Salı, Şubat 19, 2013

yeni kitaplarım 2

dün evekitap'tan yeni kitaplarım geldi! çok mutluyum!
bir arkadaşım çok hoş bir benzetme yaparak "sıcak ekmek gibidirler onlar şimdi" dedi :)

2 gündür sehpada bekliyorlar, dergilerimin, mesleki okumalarımın ve elimin altında bulundurmayı sevdiğim kitaplarımın arasında.. iki akşamdır, ara ara gidip karıştırıyorum, hangisinden başlasam bilemiyorum..


sevgili buket yazmıştı daha önce:

"Beni  mutlu eden  anlara örnek   yeni  gelen  kitap  siparişlerim.  Koliyi  açar açamaz  etrafa  yayılan  bir  mutluluk  bu.  Herkes  bilmez  bunu, kitap kurtları  bilir.  Şöyle  sehpaya  koyarsınz kitaplarınızı.  Hemen  kitaplığınıza  yerleştirmezsiniz.. Daha  zamanı  vardır.  Birkaç gün sehpadan  size  bakacaktır  kitaplar."
Onlar  size  alışacaktır, siz  onlara. " 

ben de nasıl da benzer duyguları paylaştığımı yazmıştım ona..


sylvia plath- sırça fanus: uzun zamandır okuma listemde. çok merak ettiğim bir kitap!
sabahattin ali- içimizdeki şeytan: kürk mantolu madonna'yı okuyalı yıllar oldu, hala en sevdiğim kitap o! kuyucaklı yusuf'u da okudum sonra.. sabahattin ali ne yazdıysa okumak istiyorum! 
küçük kara balık ve küçük prens: çocukluğumuzda içimizi ısıtmış olan her şey çok değerli! yetişkin kütüphanemde yer almalarının beni mutlu edeceğini düşündüm:) alice harikalar diyarında'yı almıştım mesela geçtiğimiz senelerde. ve tabi mavişin bebeği'ni edinme hikayem de unutulamaz ;)


bu arada, takip edebildiğim kadarıyla, taa ekimde yazdığımdan beri hiç kitap almamışım (unuttuğum olabilir elbette:))
sadece doğum günümde gelen 2 kitap var:
*umberto eco- yorum ve aşırı yorum
*lucia capacchione- sanat terapisiyle iyileşmek

bol kitaplı güzel günler diliyorum hepimize;)

bin muhteşem güneş

(sanırım) 5 yıl önce uçurtma avcısı'nı okuyup çok etkilenmiştim- hatta yer yer kitabı kenara bırakıp ağladığımı hatırlıyorum-.
daha sonra bin muhteşem güneş çıktı ve nedense pek yanaşamadım, bir türlü okuyasım gelmedi.. 
bilirsiniz, bir şeyi çok seversiniz, sonra ondan çok şey beklersiniz, ona çok anlam yüklersiniz ve bu nedenle gözünüzden düşmemesi için çabalarsınız..
geçen hafta, elimdeki kitap bitip de neye başlayacağım konusunda kararsızlıklara  düşünce, iş arkadaşım bu kitabı getirdi. ben de kolay ve sürükleyici bir şey okumanın kafamı rahatlatacağı düşüncesiyle başladım.


kitap gerçekten çok sürükleyici; şöyle söyleyeyim, bir oturuşta hiç anlamadan 100, hatta zamanınız varsa 200 sayfa okuyabilirsiniz.. 
ve fakat hikaye çok acıklı, gerçekten içim dağlandı resmen, dram üstüne dram! olayların gerçeğe çok yakın olması, son derece yakın bir coğrafyada, üstelik yakın bir zamanda yaşanan büyük kıyım ve acıları okuyucuya aktarıyor olması, hepimiz için, çok daha acı elbette..

bir uçurtma avcısı değil ama, son derece sürükleyici bir kitap bin muhteşem güneş.. afganistan'ın 50 yıllık geçmişine ayna tutuyor ve okuru bilgilendiriyor oluşu da kitabın değerini artırıyor, bana kalırsa.

(bu ara bunu düşünüyorum bir de:
bir kitabı sürükleyici/ hızlı ve kolay okunur kılan ne?
elbette merak ve sade- yormayan bir dil ve anlatım geliyor ilk etapta akla; ama işte bunu sağlayan ne mesela?)