Salı, Temmuz 24, 2012

büyü dükkanı- yeşim türköz

"hafta sonları erken uyanma" alışkanlığı olan bir insanım ben. geçtiğimiz cumartesi de pek sevgili arkadaşımın evinde kaldım ve herkes uyurken gözlerimi açtım. diğer odalarda da uyuyan birileri olduğundan kendi bulunduğum odadan dışarı pek çıkmamaya özen gösterdim. neyse ki çok şanslıydım, çünkü benim kaldığım oda arkadaşımın kütüphanesinin bulunduğu odaydı!

saatlerce inceledim, pek çok kitabı elime baktım ilk sayfalarını, arka sayfalarını okudum. dikkatimi çeken kitaplardan biri de “büyü dükkanı” idi. klinik psikolog ve psikodramatist olan yeşim türköz’ün 1998’de basılan ilk kitabı.. kitabı elime aldım ve okumaya başladım. anlatım tarzından çok etkilendim ve kitabı orada yarıladım. az önce de diğer yarısını okuyup bitirdim.


oldukça hoş bir anlatıma sahip güzel bir kitap. ben en çok “büyü dükkanı” isimli ilk öyküyü beğendim. sonrakiler, sanırım mantığı kavradığımdan, o kadar dikkatimi çekmedi; hatta biraz “kıssadan hisseye” tadında geldiJ

yine de, altı çizilesi pek çok cümle var ve insanın aslında bilse de zaman zaman hatırlamaya ihtiyaç duyduğu noktalara değinmesiyle değerli bir kitap bence.
kişisel gelişim/ psikoloji tarzında kitapları sevenler için keyifle okuyacakları 8 öykülük 100 sayfalık bir kitap olduğunu düşünerek –naçizane- öneriyorum.

Pazartesi, Temmuz 23, 2012

bir lezzet keşfi: OVALI

ne zamandır küçükçekmece'de önünden geçerken "bir gün gelelim buraya" dediğimiz bir yerdi ovalı.
dün akşam, o gün geldi. iyi ki de geldi.
ovalı, geleneksel konya mutfağından yemekler sunan ve istanbul'da 4 şubesi olan bir işletme.
biz "etli ekmek" dedikleri aslında bir nevi pide olan o güzel lezzeti denemek istedik. benim ilk yiyişimdi, o nedenle, diğer etli ekmeklerle kıyaslama şansım yok. ama, ben kendi seçimim olan tulum peynirli etli ekmekten çok memnun kaldım. gerçekten son derece lezzetliydi.
onun dışında, bir de hemen girişte yöresel ürünlerin sergilendiği bölümde gördüğüm "cevizli tahinli pide"den canım çekti ve ondan da denedik. o da oldukça güzel; katmer- kete kıvamında bir hamur işi.

bu arada, fiyatlar da uygun.
kısacası, özellikle yolu düşenlerin, denemesini kesinlikle önerebileceğim bir mekan. ben de yeniden gidip, bamya çorbası, arabaşı, çeşitli ara sıcaklar ve tatlılardan tatmak istiyorum!


Pazar, Temmuz 22, 2012

cipsin formülünü bulduk galipaaa;)

daha önce de yazdığım üzere, yıllar sonra cips sever oldum.
geçenlerde de keyifle yerken, bir yandan da "allaam yareppim, nasıl yapıyorlar acaba, ne koyuyorlar, nasıl pişiriyorlar? keşke cips fabrikasında çalışan bir tanıdığım olsa da anlatsa..." diye geçirdim içimden.

ertesi gün, çok sevgili arkadaşım sevgi ile telefonda "akşama ne pişirsek" diye fikir alışverişinde bulunurken, kızartmayı çok sevdiğimi bildiğinden, bana, kızartma tadında ama daha sağlıklı bir yemek önerdi kendisi:
küp küp doğranıp zeytinyağı, baharat ve tuz ile el yordamıyla karıştırılmış sebzeler yağlı kağıt serilmiş tepsiye konup fırınlanır. 
ben de bu tarifi sebzeleri ince ince halkalar şeklinde doğrayarak yaptım. 
ve fırından tabağıma alıp patateslerin tadına bakmamla "aman allahım, bu cips!!!" tepkisi vermem bir oldu!!!

