Pazartesi, Ekim 28, 2013

leyla erbil'e öykünerek (ne haddime!!!) bilinç akışlı yazı (naçizane)...

büyüdüğümü anladığım anlardan biri de, hafta sonları planımın olmayışına sevindiğimi fark ettiğim anlardır:)
2-3 yıl önce öyle miydi ya? aman allah'ım her hafta sonu için yoğunluk ötesi programlarım olurdu, hasbelkader yoksa da olmaması rahatsız ederdi, hemen bir plan yapmaya çalışırdım. 
şimdilerdeyse "ohh bu cumartesi pazar  hiçbir şey yok, geç uyanabilirim, saatlerce kahvaltı- gazete keyfi yapabilirim, akşam üstü canım isterse dışarı çıkarım sinemaya giderim" şeklinde düşünüyorum.
hele de böyle hafta sonu üstü 1,5 gün tatil olacaktı da ben onu hemen 4 güne bağlayıp, ne bileyim mudanya'ya, mürefte'ye, maşukiye'ye gitme planları yapmayacaktım! görülecek şey değildi:)


ama bu tatilde mesela hiiiç öyle olmadı. ben gayet "oooh dinlenmek için uzun zaman oldu" modunda dolanıyorum, bu durumdan çok da mutluyum:)
hayat yormuş sanırım beni biraz, ya da istanbul belki de... bir de gerçekten o "saldırırcasına yaşamak" arzusu yok sanki artık. aşk gibiydi belki istanbul başta, şimdi sevgiye dönüştü. böyle bir cümle sarf ettim, oysa klişeleri de hiç sevmezdim... gerçi klişe sevmemek de bir klişe artık... epimenides'in "tüm girirtliler yalancıdır" önermesi gibi bir şey...



belki de ölüm kaygım azalıyordur, zira, "saldırırcasına yaşam arzusu" ölüm korkusuna gönderme yapar bence...
velhasıl sakinleşiyorsam da büyüyorumdur belki de...

tabi, bu dönemde zamanın çoğu evde geçince  "blue jasmin"i hala izleyememiş oldum, ona yanıyorum... bu haftaki filmlerden de black uyarlaması "benim dünyam"ı da izlemek istiyorum, bir de arada kalan'ı ve başka söze gerek yok'u. bir yandan da istanbul'a başka sinema harikası geliyor, takip etmeli!

büyüdüğümü anladığım bir başka olay daha cereyan ediyor aslında bu ara hayatımda. kültürümüzde evliliğe atılacak ilk adımın toplum nezdinde göstergesi olan "isteme-yüzük takma" hadisesine giriyoruz. 
korkmayın, minicik bir tören olacak, sonraki aşama da direkt nikah, allah'ın izniyle;)



ülke gündemine gelince;
bugün çok severek dinlediğim ahmet kaya'nın doğumgünü ve o bugün gecikmiş bir ödülün sahibi oldu. "birilerinin değerinin ölünce anlaşılması" da bir klişeydi değil mi yalnızvegüzelülkemde... 
pek çoğumuz gibi pek çok şarkısı var pek çok sevdiğim... bana sorarsanız "pek çok" bitişik yazılmalıdır...


bugün için bunu seçtim:


"ne sen leylasın/ ne ben mecnun

kederli bir akşam/ içmişiz sarhoşuz hepsi bu..."




rock müzik üstadı lou reed ölmüş bir de, onu da analım:


                                                   sevgiyle kalalım...