bu aralar hapishanedekiler üzerine düşünüyorum.
(genel olarak yargılama, insanı yine bir insanın yargılıyor oluşu, yasaları yapanın da insan oluşu, her suçlunun aslında nedenleri olduğu vs değil. bu konuyu da çok düşünüp tartışmıştık zamanında. ama bu ara düşündüklerim, fikir ve görüşleri nedeniyle haksız bir biçimde yıllarca dış dünya ile bağı koparılanlar.)
allah'ım nasıl zor bir şey olmalı!
yaşamayı bunca seven bir insansın, düşünüyor, tartışıyor, üretiyorsun; ve koparılıp alınıyorsun dünyandan...
hafta sonu, deniz kıyısına gittik mesela... bağımlısı olduğum kokuyu çektim içime, dalgaları izledim, kayalıklarda yattım. bu zevkten mahrum olmayı düşündüm...
sabahattin ali geldi aklıma hemen:
"dışarda deli dalgalar/ gelip duvarları yalar/ seni bu sesler oyalar"...
sevdiğin herkesten, her şeyden uzak olmak... değer verdiğin, yıllarca biriktirip kurmaya çalıştığın hayatın uzağında olmak...
yalnız, yapayalnız olmak... duvarlar konuşmuyor zira...
nasıl yaşanır... nasıl katlanılır...
günün şarkısı ile çok değerli nazım'ı anmak icap eder şimdi:
"benim bağırasım gelir
piraye diye..."