Cuma, Şubat 14, 2020

Evren Yasaları

1.) YUKARIDA NASILSA, AŞAĞIDA DA ÖYLEDİR
Kendinize ya da Yaradan’ın yarattığı diğer varlıklara şefkatle yaklaştığınızda, evren size sevgi duyar. Karşınızda coşku dolu biri olduğunda motive olur, harekete geçmeye hazır hale gelirsiniz. Evren’in enerjisi de benzer bir yaklaşım sergiler. Tutkunuzu destekleyecektir. Birileri size inanıyorsa, o inancı boşa çıkarmamaya çabalarsınız. Yaradan’a inandığımızda, inancımıza karşılık verecektir. Yaradan da bizim gibi cömertliğin karşılığını mutlaka verir. İnsanın kalbine dokunan şeyler Yaradan’ın da kalbine dokunur.

2.) İÇERİDE NASILSA, DIŞARIDA DA ÖYLEDİR
Dünya bir eğitim alanıdır. Burada derslerimiz bize sunulurken, dış dünyamız iç dünyamızın kusursuz bir yansıması olarak şekillenir. İçten içe öfkeliyseniz, öfkenizi kendinizin bile farkına varamayacağı kadar derine gömmüş olsanız bile, hayatınızda öfkeli insanlar olacaktır. Onların işlevi reddettiğiniz öfkenizi size yansıtmaktır.
Kendini güvende, sevgi dolu, koruma altında ve mutlu hisseden bir kişinin etrafını onu seven insanlar çevreleyerek, onun güvende, koruma altında ve mutlu bir yaşam sürmesini sağlarlar. Siz bu özelliklere ne kadar sahipseniz, hayatınıza giren insanlar da o kadar yaratıcı, cömert kalpli, dürüst ya da alçakgönüllü olacaktır.
Evren size inandığınız şeyi getirmek için kendini yeniden düzenler.

3.) İSTEK YASASI
Spiritüel yasalara göre yardım istiyorsanız bunu belirtmeniz gerekir. Yardım istemeye hazır olduğunuzda, yardım almaya da hazır olursunuz. Durumun içinde barındırdığı bilgeliği kabullenmeye hazır olursunuz. Böylece yüksek güçler size yardımcı olmak üzere harekete geçebilirler.
Spiritüel yolda kararlılıkla ilerleyen bir insan, cevaplar almak üzere kendi içine yönelir. Daha fazla bilgi edinmeye hazır olduğunuzda, size o bilgiyi verecek bir öğretmen hayatınıza girecektir. Bu öğretmen bir kitap, bir insan ya da bir televizyon programı olarak karşınıza çıkabilir. Sorunuzu açık ve kesin bir biçimde ifade etmeye hazır olduğunuzda, cevabı öğrenmeye de hazır hale gelirsiniz. Evren size yardım etmeyi bekliyor. Tek yapmanız gereken yardım istemektir.

4.) ÇEKİM YASASI
İçinizdeki hisler dış dünyadaki karşılıklarının size doğru çekilmelerine yol açar. Dış dünyada bir şeyler istediğiniz gibi gitmiyorsa, içinize yönelip kendiniz hakkındaki hislerinizi değiştirin. Böylece farklı insanları ve tecrübeleri hayatınıza çekebilirsiniz.
Örneğin sadık bir hayat arkadaşı bulmak istiyorsanız, kendinizi ne kadar sadakatle sevdiğinizi gözden geçirin. Kendinizi gerçekten sadakatle sevdiğiniz anda, dış dünyada sizi sadakatle sevecek birini hayatınıza çekmenize olanak verecek şekilde değişecektir.
Olumlu, aydınlık enerjiler yayın ve bir mucizenin hayatınıza girmesini bekleyin. Siz bir mıknatıssınız: Size benzeyen şeyleri kendinize çekersiniz.

5.) DİRENÇ YASASI
Direndiğiniz şeye dönüşürsünüz. Direndiğiniz her neyse, sizin onunla mücadele ederken harcadığınız enerjiyi kullanarak hayatınızda kalmayı sürdürür.
Bir düşünceyi ya da ifadeyi yeterli sıklıkta tekrar ederseniz, o sizin bilinçaltınıza işleyecektir. Bilinçaltınıza “sağlıklıyım” komutunu göndermek sağlığı hayatınıza çekecektir. “Kendime uygun bir eşi hakkediyorum” diye düşünmek o kişiyi size yaklaştırır.
Direnmeyi bırakın. Hayattan ne istediğinize karar verin ve olumlu gelişmeleri kendinize çekmek üzere Evren’e çekici, coşkulu, hevesli enerjiler göndermeye başlayın.

