Çarşamba, Eylül 22, 2010

otobüs maceralarım- part 1

yenibosna-taksim otobüslerinden birinde
"ön taraftaki koltukları harp malüllerine terk ediniz"
yazıyor.


* bu arada, çerezza popcorn denemeyen bin pişman! ben bu kadar geç keşefttiğime üzüldüm şahsen.

here is the plan


hep plan yapar halim var ya, çok komik.

an'ı yaşayamayan biri değilim aslında ama hep "şu an"dan sonraki anlar da aklımda.

mesela, kitap okurken bile bu nedenle odaklanamadığım oluyor. kalkıp liste yapıyorum sonra, rahatlıyorum. ohh unutulmayacaklar diye.

en çok da sabah işe giderken ve akşam iş çıkışı dolmuşta ve uyumadan önce oluyor.

sabah işe giderken "gün boyu yapacaklarımı" zihnimde adım adım yaşıyorum.

akşam eve dönerken "eve gidince yapacaklarımı" zihnimde adım adım yaşıyorum. (anlaşılır olması açısından örnek: üstümü değiştiririm/ sonra renklileri makineye atayım/ yemek ne vardı ki/ makinedekiler temiz miydi/ uff yerleşmesi gerek galiba yıkananların/ gündüz aklıma gelen kitabım burda mı izmirde mi, ona da bi bakayım hemen gidince, unutmayayım/ şu flasha attıklarımı da bilgisayara aktarayım/ çantamda katalog var, kızlara göstermeye unutmayayım vs.)

uyumadan önce de uyanınca yapacaklarımı zihnimde adım adım yaşıyorum. (yine, örnek verecek olursam: siyah pantolonumu giyerim/ ama üstüne o gömlek ütülü mü ki/ kahvaltıya da domates kalmadı/ tüh ya havadurumuna bakmadım/ annemle de öğlen konuştum en son, yatmadan arasaydım keşke vs.)

srebrenica...



balkan gezim çok güzeldi, gezilen yerler, gezi grubum... her şey yolundaydı.


ancak, gezinin bosna-hersek kısmı oldukça buruktu... çok değil, 15 yıl önce, yakın coğrafyamızda yaşananların izleri insanın canını fena halde acıtan cinstendi...


en çok etkilendiğimse; (üzülerek belirtiyorum ki) gidip görmeden önce hiç bilmiyor olduğum "srebrenica katliamı"ydı.


Srebrenica Katliamı:


II. Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'da gerçekleşmiş en büyük toplu insan kıyımı olması ve Avrupa'daki hukuksal olarak ilk kez belgelenmiş soykırım olması açısından da önem taşır. Yugoslavya'nın çöküşü üzerine 1992 yılında Sırpların Bosna'da başlattıkları soykırımın ardından bölgeye zoraki olarak müdahele eden Birleşmiş Milletler'in güvenli bölge ilan edilen 6 bölge arasında Srebrenica'da bulunmaktaydı. Savaştan önce nüfüsu 24 bin civarı olan kentin nüfusu diğer bölgelerden gelen mülteci göçleriyle 60 bin civarına gelmişti. Artık Srebrenica 'açlık' ve 'hastalıklar' ile mücadele eden bir 'toplama kampı'na dönüşmüştü. Müslümanların elindeki silahlar BM Barış Gücü tarafından koruma gerekçesiyle toplanmıştı. Ratko Mladiç komutasındaki Sırplar Srebrenica'ya olan saldırılarını sıklaştırdıklarında Müslümanlar'ın toplanan silahlarını geri almak için yaptıkları basvuru sorumlu Hollanda komutanı Thom Karremans tarafından reddedildi. Hollandalı askerler bir gece yarısı Bosna'daki BM Barış Gücü komutanı Fransız generalden aldıkları emir doğrultusunda kenti boşalttılar. Savaş sırasında şehrin güvenliğinden sorumlu olan Hollandalı Komutan Thom Karremans kendisine sığınan 25 bin mülteciyi ve şehri Sırplara teslim etti.


11 Temmuz 1995 günü Ratko Mladiç silahlarından arındırılmış kente hiç zorlanmadan girdi. Sonra da Sırp askerler Müslüman Boşnakları yolarda, dağlarda hunharca katlettiler.


Sırp katiller cesetlerin kimlikleri tespit edilmesin diye cesetleri parçalayarak sayıları 64'ü bulan toplu mezarlara gömdüler. Daha sonra orataya çıkan bir video kasedinde Sırp generalin kenti boşaltan Hollandalı komutana bir hediye verirken görüntüleri çekilecekti. Bir hafta süren katliam II. Dünya Savaşı'ından sonra insanlığa yapılan en büyük suç olarak arşivlerde yer aldı. Lahey Adalet Divanı bir hafta süren katliamın bir 'soykırım' olarak kabul etti; ancak Sırbistan'ın sorumlu tutulmayacağına karar verdi.



(http://tr.wikipedia.org/wiki/Srebrenitza_katliamı)