Perşembe, Mart 23, 2017

finlandiya 7 (son)- st petersburg

(bu aralar yarım kalan işleri toparlama dönemim. başlanıp bırakılmış filmleri izliyorum, kitapları okuyorum, taslak yazılarıma göz atıp tamamlamaya çalışıyorum...
bu yazı da, yaklaşık iki yıl öncesinin yazısı!!!
bildiğiniz üzere, 2 yıl önce, çalıştığım kurumla, erasmus yetişkin hareketliliği programı kapsamında bir proje yazıp finlandiya- joensuu'da 5 günlük bir kursa kabul edilmiştik. kursun öncesindeki ve sonrasındaki hafta sonlarını değerlendirerek talinn, helsinki ve st petersburg şehirlerini görme fırsatımız da olmuştu. 
bu geziyle ilgili iki yılda 6 tane yazı yazdım. ve nihayet, üzerinden daha fazla zaman geçmeden, serinin 7. ve son yazısını da paylaşmak istiyorum artık.)
....

gezinin 8.günü (04.04.2015 cumartesi)
serinin 6. yazısından devam edecek olursam, sabah erkenden otelimizde uyandık. finlandiya'dakilere göre daha zor bir kahvaltı seçeneğinden sonra, şehri gezmek üzere yola çıktık.



rusya'yı uzun zamandır merak ediyordum. pek çok defa niyetlenmiş ama başka planlar nedeniyle gidememiştik. sonra, vize kalkınca, bir de üstüne "moskova'da yanlış anlama"yı okuyunca görme isteğim iyice perçinlenmişti. moskova olmasa da st petersburg'u görecek olmak beni çok heyecanlandırıyordu.



finlandiya'dan sonra, st petersburg, bize çok bakımsız, güvensiz, kalabalık ve karışık geldi. sanki, istanbul'a dönmeden önce bir adaptasyon sürecine girmiş gibi olduk:)



aslında son derece tarihi ve güzel bir şehir. ancak, finlandiya'nın o yüksek refah düzeyinden sonra, istanbul'dan geldiğimizi unutmuşçasına, biraz şaşkınlaştık:)
şehri gezerken yaşadığımız en büyük zorluk kiril alfabesi oldu. herhangi bir yazıyı hiçbir şekilde okuyup, anlayamamak (caddeleri, metro duraklarını vs...) şehri gezmeyi oldukça zor kıldı. 


finlandiya'nın aksine, yer/yön/yol sormak için durdurduğumuz kimsenin ingilizce konuşamıyor olması nedeniyle bize yardımcı olamaması da durumu iyice zorlaştırdı. bir de günlerdir yaptığımız euro-tl hesabına bir de ruble hesabı karışınca bizim de kafalar epey karıştı:) ruble, oldukça değersiz bir para... her hangi bir şeye çok para veriyormuşsunuz gibi oluyor, ama euroya ya da türk lirasına çevirince oldukça uygun olduğunu görüyorsunuz...
şehirde ulaşımı sağlayan 6 tane metro hattı var. görmek istediğimiz yerlere yürüyerek ve metroyu kullanarak gittik.


ilk durağımız hermitage museum oldu. zira açılışından önce kapısından kuyruklar olan bir müze burası! erken gitmezseniz, girmek için çok fazla beklemek durumunda kalabilirsiniz...


hayatımda gördüğüm bu en büyük müzeydi! 3 milyondan fazla esere ev sahipliği yapan müze, günlerce gezilebilir, yine de bitirilemeyebilir! fakat bizim o kadar vaktimiz olmadığından 2-3 saat gezip çıktık.

ikinci durağımız rusyanın politik tarihi müzesi oldu. 1800-2000 yılları arasında rusya'nın politik tarihine dair belgelerin fotorafların sergilendiği bir müze.

(lenin'in çalışma odası)

ardından mavi camii'yi ziyaret ettik.


sonrasında rabbit island'dan geçerek mumya müzesi'ni ziyaret ettik.







civardaki bir kilisede ayine denk geldik ve izledik.


gün boyu yürümekten ve müzelerde bilgi bombardımanına maruz kalmaktan yorgun düşmüştük. akşam yemeğimizi burger king'de hızlıca hallederek, günün notlarını almak ve dinlenmek üzere otel odalarımıza çekildik.

gezinin 9.günü (05.04.2015 pazar)

sabah yine otelde yaptığımız keyifsiz kahvaltının ardından ilk durağımız yolumuzun üstündeki ermeni kilisesi (st catherine armenian church) oldu. 


kısa bir ziyaretten sonra, bugün için asıl amacımız olan voskresenia khristova kilisesi'ni, nam-ı diğer, kanlı kilise'yi (church of the savior on spilled blood) görmek üzere yürümeye devam ettik. 
griboedov kanalı'nın kıyısına inşa edilmiş kanlı kilise, hakikaten muazzam bir yapı! 


her yıl yüzbinlerce turist tarafından ziyaret edilen kilise, gerçekten görülmeye değer... 1881 yılında çar ii. alexander’ın suikaste uğradığı yerde yapılan 5 kubbeli, rus mimarisinde yapılmış kilisenin en yüksek kulesi 81 metre olup suikastin gerçekleştiği tarihi ifade ederken, 67 metre uzunluğundaki 2. kubbe de çarın öldüğü yaşı simgelemekte imiş. 


gezimiz ne yazık ki, burada sona ermek durumundaydı. çünkü, 15.25'te kouvala'ya ve oradan da 18:45 joensuu'ya tren biletlerimiz hazırdı.


saat 22.00'de joensuu'ya varmıştık. hemen istasyonun karşısındaki hotel kimmel'e son bir gece daha kalmak üzere giriş yaptık.

her güzel şeyin sonu vardı...
bu gezi de böylece sona eriyordu...
ertesi sabah türkiye'ye dönecektik...
neyse ki, yanımızda, iki yıl sonra bile hatırlayınca mutlu eden bir sürü anımız vardı:)


yıllar yılan- gaye su akyol

nasıl güzel bir şarkı, değil mi?



"Kimse anlamaz 

Cürmü yakar 
Kirden nehir 
Durmaz akar 
Titrer duman 
Kabus yağar 
Öldürmedi 
Bu yıllar yılan"