6.) YANSIMA YASASI
Hayatınızdaki tüm insanlar ve durumlar bir özelliğinize ayna tutmaktadır. Her şey yansımadan ibarettir.
Su elementi duygularınızı ya da ruh halinizi yansıtır. Bastırdığınız duygularınız varsa, damlayan musluklar ve su akıtan radyatörlerle karşılaşabilirsiniz. Arabanızın frenlerinin bozulması yaptığınız bir şeye son vermeniz konusunda bir uyarı olabilir. Farlarınız bozuk. Hayatta hangi yöne gittiğinizi görebiliyor musunuz?
Yaşamınıza giren her ne olursa olsun, aynaya bakıp size ne öğretmeyi amaçladığını görün. Asla size yansıttığı bir şey yüzünden başka birini değiştirmeye çabalamayın. Kendi içinize yönelip kendinizi değiştirin.

7.) YANSITMA YASASI
Dünyada, kendi özelliklerimiz bize geri yansıtılır. “Sen” ya da “o” kelimelerini her söylediğinizde, kendi özelliklerinizi başka birine yansıtırsınız. “Sen tuhafsın” dediğinizde, bilincinde olmadan karşınızdaki insanda kendi tuhaflığınızı görürsünüz. “O aptal” dediğinizde, kendi aptallığınızı o kişiye yansıtırsınız. Ya da kendi muhteşemliğinizi karşınızdaki kişide gördüğünüz için “Sen muhteşemsin” diyebilirsiniz.
Hiç kimsenin ne hissettiğini ya da nasıl olduğunu bilmiyorsunuz. Başka birinde gördüğünüz her şey içinizdeki bir özelliğinizin yansımasıdır.

8.) BAĞLILIK YASASI
Hayatta istediğiniz her şeye sahip olabilirsiniz fakat kendinize verdiğiniz değer ya da mutluluğunuz ona sahip olmaya bağlıysa, ona bağlısınız demektir
Bir üstat bağımsızdır. Statülerden, maddiyattan ya da duygusal ihtiyaçlardan bağımsızdır. Özgür ve son derece güçlüdür.
Birini sevebilmek için onun belirli bir biçimde davranmasına gereksinim duyuyorsanız, hissettiğiniz şey sevgi değildir. Bu bağlılıktır. Kişileri oldukları gibi kabul ettiğimizde muhteşem yönlerini bizimle paylaşırlar. Bu sevgidir.
Özgür olmayı diliyorsanız, herkesle ve her şeyle aranızdaki bağlardan sıyrılın. Bu aydınlanmanın önkoşullarından biridir.

YARATILIŞIN YASALARI
9.) DİKKAT YASASI
Dikkatinizi verdiğiniz her şey gerçekleşir. Bilgeler her zaman “inanmak görmektir” der. Kendi gerçekliğimizi kendimiz yaratırız. Dikkatinizi bir endişe ya da korku üzerinde yoğunlaştırırsanız, onu harekete geçirerek gerçeğe dönüşmesine yol açarsınız. Olumlu düşünceler olumsuz düşüncelerden daha etkilidir.
Olumlu durumlara odaklanın. Düşünceleriniz ve konuşmalarınızda olumlu durumlara yönelin. Niyetiniz karşısında olumlu bir yaklaşım benimserseniz hayallerinizi gerçekleştirebilirsiniz. Dikkatinizi istediğiniz şeye odaklarsanız, onu elde edersiniz.

10.) AKIŞ YASASI
Bir nehir akarken arada hiçbir boşluk kalmaz. Akışı engellenirse sonunda taşar. Su duyguları temsil eder. Duygular engellendiğinde durgunlaşarak ilişkilerin tıkanmasına ve yapmacık bir hal almasına yol açar. Bu yüzden duygularınızın akışına dikkat edin.
Akış Yasası hayatın her alanını yönetmektedir. Yaratıcı enerjiniz akıyor mu, yoksa baskı altında mı? Ağzına kadar dolu olan bir dolaba, yeni eşyalar koymak imkansızdır. Artık yaşamınızda ihtiyaç duymadığınız inançları ve anıları serbest bıraktığınızda, yenilerinin yaşamınıza girmesi için kapıları açmış olursunuz.
Akışa ayak uydurursanız, kaynağa ulaşırsınız.

