Bu topraklarda herhangi bir konu
yok ki kutuplaşılmasın. Şiddetle kutuplaşılan bir konu da yılın son ayında
gündem olan “noel-yılbaşı” meselesi.
Sokaklarda ve sosyal medyada
gördüğümüz üzere, bir kesim aralık ayını
çok seviyor. Bir yıl bitiyor diye onu uğurlarken ve yeni bir yılı karşılamaya
hazırlanırken çok umutlu ve heyecanlı. Bu ayın yeşil- kırmızı dekoratif
havasını da seviyor, çam ağacı süslüyor vs.
Bu, tamamen kişinin kendi hayat
tarzı, yaşam biçimi ve hiç kimseye bir zararı yok. Ama her nedense, bir diğer kesim
bundan çok rahatsız. Ama, öyle böyle değil. İnstagramda baya kavgalar kopuyor
fotoğrafların altındaki yorumlarda. Ayetler paylaşılıyor, dersler veriliyor vs.
Ben bu tavrı, çok saldırgan ve kibirli buluyorum. Bir başkasına kendi yaşam biçimini
dayatma hakkı varmış gibi davrandıklarını düşünüyorum çünkü.
Öncelikle, yeni yılın 31 Aralıkta,
Noel’in 25 Aralıkta kutlanan iki farklı gece olduğunu vurgulamakla başlamak
istiyorum. Miladi takvime göre 31 Aralık yılın son günüdür ve dünyanın çoğu
yerinde kutlanır. 25 Aralıksa Hz İsa’nın doğumunun kutlandığı Hristiyanlar için
önemli ve özel bir gündür. Yani yılbaşı Hristiyanlara özel değildir ve herkes
kutlayabilir; dileklerde, dualarda bulunabilir.
İkinci olarak, kabul edelim ki, Türkiye’de
yaşayan herkes Müslüman değil ve herkes kendi istediği biçimde yaşamakta özgür.
Gidip birinin fotoğrafının altına ayet yazıyor mesela biri, ama belki o kişi
Müslüman değil zaten… Ya da Müslüman ama Kuran-ı Kerim’in kabul ettiği Hz. İsa
peygamberin doğum gününü kutlamakta bir sakınca görmüyor… Kaldı ki az çok tarih
bilgisi olan herkes bilir ki, kültürler birbirinden etkilenir, ritüeller kültürden
kültüre aktarılır… Çam ağacı süslemek, bir anda Hristiyanların bulduğu bir
gelenek değil mesela. Onlara da kendilerinden önceki toplumlardan 16. yy’da
geçmiş. Oysa asırlar asırlar önce Orta Asya’daki Türklerin “Nardugan”
bayramında (21-22 Aralık) çam ağacı süslediği biliniyor. Belki şu an ülkemizde
çam ağacı süsleyenler de atalarının geleneklerini sürdürüyorlardır, kim bilir…
Her ne olursa olsun, insanların
birbirlerinin inançlarını yargılamaya, sorgulamaya ve eleştirmeye hakkı var mı?
Kendini üstün görmek olmuyor mu bu? Kendini Allah’a herkesten yakın sanmak, herkese kendi
doğrusu empoze etmeye çalışmak, din-iman öğretmeye kalkışmak olmuyor mu?
Ben ki, mesela evime gelip evimle
ilgili –ben sormadan, danışmadan- görüş ve öneri sunanlara bile acayip sinir olurum.
Şunu derim içimden “Yaşamadığı evin düzenini değiştirmeye çalışıyor. Cürete bak.” Bu duruma
bu gözle bakarsak “Yaşamadığı hayatın
biçimini değiştirmeye çalışıyor.” Hem cüret hem de beyhude bir çaba…. Kim
kimi değiştirebilir ki bu hayatta, kendinden başka…
Sözün özü, bence her birimiz daha çok okuyalım, öğrenelim; daha çok sevelim ve kabul edelim, kimsenin yaşam biçimini değiştirmeye çalışmayalım bu yıl. Sevgi ve bilgi en büyük güç ve güzellik çünkü yaşamda…
Sözün özü, bence her birimiz daha çok okuyalım, öğrenelim; daha çok sevelim ve kabul edelim, kimsenin yaşam biçimini değiştirmeye çalışmayalım bu yıl. Sevgi ve bilgi en büyük güç ve güzellik çünkü yaşamda…
Şimdiden mutlu yılar diliyorum herkese J