Pazar, Eylül 16, 2012

çiğdem vitrinel- geriye kalan

çok zaman oldu sinemaya gidip şöyle sağlam bir film izlemeyeli.. öyle özledim ki..
neyse ki yaz sezonu kapanıyor ve doğru dürüst filmler vizyona girmeye başlıyor yavaştan ..

bildiğiniz üzere yerli yapımları seviyor ve mümkün olduğunca takip etmeye gayret ediyorum.
toprağın çocukları vardı aklımda esasen. erkan can'lı, köy enstitülü.. 

gel gör ki saati uymadı; ben de geçtiğimiz hafta vizyona giren "geriye kalan"ı izledim. altın portakallı,ödüllü.


güzeldi genel olarak, eksiklerine rağmen... neydi, nedendi'yi çok da sorgulamayan kesit hikayesi gibiydi. baş rol sevda'ydı bana göre (şebnem hassanisoughi'ye de hakkını vermeli!). yaşantısının sıkışmışlığı oldu filmde beni en çok etkileyen... 


devin özgür çınar'ınsa oyunculuğunu sevemedim gitti. bazı filmleri sevmenize engel olur böyle şeyler. bkz: kaybedenler kulübü- ahu türkpençe.
neyse, tabi ki sinemamızı -hele ki yönetmeni kadınsa- desteklemek ve cesaretlendirmekten yanayım ben.
sırada toprağın çocukları ve yurt var o halde;)

not: filmdeki yersiz bir zamanda karşılaşılan sökükle baş etmede "sökük zımbalama" yöntemi, yakın zamanda öğrendiğim bir şeydi. şaşırdım görünce. tesadüfler bırakmıyor peşimi;)

not 2: yönetmenin filmle ilgili bizatihi kendi görüşleri için "aşkımız bitince" isimli yazısını okuyabilirsiniz:

yazı şöyle dikkat çekici bir şekilde başlıyor:

"Beni iyice evlilikten soğuttun” dedi filmi seyreden arkadaşlarımdan biri. Ne diyeceğimi bilemedim. Evlenen insanları hiçbir zaman coşkuyla tebrik etmedim ama gördüğüm diğer çiftlerden daha fazla üzüntü yaratıyor değiller ben de. Evlilik de en nihayetinde bir ilişki biçimi çünkü. Severek gönül rızasıyla evlendiğinizi varsayarsak sevdiceğinize şöyle söylemek istiyor olabilirsiniz: Seninle sadece hafta sonları sinemaya gitmek, seninle sadece tutkulu sevişmeler yaşamak istemiyorum. Elektrik faturalarını da birlikte ödeyelim istiyorum. Senin akrabaların benim de akrabalarım olsun, her akşam aynı çatı altında buluşalım, sana benzeyen küçük küçük yaratıklarımız olsun, onun boku püsürüyle uğraşırken ömrüm geçsin, her şey tekdüze ama güvenli olsun ve bütün bunların karşılığında ben de sadece senin olayım… diyebilir insan. Tuhaf ve aptalca. Ama insanın bir yatak fantezisi olarak kırbaçlanmayı istemesinden daha garip değil. Tek eşli ya da çok eşli. İki yetişkin insan karşılıklı rıza söz konusu olduğu sürece her türlü saçmalığı yapabilirler. Ve biz dışarıdakilere sadece susmak düşer. "