11.) BEREKET YASASI
Sevgi, keyif, mutluluk, zenginlik, başarı, canlılık, neşe, cömertlik ve yaşamın tüm güzel yönleriyle akmak berekettir. Bereketin akışı size doğru yönelmiş olmasına rağmen, düşünceleriniz, inançlarınız, anılarınız ve kendinize biçtiğiniz değer, onu kabul etmenize engel olur.

Dünyadaki akıllı ebeveynler, size istediğiniz şeyi hazır olduğunuzu düşündükleri zaman verirler. Aynı şey Yaradan katında da geçerlidir. İstediğiniz berekete ulaşmak için ne kadar yaygara kopartırsanız kopartın, onu kabul etmeye hazır olduğunuzu kanıtlayana dek Evren onu size getirmeyecektir.
Bereket, doğuştan kazandığınız bir haktır. Onu kabul etmeye açık olun.

12.) NETLIK YASASI
Net bir karar verdiğiniz anda başınızın üzerinde bir ışık yanar. Evren’deki Yüce Güçler bu ışığı görerek hayalinizi gerçekleştirmeniz için sizi desteklemeye başlarlar.
Doğruluk, dürüstlük, içtenlik ve tutarlılık, netliğin özellikleridir. Diğer insanlar bu özelliklerin varlığını sezip, size güvendikleri için güzel tutumlar sergilerler. Net düşünceler ve niyetler Evren’den istediğiniz şeyleri hayatınıza çekmenizi sağlar. Asla unutmayın. Siz bir üstatsınız. İhtiyaç duyduğunuz şeyleri sipariş etmek ve siparişin size ulaşacağını ummak hakkınızdır.

13.) NIYET YASASI
Niyetler, istekler, dilekler ve umutlardan çok daha etkilidir. Niyetleriniz asil ve onurlu olduğunda, planınız gerçekleşmese bile ideallerinizin saflığı için ödüllendirilirsiniz.
Bir projenin ya da fikrin doğruluğunu ya da yanlışlığını belirleyen şey niyetimizdir. Niyetinizin egonuzdan değil, herkes için en iyisini istemenizden kaynaklandığından emin olun. Evrensel enerji niyetinizi destekler. Tezahürün temeli budur.

14.) REFAH YASASI
En yüksek spiritüel değerlerden biri zengin olmak ve bu zenginliği akıllıca ve sevgiyle kullanmaktır. Yoksulluk bilincinin altında büyük bir korku yatar. Para yüzünden endişelenmek spiritüel bir davranış değildir. Açgözlülük, finansal hazımsızlıktır. Bir açık büfeye davet edildiğinizde tabağınızı karnınızı doyurmaya yetecek miktardan çok daha fazla yemekle doldurmaktan bir farkı yoktur. Sizi hasta eder ve bir şekilde enerjinizi tüketir.
Yüce gönüllü, açık fikirli ve cömert insanlar her zaman kanaatkar ve mutludurlar. Refahtan öğrenmemiz gereken ders, zenginliği bilgelikle kullanabilmektir. Refah içindeymişsiniz gibi düşünür, konuşur ve davranırsanız Evren’i size daha fazlasını göndermesi için teşvik edersiniz.

15.) TEZAHÜR YASASI
Tezahür ettirme becerisi yüce bir güçtür ve bunu başarmak ancak herkesin iyiliğini gözetmekle mümkündür. Tezahür Yasası’nı harekete geçirmek için atılması gereken adımların sıralaması şöyledir:
-Sakin olun ve dinleyin.
-Ne istediğiniz konusunda son derece net olun.
-Rahatlayıp istediğiniz şeyin size ulaştığını imgeleyin.
-Titreşiminizi tezahür etmesini istediğiniz şeyle uyumlu hale getirin.
-Onun size doğru yola çıktığına yönelik mutlak bir inanç besleyin.
-Hayalinizden vazgeçmeyin ve tezahür etmesi için “Om” deyin. “Om” arındıran, yatıştıran ve tezahür ettiren bir sestir. Bunu yapmanız hayalinizin tezahür etmesini hızlandıracaktır.
-Gerekli durumlarda harekete geçin.

