Pazartesi, Eylül 10, 2012

yedinci gün- ihsan oktay anar

sanıyorum 2005 yılında duymuştum adını.
bir arkadaşımın arkadaşından...
henüz öyle herkes bilmezken..
hemen dibimdeki fakültede felsefe doktoruymuş meğer. tarih temalı değişik hikayeler yazar, okurken insanın başını döndürür, eski kelimeleri sıklıkla kullanır, her yerinden bilgi fışkırır imiş.
hemen "puslu kıtalar atlası"nı edinip okumuştum. çok etkilenmiş, pek çok kişiye de okutmuştum.
sonrasında pek çok kitabını edinmek, okumak ve öğrenmek istedim. nedense, bir türlü olmadı. kaç defa pandora'da (kelepir kitap) rastladım indirimli hallerine de, ona rağmen olmadı işte.


iki haftadır da yeni çıkan kitabı her yerde karşıma çıkıyor benim de.
merak ediyorum ve sahip olmak istiyorum elbet.

duydum ki, şöyle de güzel bir çekiliş varmış güzel bir blog'ta:

ee, "şansımızı deneyelim" dedim;)

ve eylül... ve düzen... nihayet..

yo yo, eylül'e methiyeler dizmeyeceğim ;)
bu pek çoğumuz için diğerlerinden daha bir anlamlı olan ayın, 3te 1ini geride bırakmışken, yeterince yazıldı sanırım "eylül" hakkında.

ben de epey yazmışım geçen sene:

bu ara ise, istanbul soğumadan gezmenin derdindeyim ben.

cumartesi günü, yazın ara verdiğim düzenime geri döndüm: 
otistikler derneği, yemek kulübü, firuz, mano burger, cremaria milano, galata kulesi..

ne zamandır dolaşamıyordum istiklal'de adamakıllı. özlemişim.
akşam olunca, arkadaşlar gelince oturup iki yudum içerek iki kelam edebileceğimiz mekan arayışına çıktık. 
gel gör ki, ne küçük beyoğlu ne asmalı mescit kaldı bildiğiniz üzere.. nevizade'yi oldum bittim sevmem, zaten orada da kazı çalışması vardı. 
biz de aldık içeceklerimizi, galata kulesinden ceneviz kafe'ye inen merdivenlerde oturduk. sonra "tebdil-i mekanda ferahlık var" diyerek cihangir merdivenler'e gittik. benim ilk oturuşumdu. 


sanırım bundan sonra cumartesi ritüelime eklenicek! çok keyifliydi zira ;)