Pazar, Temmuz 22, 2012

cipsin formülünü bulduk galipaaa;)

daha önce de yazdığım üzere, yıllar sonra cips sever oldum.
geçenlerde de keyifle yerken, bir yandan da "allaam yareppim, nasıl yapıyorlar acaba, ne koyuyorlar, nasıl pişiriyorlar? keşke cips fabrikasında çalışan bir tanıdığım olsa da anlatsa..." diye geçirdim içimden.

ertesi gün, çok sevgili arkadaşım sevgi ile telefonda "akşama ne pişirsek" diye fikir alışverişinde bulunurken, kızartmayı çok sevdiğimi bildiğinden, bana, kızartma tadında ama daha sağlıklı bir yemek önerdi kendisi:
küp küp doğranıp zeytinyağı, baharat ve tuz ile el yordamıyla karıştırılmış sebzeler yağlı kağıt serilmiş tepsiye konup fırınlanır. 
ben de bu tarifi sebzeleri ince ince halkalar şeklinde doğrayarak yaptım. 
ve fırından tabağıma alıp patateslerin tadına bakmamla "aman allahım, bu cips!!!" tepkisi vermem bir oldu!!!

artık kendi cipsimi kendim yapabilicem!
afiyet olsun :)

neyse ki cuma var

bir haftayı daha kapatırken temmuzu da kapatıyoruz bir yandan..
çocukken, öğrenciyken hep beklediğimiz 2 koca ay geçmiş gitmiş. yaz bitmek üzere..
ne zaman, ne ara...

büyüdükçe daha hızlı dönüyor sanki dünya. koşturmacamız bitmiyor. arkadaş görüşmelerimiz bile doyasıya değil artık, alelacele..
zaman çok çabuk geçiyor.
yaşlanıyoruz da bir yandan..

yaş almakla ilgili bir kaygım yok da, yaşam enerjimin ve motivasyonumun azalmasından korkuyorum biraz.
neyse ki, benden 8-10 yaş büyük arkadaşlarımı ve meslektaşlarımı görüyorum. genç yetişkin değil orta yaş'a yakınlar artık, kırk'a hani..
öyle güzel yaşıyorlar ki, umut doluyorum. 

daha önce de yazdığım gibi,
her yaşın ayrı güzelliği var sanırım:

o halde müziğimiz de ajda'dan gelsin;)