Perşembe, Haziran 16, 2011

"kadın" dergileri... hani, o, kadın'ı küçülten...


ben kendim tabi ki almıyorum! sadece güzellik salonu neyinde sıra beklerken maruz kalıyorum! yoksa ben hep altyazı, atlas, ntv tarih vs. okurum! ve hatta televizyonda da sadece discovery, national geografic bi de iz tv izlerim!
hakkaten de ortaokulda heygirl, cosmogirl alırdım (ve o zaman bile 4 lira olduklarını hatırlıyorum, nasıl veriyormuşum 12 yaşında halimle?). ablam deli olurdu, çok kızardı boş boş şeye para veriyorum, zaman harcıyorum diye... lisede ablamın alaylarına dayanamadım, bıraktım "gençkızdergileri"ni. büyüyüp kadın olunca da "kadındergisi" almadım hiç...
nasıl bir kitlesi var bilemiyorum. kime hitap ediyor yani?
kültürel öğelerden son derece uzak bir kere (yoo hiç de geleneksel değilim).
sanırsınız, her kadın çok iyi yerlerde çalışıyor, ayda 8-10 bin lira kazanıyor, akşam kokteyllere katılıp yakışıklılarla flört ediyor, sürekli alışveriş yapıyor ve mutlaka -onların deyimiyle- 'partner'i var...
bir diğer nokta da, mütemadiyen "erkeği nasıl etkilersiniz?", "erkeği nasıl baştan çıkarırsınız?", "erkeği nasıl mutlu edersiniz?", "erkeği nasıl elde tutarsınız?" konularını ele almaları... kadınların tek derdi buymuş gibi... (gerçi, yukarıda saydığım özelliklere sahip kadınların hakkaten de başka derdi olmayabilir:))
bir de sanki büyük sır verirmiş gibi klişe tüyolarla doldurmaları o sayfaları:
- cebine güzel not bırak
- işteyken erotik mesaj at
- masaj yap
- onla alışverişe çıkma
- bakımlı ol
- gizemli ol
- başka erkeklerle flört et/ kıskandır (ki, testesteron doruk yapsın)
....
son derece konjonktürden uzak, yavan ve yetersiz buluyorum işbu dergileri!
biraz sert oldu; ama, oh be, rahatladım...

fasıl mekanları


daha önce de yazdığım gibi; rakıyı, sofrasını, müziğini, sohbetini çok severim. ara ara fasıla giderim. her gidişimde de çok eğlenirim. ama, tam içime sinen bir mekan yok maalesef. bence, fasılın bir kültürü olmalı, daha ağır ağır... bu kadar ticari olmamalı...


nevizade, mesela, çok tıkış tıkış, fasıl kültüründen çok uzak, özensiz...

onun dışında, müzisyenlerin masa masa dolaşıp -cebren ve hile ile- para toplamalarını itici buluyorum. ve ne yazık ki, çoğu fasıl mekanında böyle bir gelenek var (örnek: mezeleriyle, kebaplarıyla, rakı sunumuyla, ustasıyla, garsonlarıyla çok sevdiğim samatya-ali haydar)

sonra, fix menü-sabit fiyat anlaşılsa dahi, gecenin sonunda hesapta sıkıntı çıkması. yeşilköy'de mesela günay abla'nın yeri'ne gitmiştik yakın zamanda. çok güzeldi her şey. ama sonra hesap bir geldi. yemediğimiz içmediğimiz bir sürü şey yazılmış hesaba. o saatten sonra da mücadele edemiyorsun... bir daha oraya gitmemeye and içtim resmen. bence, çok yanlış bir politika bu işletmeciler için. böyle küçük hesaplarla müşteri kaybediyorlar...

dün akşam da, garibaldi'deydik. mekanın darlığına rağmen coştuk eğlendik. ama, hesapta sıkıntı çıkardılar son anda...

bir derebalık var, on numara mekan. ama, o da anadoluhisarı'nda olduğu için gidemiyorum.

çok istememe rağmen hala gidemediğim fransız sokak'ı ve çiçek pasajı'nı deneyeceğim yakınlarda. bakalım, umarım memnun kalırım...