16.) BAŞARI YASASI
Spiritüel bakış açısıyla başarı, kendimize inanmak, elimizden geleni yapmak ve herkes için en iyi sonucu elde etmektir. İyilik yaparken başarıya ulaşmak, ruhunuzun yükselişe doğru yaptığı yolculuğunu hızlandırır. Başarı sizde yarattığı memnuniyet ve tatmin duygusuyla ölçülür. Hedefinize işbirliği yaparak ve başkalarına yardımcı olarak ulaştıysanız, başarılı olmuşsunuz demektir.
Titreşimiz arzu ettiğiniz sonucun titreşimiyle uyumlu olduğunda başarıya ulaşırsınız.
Diana Cooper’in “Spiritüel Yasalar”-Nilgün Alantar paylaşımıdır.

Cumartesi, Şubat 08, 2020

Biraz terapiden ama en çok Cem'den...

Terapiden hafiflemiş ve mutlu hissederek çıkmış, eve gelmiş, yılın ilk karını izlemenin keyfini çıkarıyordum. "Cem Adrian- Kar"ı dinlemek istedim. Açtım, dinledim. 
Aslında çok hoştu her şey... 
Üstüne eskilerden çok sevdiğim "Aşk Bu Gece Şehri Terk Etti"yi dinledim. 2007'ye ışınlandım birden... O Ezgi'yi buldum oracıkta... Acıdım ona... 
Sonra "Bana Ne Yaptın" geldi... Akmaya teşne gözyaşlarım varsa, bir dozu yeterli olmuştur her zaman. Tam zamanıydı.
Psikoterapi sürecinde her şey iyiye gidecek sanırız çoğumuz; eninde sonunda iyiye gider sahiden de. 
Ama süreç boyunca çok yara açılır yine yeniden. Unuttuğunu, hiç yaşamadığını sandıkların bile... Ballı börek değil, acılı ve zorludur o nedenle terapinden geçmek... 
Ama sular bulanmadan durulmaz ve altında kalırız üstümüzü örttüğümüz her şeyin. Bu nedenle geçmişi, yaşadıklarımızı ilmek ilmek geri açıp daha sağlıklı örmek büyütür bizi.


"Kestim! Akıttım! Damarlarımdaki kanımda akan o kirli siyah yalanları!

(Acımıyor bileklerim)

Olmadı!
(Acımıyor hiç)
Sildim! Çıkardım! Yüzümden kazıdım yüzüme çizdiğin o siyah derin yazıları!
(Acımıyor ellerim avuçlarım)
Olmadı!
(Acıtmıyor hiçbirşey)
Kustum! Tükürdüm içimde senden kalan o keskin o acıtan hatıraları!
(Acımıyor tenim, ve acımıyor)
Olmadı!
(Dokunduğun yerler)

Söktün! Defalarca diktim o küçük ellerinle açtığın ve sızlayan bütün yaralarımı!

(Acımıyor artık kalbim)

Olmadı!

(Kalbim)
Bana ne yaptın… Ne yaptın… Ne yaptın… Ne yaptın çocuk!
(Sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir meleğin ellerindeki ellerimin izlerini.)
Niye yaptın… Niye yaptın… Niye yaptın ahh çocuk!
(Sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir meleğin ellerindeki kaderimin sökülüşünü.)
Bana ne yaptın… Ne yaptın… Ne yaptın… Ne yaptın çocuk!
(Sadece sessizce durup öylece izlemek istedim bir meleğin ellerindeki kalbimi.)
Niye yaptın… Niye yaptın… Niye yaptın ahh çocuk!
(Sadece öylece durup sessizce izlemeyi istedim, sadece bir meleği sevmeyi.)
Göremiyorum, duyamıyorum artık dokunamıyorum çocuk!
(Hep bir şey eksik gibi ve hep bir şey yarım ve hep bir şey yok artık sanki.)
Anlatamıyorum anlatamıyorum artık ağlayamıyorum çocuk!"

Çarşamba, Şubat 05, 2020

2020 OcakAyı Kitaplar (2) ve Filmler (3), 1 de Dizi

Ocak ayının nasıl geçtiğini anlamadığım gibi, şubat ayının da neredeyse ilk haftası geçti bile. Öyle tembelim ki bu ara... Boş boş oturarak zaman geçiriyorum. Hiç alışkın değil bünyem buna. Suçluluk hissi bırakmıyor yakamı "faydalı" bir şey yaparak geçirilmeyen zamanlarda. "Demek ki şu an buna ihtiyacım var" diyorum sonra. Hem herkes bebek doğduktan sonra dinlenmeli zamanlara hasret kalacağımı söylüyor. Belki de depolamakta fayda vardır:)
Bu tembellikle geçtiğimiz ay neler izlemiş neler okumuşum bakalım:

Togo
Yılın ilk filmi Willem Dafoe'lu Togo oldu. Bir Disney filmi olan Togo yer yer abartılı olsa da sıcak ve keyifli bir hikaye.


Ateş Böceklerinin Mezarı
Isao Takahata’nın 1988 yapımı bol ödüllü animesinden yakın zamanda haberdar olmuştum.

Bir cumartesi akşamı için seçtim ve 1,5 saatlik bu muhteşem anlatıyı göz kırpmadan ve sonlarında gözyaşlarımı tutamadan izledim.
İkinci Dünya Savaşı dönemi Japonya’sında iki kardeşin yaşam mücadelesini anlatan film, savaşın ne düzeyde acı verici bir şey olduğunu yüzümüze çarpıyor...
Çok etkilenerek izledim. YouTube’da Türkçe altyazılı olarak bulunuyor.
Israrla öneririm, pişman olmayacaksınız.



Farewell
Duyduğum andan itibaren çok merak ettiğim ve izlemek istediğim bir filmdi. Yarıyıl tatilinde İzmir'de annem ve ablamla izledik. Başka Sinema kapsamında Karaca Sineması'nda gösterimdeydi. Güzel bir filmdi ama beklentimin biraz altında kaldı. Çin'e dair, geleneklerine, aile ilişkilerine, düğün kültürlerine dair fikir sahibi olmak güzeldi. Ayrıca kanser gibi bir hastalık temelinde gitmekle beraber hiç ajitasyon olmayışı da filmin iyi yanlarından. En etkileyici kısım ise ana fikri olan "Kişiyi öldüren kanser değil, kanser olduğunu (öleceğini) bilmesidir." mesajıydı bence. 
Ben kişinin ölümü yakınsa bilmeye hakkı olduğu, kişiden kesinlikle saklanmaması gerektiği görüşündeydim hep. Ama filmden sonra biraz karıştı açıkçası. Sizin fikriniz nedir? 


Anna with an e- I. sezon
Bu dizi instagramda beğenisine güvendiğim hesaplarda epey karşıma çıkınca merak etmiştim. İlk sezonunu çok severek izledim. İnsana dair temel öğelerin tüm doğallığıyla anlatılmasının hoşluğunun yanı sıra, izlemeye başlarken bilmediğim bir özelliği olan Suffragette hareketinden bahsediyor oluşu ayrı mest etti beni. İzlemeye devam edeceğim.


Arkadaşıma Veda

Yılın ilk kitabı, bir hafta sonu için öğrencimden ödünç aldığım ve hızlıca okuduğum Zülfü Livaneli’nin Arkadaşıma Veda’sı oldu.

Salih Bozok’tan oğluna Atatürk’ü anlattığı bir mektup şeklinde kurgulanan kitap, ilkokul çağlarından vefatına kadar Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatını çocuklara uygun bir dille anlatıyor.
Bildiğim anılarını tazelemek, cumhuriyetimizin ne şartlar altında kurulduğunu bir defa daha anımsamak iyi geldi bana.
Sonsuz şükranla.



Nohut Oda

Melisa Kesmez, Bazen Bahar ve Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz’den bu yana okumak istediğim bir yazardı.

Yarıyıl tatilinde İzmir’deyken ablamın kütüphanesinde Nohut Oda’yı görünce de hemen okumaya başladım.
Esasen öykü sevmem ben pek. Ama evim dışında kaldığım ve rutinimin bozulduğu zamanlarda iyi olabiliyor öykü okumak.
Beş hikayeden oluşan bu kitapta en çok sonuncusunu (Kız Kardeşim Handan) ve bir öncekini (Görüşürüz) beğendim. Her ikisi de oldukça oturmuş ve iç sızlatan anlatımlardı.
Annemin Çadırı da güzeldi ama ilk iki öyküyü (Kalanlar, Son Bir Çay) zayıf buldum.
Bütüne bakınca, tema; meskenler, ayrılıklar, kırgınlıklardı.
Akıcı ve kolay okunan bir dili var genel olarak; bununla beraber, sanıyorum yazarın sosyal medyada aşırı övülmesinden kaynaklanan yüksek beklentimi karşılamadı benim.
Tatil kitabı olarak iyi gitti yine de.