçimizden bilgiler dinledik.
Bu mağara antik çağlardan kalmış ve kayalar #magnezyum içeriyormuş. 
İlk defa su dolu ve bu kadar büyük bir mağaraya girmiştik, acayip etkilendik. Kayalar yüzyıllar içinde çok ilginç sarkıtlar ve şekiller oluşturmuş. İlk defa yüzlerce yarasayı bir arada, tavana asılmış biçimde gördük. Öyle değişikti ki. Su yılanları, böcekler... inanılmaz bir habitat oluşmuş içeride.
Bu etkileyici manzaralardan yine cennet gibi gün yüzüne çıktık.
Aynı teknelerimize binip #sabangbeach e döndük. Orada öğle yemeği ikramı vardı turun. Açık büfeden yiyebileceğimizi düşündüklerimizden aldık. Filipinler’deki ilk yemeğimizdi, pek sevmesek de idare ettik.

FİLİPİNLER’DE SİNEMA
#undergroundriver turu bitince yeniden minibüslere binildi. Biz sabah otelden çıkış yapmıştık.
Geceyi otobüste geçirerek, sabah #ElNido da olmak istiyorduk. Gece olana kadar #puertoprencesa merkezde biraz vakit geçiririz düşüncesi ile #SMMall da indik. İhtiyaçlarımızı karşılarız, ıslak üstümüzü değiştirir, sonrada merkezde dolaşır, yemek yeriz diye planlıyorduk. Derken sinema katında #spidermanintothespiderverse filmini gördük. 🕸 Sinemaya gitmeyi çok özlemiştik, iki saati bu şekilde rahatça, keyifle geçiririz, dinleniriz dedik. #Spiderman az çok bilindik bir hikaye olduğundan İngilizce izlemekte de zorlanmayacaktık hem🕷
Böylelikle yarım saat sonraki seansa bilet alıverdik ve Filipinler’de sinemaya gitme deneyimini yaşadık. Bu anları çok seviyoruz. Turist gibi “yapılacakları tikle-dön” anlayışından uzak, daha yerel hayata yakın ve spontane deneyimler seyahatin en özel anları oluyor👌🏻
Filipinler’de halkın çoğunluğu İngilizce biliyor, Amerikan filmleri de dublajsız ve altyazısız orijinal haliyle girebiliyormuş vizyona. Bu film de öyleydi. Bilet 40TL’ydi, normalde yarı fiyatmış. Bizim filmin oynadığı salon özel salonlardan olduğundan fiyat yüksekmiş.
Fiyata patlamış mısır da dahildi. Filme girerken büfede “neli olsun” diye soruldu, “sade” diyip beklemeye başladık. ”Beklemeyin biz sizi yerinize bırakalım, mısırınızı servis edeceğiz” dediler. Salona girdik. Dev gibi müthiş bir salon, über rahat koltuklar (ayak kaldırma yeri var ve koltuk da neredeyse yatak oluyor), koltukların arası sehpa, sehpada şarap menüsü😄Sinemayı baya baya lüks bir zevke dönüştürmüşler. Ne yalan söyleyelim, o yorgunlukla bir iyi geldi, bir iyi geldi bu hizmet 😄
Film de gayet keyifliydi. Biz aman aman ilgili değiliz süper kahramanımıza; ancak tutkunları, çizgiroman tadındaki bu yapımı çok beğenecektir diye düşünüyoruz.

PUERTO PRENCESA’dan EL-NIDO’ya
-önceki gönderiden devam-
Filmden çıkıp bir şeyler yedikten sonra, alışveriş merkezinden adımımızı atar atmaz taksiciler doluştu önümüze. Aralarından bir #3cycle ile terminale gitmek için pazarlık ederek anlaştık. Terminale vardığımızda, yine benzer görüntü! Minibüs şoförleri doluştu daha biz araçtan inmeden, “nereye gidiyorsunuz?” vs soruları... Biz büyük otobüsle gitmek istediğimizi söyledik; çünkü minibüslerib çok sarstığını, salladığını okumuştuk. Adamlar son otobüsün 9’da olduğunu ve bugün için bittiğini, otobüs istiyorsak sabahı beklememiz gerektiğini söyleyince şaştık kaldık. Kafamızdaki plana göre 12’de binip sabah 6’da inecektik, 2saat erken bile gelmiştik ki bir pürüz çıkmasın😄. Ama işte evdeki hesap çarşıdaki hesap misali...
Yapacak bir şey yoktu, bindik minibüse. 10’da hareket etti, 5 saatte sallaya sallaya, dura kalka El Nido’ya ulaştık.
-devam edecek-
#fili

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder