Pazar, Haziran 05, 2011

ben çocukken çok bilmemneymişim


@ "ütmeli" kelimesinin anlamını bilmediğim çocukluk günlerimde, akşamları sıklıkla misafirliğe gelen aile dostumuzun oğluyla taso oynuyorduk. oyuna başlamadan sordu bana "ütmeli mi ütmesiz mi?". anlamadığımızı/ bilmediğimizi belli etmek istediğimiz anlardan biriydi sanırım. kısa bir düşünmeden sonra "ütmeli" cevabını verdim. oyunu kaybettim sonra. tasolarımı hunharca toplayıp güldü oğlançocuğu. ben de bir kızçocuğuna yaraşır şeklide anne babaların yanına gidip ağlayarak şikayet ettim. oğlançocuğunun "kendi kabul etti ütmeli oyunu" savunmaları işe yaramadı. ailesi tasolarımı geri verdirtti. "ütmeli"nin ne demek olduğunu öğrendim ben de...

@ ilkokul 3. sınıfta, öğretmenimiz birgün, "uslu durursak" son ders bir sürprizi olduğunu söylemişti sınıfa. "uslu durarak" merakla son dersi bekledik. son ders büyük sürpriz gerçekleşti: öğretmenimizin bizden 4 yaş büyük olan ve hepimizin çok sevdiği kızı gülsen bizi ziyarete gelmişti. hepimiz çok mutlu olmuştuk. şarkı öğretti bize gülsen. "samsun'dan güneş gibi doğdun sen Atatürk/ yurdumdan düşmanı kovdun sen Atatürk" şarkısı. şarkı ile ilgili sorular sordu sonra bize. "neden 'samsun'dan güneş gibi doğdun' denmiş olabilir?" diye sorduğunda hemen parmağı havaya fırlayan ezgi, durur mu, hemen yapıştırmış cevabı: "samsun'da doğduğu için!!!"
hatırladıkça kendimden utanırım hala...

@ yine 3. ya da 4. sınıfta arkeoloji müzelerini ziyarete gitmiştik sınıfça. ziyaret sırasında şımarmış, arkadaşlarımla konuşup gülüşmüş ve müzeden hiçbir şey anlamadan geri dönmüştüm. öğretmenimin sevdiği öğrencisi olarak onu hayal kırıklığına uğratmıştım. ertesi gün bana ceza vermek istemiş olmalı ki, ilk ders "ezgi anlat bakalım dünkü heykelleri" demişti. ben de kafamdan ata ata, mantık yürütmeye çalışa çalışa nasıl yaptıklarını anlatmıştım (kil, kireç ile...). bu anımı da hatırladıkça kısa bi an soğurum kendimden:)