Çarşamba, Temmuz 15, 2015

kimi gecelerin çıkıp geliverişinde kalbi yerinden oynatan bir tekinsizlik vardır

ortaokul ve lisedeyken epey gazete okurdum. üniversitede de devam etti bu alışkanlığım. sonra yavaş yavaş gazete almaz oldum. 
takip ettiğim köşe yazarları vardı önceden. biri de ece temelkuran'dı. o dönem milliyet'te belli günler yazıyordu. bazı yazılarını hala küpür halinde saklıyorum. çağrılmayan dil mesela, kuzine sonra...
kitaplarını da okurdum. karşıyaka pan kitabevi'nde imza gününe bile katılmıştım hatta.

sene 2008

ve fakat, her nasılsa, tek tabanca yazısını kaçırmışım. tesadüfen karşıma çıktı geçmiş günlerde.ne de güzel anlatmış...

"Kimi gecelerin çıkıp geliverişinde kalbi yerinden oynatan bir tekinsizlik vardır. Yakalarını bin bir zahmet bir araya getirdiğin düzenine, parmağının ucunda durup kollarını oynatarak güç bela tutturduğun dengene meydan okuyan, yetinmeye karar verdiğin bir huzurlu hayatı tehdit eden tekinsiz bir gecedir bu. Başka bir yere değil, bir serüvene hiç değil; bu gece seni kendine çağırır. Bu gece, kalbinin Kasablanka’sında bitecektir!
     Seni, kendine, ta kendine çağıran şeylerde, hayatını yalanlayan, büyük bir yalanı ortaya çıkaracağı için seni müthiş korkutan bir şeyler vardır, tekinsiz şeyler... Çok sarhoşken, yalnızken aynaya bakıp yaşlandığını düşünmek gibi ürkütücü.
     ***
     Tekinsiz bir geceye icabet edersen eğer, senden geriye bir tek sen kalacaktır. Yanında yörende para gibi hesaplayarak biriktirdiğin ve "hayatım" diye adlandırdığın ne varsa bir nefeste süpürülecektir.
     Oysa sen zaten biliyordun:
     "Ben" dediğin, "benim hayatım" dediğin bütün o şeylerin kollarına, bacaklarına, ensene ince ipliklerle teyellendiğini, en zayıf yerlere çift dikiş atıldığını... Böyle gecelerde koşup eve kaçman gerektiğini... Yine de bir tekinsiz gecenin geleceğini, seni bıçaklı ve darbukalı bir kavgaya davet eder gibi kendine çağıracağını... Sen biliyordun zaten gideceğini, o tekinsiz gecelerden birinde güç bela tutturduğun bu dengeden, kanaat ettiğin bu düzeninden geçeceğini... Bir gece yine, yeniden, tek tabanca kalacağını... Sen biliyordun, bu işin bir yerde patlayacağını.
     ***
     Böyle tekinsiz gecelere dayanıklı bir hayat mümkün müdür? Dengeler bozulmasın diye içinde uyuşturup uyuttuğun tutkuya çağıran gecelere hazırlıklı bir hayat... Mümkün müdür? Hep yalnız olmak, yalnız kalmak gerekir herhalde. Tekinsiz gecelerde, karnının ta içinde istiyorsan bir şeyi, birini ensesinden tutup, çekmeyi, öpmeyi... Herhalde, böyle gecelerde birini öpebilmek için sırtında başkalarını taşımıyor olmak gerekirdi.
     Fakat o kadar yalnızlığa katlanamaz insan. 
     Bu yüzden kurulur düzenler. Her biri bozulur sonra. Çünkü tekinsiz geceler... 
     Doğru hayat mümkün değildir. 
     Çünkü belalı bir gecenin bastırması her an mümkündür.
     ***
     Bilge bir adam söylemişti:
     "Her şey şahanedir. Karın vardır, çocukların vardır. Öyle mutlu, huzurlu, başarılı yaşıyorsundur. Sonra... Sonra kapıdan Vivien Leigh’a benzeyen bir kadın geçer!"
     Vivien’a benzeyen kadınlar hep geçerler. Anthony Quinn’e benzeyen adamlar, hiç kimseye değil sadece kendine benzeyenler, "Benzemez kimse sana"lar, "Hayran olayım tavrına"lar... Kapıdan aniden geçerler... 
     İnsanı bütün bu kapılara, kapılardan aniden geçiverenlere kör edecek bir hayat mümkün müdür? Dünyanın en iyi, en ahlaklı insanı olsan bir hayat kaç tekinsiz geceden yırtar?
     ***
     Boş kadehleri çiğner gibi ağzında, yanağının içini keser gibi sözler, Müzeyyen Hanım, şarkılar söyler. Kıpırdamazsın yerinden, ama göğsünde bir eşkıyanın kör bıçağı bileğinden geçer. "En son sana vuruldum" der Müzeyyen Hanım, çünkü "Dalgalandım da duruldum."
     Kimileri, bir gece, tek başına içip, tek başına ölmek için severler. Onlar, bir gece bir düzen bozulup da birinin canı yanmasın diye tek tabanca gezerler..."

bazı adamlar.

"bazı adamlar, incitmeden sevemezdi
kırardı, dökerdi, yangınlar bırakırdı arkalarında
bazı adamlarsa, tüm geçmişi unutturur, parmak uçlarından öperdi."

buyurmuş üstad...

bazı adamlarsa, tek başına bu iki adamdı.

işte o en tehlikelisiydi.