artık kendi cipsimi kendim yapabilicem!
afiyet olsun :)

neyse ki cuma var

bir haftayı daha kapatırken temmuzu da kapatıyoruz bir yandan..
çocukken, öğrenciyken hep beklediğimiz 2 koca ay geçmiş gitmiş. yaz bitmek üzere..
ne zaman, ne ara...

büyüdükçe daha hızlı dönüyor sanki dünya. koşturmacamız bitmiyor. arkadaş görüşmelerimiz bile doyasıya değil artık, alelacele..
zaman çok çabuk geçiyor.
yaşlanıyoruz da bir yandan..

yaş almakla ilgili bir kaygım yok da, yaşam enerjimin ve motivasyonumun azalmasından korkuyorum biraz.
neyse ki, benden 8-10 yaş büyük arkadaşlarımı ve meslektaşlarımı görüyorum. genç yetişkin değil orta yaş'a yakınlar artık, kırk'a hani..
öyle güzel yaşıyorlar ki, umut doluyorum. 

daha önce de yazdığım gibi,
her yaşın ayrı güzelliği var sanırım:

o halde müziğimiz de ajda'dan gelsin;)


Perşembe, Temmuz 19, 2012

avusturya- macaristan- çek cumhuriyeti için öneriler beklemekteyim!

2 hafta sonra 9 günlük bir doğu avrupa turuna çıkacağız!
tıpkı 2 yıl önce balkanları gezdiğimiz gibi,
rotayı, konaklamayı, kiralanacak aracı ve aklınıza gelebilecek diğer her şeyi kendimiz ayarlıyoruz!
dolayısıyla, her türlü bilgi, fikir ve öneriye çok ihtiyacımız var.

yardımlarınızı bekliyorum;)

Pazar, Temmuz 15, 2012

hadi kategorize edelim


kendilerini kararsız, çaresiz, ne yapacağını bilmez halde hiç görmediğimiz insanlar var.
hiç akıl danışmaz gibi duran, hep akıl danışılan..
nasıl başarıyorlar bunu?
ben kronik kararsızım mesela, bilenler bilir.. yaşamımın büyük kısmında da telaşlıyım bu nedenle..


bir de, henüz keşfettiklerinizi çok önceden keşfetmiş gibi duranlar var. yeni izlediklerinizi zaten izlemiş olanlar, yeni okuduklarınızı zaten okumuş olanlar, yeni duyduklarınızı çoktan duymuş olanlar..

onlar da ayrı sinir bozucular.

Cumartesi, Temmuz 14, 2012

son zamanlarda dinlediklerim

fark ettiğiniz üzere, son zamanlarda pek yazamıyorum sayın seyirciler. "yoo, hiç de fark etmedik" derseniz de bozulmam:)
neyse, bildiğiniz gibi, evde yeni düzen kurmakla meşgulüm ve hala internet bağlantısı işini halledemedim. işte, bu nedenle ben de bulduğum yerde giriyorum internete ve yazıyorum.

sizlerle, bu aralar dinlediğim müzikleri paylaşmak istiyorum:

sezen aksu- öptüm: 1 yıl oldu çıkalı, ama ben yeni keşfettim. amma başarılıymış! özellikle "sayım" ve kaçırıcam seni" çok güzel şarkılar.

ümit sayın- söz müzik ümit sayın: bu albüm de çıkalı epey oldu elbette. ama tüm albümü yeni yeni dinleme fırsatım oldu ve çok sevdim. burda da favorim "hasret türküsü".

kürşat başar- keşke burada olsaydın: "kimse bilmez" favorim elbette! çok sevdiğim şarkıyı çok sevdiğim yaşar'dan dinlemek çok güzel.

yeni türkü- şimdi ve sonra: yeni türkü'nün yeni şarkılarından oluşan albümü. burda da favorim albüme ismini veren şarkı.

iyi dinlemeler;)

çiğdem maceralarım

çocukluk çok güzel!
en azından benimki öyleydi..

mesela, yakın zamanda şöyle bir anım geldi aklıma:


oldum bittim çiğdemi çok severdim.
küçükken de kabukları boğazıma kaçmasın diye, annem babam ablam benim için  3 koldan ayıklarlardı.
ve hatta ellerinde biriktirirlerdi de, o eller ne güzel kokardı. 
ben de çiğdemleri avuç avuç ağzıma atar, "ııımm" diye ses çıkara çıkara yerdim, annemler de bana bakar gülümserlerdi.
:D
güzel günlerdi..

bir de şöyle bir anım var:
misafirlikte çocuklar olarak ayrı bir odada oturur oynarken üst üste üzüm ve çiğdem ikram edilmesiyle bir keşifte bulunmuştuk.
4-5 ayıklanmış çiğdemi bir üzümün içine doldurup yemek!
gerçekten lezzetli oluyordu. 
:D

Salı, Temmuz 10, 2012

deniz sezonu açılmıştır



2 gram az yiyip göbekten kurtulmak yerine mayo giymeyi tercih etmek...

Cumartesi, Temmuz 07, 2012

düğün müzikleri

her kültür özeldir ve hayat farklılıklarla güzeldir elbet.
ve fakat, insanın kendi kültürü kendine bi ayrı güzel imiş.
geçen hafta öğrendim bunu.


toplumumuzda kültürümüzün nadide yansıması düğünlerimizdir, bildiğiniz üzere.
ve ben sanırdım ki, tüm düğünler bizim macır (muhacir) düğünleri gibi.
öyle değilmiş meğer..
herkese iyi eğlenceler efendim, ne diyeyim.


amma ve lakin, diyin bana
bir mahallenin güzeli sezen'siz;




bir gamzeli yarim'siz;




bir tepecikli mi kuruçaylı mı'sız;




ve elbet, ata demirer sağ olsun, abe kaynana'sız; 





düğün olur mu yahu :) ;)

Çarşamba, Temmuz 04, 2012

hayatımdakisevgiliinsan'ın teatral yeteneğini görmek isteyen herkes davetlidir;)



"Türkiye hazır giyim sektörünün lider markası Lc Waikiki 'nin çalışanlarının kurduğu Tiyatro Kulübü, iki perdelik bir oyunla tiyatroseverlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor.
Lc Waikiki Tiyatro Kulübü, 12-14-17 Temmuz 2012 tarihlerinde Niel Simon'un, Rus yazar Anton Cehov'un hikaye ve karakterlerinden esinlenerek yazdığı 'Sevgili Doktor' oyununu Halkalı Kültür Merkezi'nde sergileyecek.
Yaklaşık 7 ay boyunca çalışma saatleri sonrasında tiyatro kulübünde oyun hazırlıkları yapan Lc Waikiki çalışanları, 12-14-17 Temmuz 2012 tarihlerinde Halkalı Kültür Merkezi'nde seyirciyle buluşacak.
Dekor, kostüm ve aksesuarlara kadar tüm süreçlerin Lc Waikiki çalışanları tarafından hazırlandığı oyunun yönetmenliğini Lc Waikiki Uluslararası Mağazacılık Eğitim ve Geliştirme Uzmanı Mustafa Delen yaptı."

Salı, Temmuz 03, 2012

geçmişe özlem

youtube'un olmadığı, şarkı indirmek diye bir şeyin hiç olmadığı zamanlar vardı..
çocukken biz..
radyoda çok sevdiğimiz şarkının çıkmasını beklediğimiz yıllar...
güzeldi..

günümüzde de, twitter, facebook ya da e-posta ile radyodan istek şarkıda bulunuluyor hala.
ilginç geliyor bana.
"bizatihi kendisi internete ulaşım halindeyken, açıp dinlesin istediği yerden" diye düşünüyorum.
öyle değil mi ama?